Balbay’sız Demokrasi…
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin dün “Mustafa Balbay serbest bırakılmalı” kampanyasına katılmış ve hepimizin dudaklarından aynı isyan cümleleri dökülmüştu.Ancak toplantıda bir ara, aniden...
Konuşmaları izlerken bir ses geçti içimden ve şöyle dedi
“İyi ki Balbay tutuklu...”
Nasıl düşünüyorum böyle, bir delilik hali midir nedir?
Biraz daha dinledim.
İçimdeki ses devam ediyor:
Şarkıcı Tarkan bir günde serbest. Çünkü içiciymiş. Daha önce bir başka şarkıcının da başına aynı olay gelmişti. O da içici olduğunu söylemişti ama bu zehri içiyor ve zehrin topluma yayılmasına öncülük ediyor diye sekiz ay yatırdılar cezaevinde. Sonra kamuoyu baskısı, o da serbest....
Tarkan? O başka. Toplum reaksiyon gösterir... Cezaevine bile koyamadılar.
Tabii o başlı başına bir afyon, toplumu uyutuyor, uyuşturuyor.
Balbay ise uyuşmuş bir toplumu uyandırıyor. Yazılarıyla uyarıyor.
“Eğer Balbay tutuklu olmasa, yaşadığımız demokratik ve hukuksal süreçte, demokrasiye ve hukuğa nasıl müdehale edilebildiğini bu kadar net izleyebilecek miydik” diyor aynı ses.
* * *
Haksız değil...
Memlekette, yargı kurumuyla yürütme birbirine girmişken, olayın ciddiyetini, vahametini anlamakta Balbay’dan iyi ayna mı olur?
Siyasi bir arınma süreci diye karşımıza çıkarılan sürecin bugün Kemalizm’le hesaplaşma sürecine dönüştüğünü gösteren daha ne kadar emareye ihtiyaç var?
“Bırakalım, hukuki süreç işlesin, üzerine yorum yapmayalım, hukuka müdahale olur” diyorlar. Sorun, hukuğu konuşmak değil, hukuğun üzerindeki siyasetin etkisini konuşmak... Ama afyon hazır.
“Yüzyılın davası görülüyor...”
Peki aynı davada tutuklu olanların bir kısmı, delilleri karartma, yurtdışına kaçma olasılığı olmadığı için serbest bırakılırken, Balbay neden bir yıldır tutuklu?
Hüküm giydi mi? Hayır.
Suçu belgelendi mi? Hayır.
“Çoğunluk, seçimle iradesini gösterdi. Kralını tanımayız. Biz daha kalabalığız. Demokrasi budur” yaklaşımlarının en iyi örneğidir, Balbay’ın tutukluluğu...
Rövanşist, fetihçi bir örgütlenmenin izleri, yoksa nasıl kendini bu kadar net gösterir?
* * *
Akıl ve vicdan kabul edemiyor.
Bir gazeteci not tutuyor diye, davası görülmeden tutuklanıyor. Tutuklanma süreci zaten cezalandırmaya dönüşüyor. Yetmiyor, aynı süreçte, gazete sahiplerine, ‘şu yazarlarına sahip çık’ baskısı
yapılıyor.
İçimizdeki sesi bırakıp, aklımızdan geçenleri net yazalım..
Balbay’ın tutukluluk hali bir an önce sona ermeli. İzmirli bir gazeteci arkadaşımız haksız yere tutuklu diye söylemiyoruz bunu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti de, “Mustafa Balbay serbest bırakılsın” kampanyasını yalnızca bir meslektaşları haksızlığa uğradığı için yapmıyor. Aynı zamanda tüm bu kaygıların yanı sıra her gün biraz daha yiten bir meslek onuru da sözkonusu.
Bizden söylemesi...
Yoksa, memlekette demokrasi dinamiği diye herkesin bir ucundan tuttuğu gölge oyununda perdenin yırtılmasının, sahnenin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasının asıl belgesi olacaktır Mustafa Balbay...