content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Nis

“Çoban Sülü” nün İhaneti…

Süleyman Demirel, nam-ı diğer “çoban sülü” altmış ihtilalından sonra Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi’nin altmış dörtten itibaren seksen ihtilalına kadar genel başkanı oldu. Ayrıca merkez sağın her devirde tartışmasız lideri olmuştur.

Her ne kadar yasakların kaldırılmasına kadar Turgut Özal merkez sağda tutunmaya çalışmış ise de izlediği liberal politikalar ve partisinin orta ölçekli esnafa ve şehir varoşlara hitap etmesi dolayısıyla Süleyman Demirel’in yerini alamamıştır. Ayrıca Adalet Partisi ve onu takip eden Doğru-yol Partisi daha çok köylüye hitap etmiş ve ANAP’dan daha çok sosyal adaletçi olmuştur.

Başa dönersek; Demokrat Partisi “yeter söz milletindir” diyerek devlet otorite ve oligarşisine baş kaldırarak halkın manevi değerlerine saygı gösterdi. Kapatıldıktan sonra yerine kurulan Adalet Partisi ve onun devamı olan Doğru yol Partisi Demokrat Parti’nin misyonunu ve politikalarını takip edeceğini beyan etse de; yetmiş bir muhtırası, seksen ihtilalı ve yirmi sekiz Şubat sürecindeki tutumları zannedildiği gibi hiçte halkın yanında olmadığını göstermiş oldu.
Aslında bunu Adalet Partisi ve onun devamı olan Doğru-yol Partisi’nın yönetici kadrolarından çok, gerek genel başkan olarak gerekse perde arkasındaki lider olarak Süleyman Demirel’in tutum ve davranışlarından öğreniyoruz.Yani aslında bu tamamen Çoban Sülü’nün kafasının arkasındaki niyetlerinden kaynaklanmıştır.

Geçmişte özgürlükten, demokrasiden yana imiş gibi gözüken Demirel özellikle yirmi sekiz Şubat sürecinde Anavatan Partisi lideri Mesut Yılmaz ile birlikte partilerine gönül veren kitleleri hayal kırıklığına uğrattı.Oy aldığı, koruyucusu ve kollayıcısı imiş gibi gözüktüğü köylü ve orta sınıf muhafazakar kesimin rencide edilmesine göz yumdu.Akabinde partisi Anap’la birlikte iki bin bir seçimlerinde, rencide edilen seçmenleri gereken cezayı kesti.

Kritik durumlarda her zaman demagoji yapan, kitleleri ikna (!) edecek mazeretler üretebilen Süleyman Demirel; yine AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana demokratik açılımdan yana imiş gibi gözükse de bu sürece katkı sağlamak bir yana köstek olmak için elinden geleni yaptı.

Son olarak Ergenekon sanığı ve aynı zamanda hastalık düzenbazı Mehmet Haberal’ı Demokrat Parti’nin genel başkanlığına getirmeyi denedi. Kamuoyunda kabul görmeyince çark etti. Şimdi de (ne acı ki) Demokrat Parti’nin üç ay önceki genel başkanı Hüsamettin Cindoruk ile birlikte CHP’ye destek verdiklerini duyuyoruz. Ben bu durumu Sovyetler Birliği yıkılmadan önce “din ve millet” kelimelerini ağızlarına almayan, alanları da şiddetle cezalandıran Sovyet artığı liderlerin; yeni devletlerinde temel politikalarını bu iki kelimeye bağlamalarının çelişkisine benzetiyorum.

Buradaki terk fark yıllarca demokrasi, özgürlük, din iman kelimelerini bir an için bile dillerinden düşürmeyen “Çoban Sülü” nün şimdi açılımın önüne set olmasını yıllarca kendisine oy vermiş seçmenlerine ve partisine gönül verenlerine karşı ihanet olarak görüyorum. Bundan sonra diyebileceğimiz sadece bir şey var “yazık”…

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank