Züğürt Ağa
Bazılarını Yunanistan konusu pek sardı. Yatıp kalkıp Yunan halkının ne yapacağını konuşuyorlar.
Bazı sivri fikirliler de Yunan halkına mali destek verilmesini teklif edebiliyorlar. İktidar da sazan gibi hemen konunun üstüne atlıyor. “Büyük devlet” edebiyatı yapıyor mangalda kül bırakmıyor.
Bize ne Yunanistan’dan ne halleri varsa görsünler. Kaldı ki, bu bir danışıklı dövüştür. Yunanistan AB için de ABD- İngiltere-Rusya- İsrail grubunun Truva Atı’dır. Amaç AB’ye ve Euro’ya darbe vurmaktır. Almanya ve Fransa hiçbir müeyyide uygulayamaz. Zira batacak olan kendi paralarıdır. Yıllardır (aynen Türkiye gibi) Yunanistan’ı soymuşlar, bir ithalat ülkesi haline getirmişler, tüm üretimin köküne kibrit suyu ekmişlerdir. Bu arada Türk-Yunan ihtilaflarını devamlı körükleyerek, her iki tarafa da bol bol silah satmışlardır.
Şimdi kuzu kuzu durumu kabul edecekler, yeni kaynaklar sağlayacaklar, borç silme yoluna gideceklerdir. (Bu arada Yunanistan’ın elindeki Kıbrıs civarında bulunan doğalgaz yatakları kozunu unutmayalım)
İktidarın söyledikleri boş laftan ibarettir. Fert başına geliri Türkiye’nin 3 katı olan Yunanistan’a yardım etmek bana mı kaldı? Sen kendi dertlerine çare bul. Dış borç yükünün ekonomik çöküşün, sosyal çöküşün, hukuk düzeninin, anayasanın tüm kanunların askıya alınmasının hesabını düşün…
Bakın Yunan Halkı diz çökmedi, taviz vermedi. Bu referandum Türkiye’de olsa aynı demokratik tavrı gösterebilir miydik? Sanmıyorum. Zira bu iktidar halkı ürkek, pısırık, vurdumduymaz, çıkarcı hale getirdi. Dininden bile soğuttu.
Yalama medyanın, satılmış kalemlerin telkinlerine rağmen “hayır” diyen Yunan halkınıtakdir etmemiz ve örnek almamız gerekir. Mesela hukuk düzenine ve demokrasiye daha titiz bir biçimde sahip çıkmalıyız. Baskılara boyun eğmemeliyiz. Bu arada başta MHP olmak üzere seçim döneminde verilen sözlerin tutulmasını istemeliyiz.
Bakınız MHP bu tutumu ile her zaman olduğu gibi nasıl da Cumhurbaşkanı’na ( Kendisinin bile hayal edemeyeceği) desteği verdi. Tekrar o eski “tek adam” havasına dönmesini, milletin parası ile verdiği iftarlarda tehditler savurmasını sağladı.(MHP’nin “tek adam” yönetimi olarak AKP’den farkı var mıdır?)
Hala bu kadar zaman geçmesine rağmen illegal bir yönetim sürüyor. Cumhurbaşkanı pervasızca hukuk düzenini çiğnemeye devam ediyor. Erken seçime zorluyor. Üst düzey tayinler, baskılar, zulümler, kanunsuzluklar, ihale düzenleri devam ediyor.
Koalisyon ne getirebilir? Kozu AKP’ye kaptırınca hangi kırmızı çizginizi kabul ettirebilirsiniz? 17 ve 25 Aralık’ın, kaçak sarayın, tüm yolsuzlukların hesabını nasıl sorabilirsiniz? Zira siz treni TBMM Başkanı seçiminde kaçırdınız. En önemli mevkiyi altın tabakta Cumhurbaşkanı’na ikram ettiniz.
Bakın (Sonrada AKP’li) Numan Kurtulmuş, nasıl da hava atabiliyor? Kraldan çok kralcı tavırlar sergileyebiliyor? Lüks, israf, saltanat, kayırma nasıl da pervasızca ve artan bir tempoda sürdürülebiliyor?
Siz, hala meclise gelmeyin, aç-kapa yapın. Başkanlık Divanı ile uğraşın. Sıkıntı çeken halkımız; işçisi, memuru, emeklisi, çiftçisi, esnafı, işsizi, öğrencisi umurunuzda mı? Nasıl olsa tuzunuz kuru. Bol sıfırlı maaşlar- yolluklar otomatik olarak bankaya yatıyor. Siz de lüks iftarlarda (güya) oruç tutuyorsunuz. Ekmek elden, su gölden yan gelip yatıyorsunuz.
Ve hangi cesaretle erken seçimden söz edebiliyorsunuz? Halkın önüne nasıl çıkacak, boş vaadlere, yalanlara nasıl devam edeceksiniz.