Zincire Vurulu Dünya’nın Egosu Şişkin Efendileri
Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke için yaptıklarını,gençliğinden beri bu toprakların kaderi uğruna çektiği çileyi,
vatanın refahı ve mutluluğu için elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğini; işlerine gelmediği için göz ardı eden bir kısım zevat, bu defa da onu, Emperyalist Batının deyimiyle ‘’Diktatör!’’ olarak göstermeye çalışıyorlar ya, bu yazıyı okuyunca, bir kez daha düşünmelerini isteyeceğim kendilerinden.
Bakın,gerçek diktatörler aslında kimlermiş ve hikayeleri neler?
İlk olarak,Atlas Okyanusunda bir ada ülkesi olan Dominik Cumhuriyeti’nin devrik diktatörünü anlatalım.
İsmi, Rafael Trujillo!
1930’dan 1938’e kadar ülkeyi yönetti. Sonra kendisi yapılan bir darbe sonucunda tutuklandı ve hapse atıldı.Derken 1942’de yeniden yönetimi ele geçirdi ve 10 sene süren ikinci dikta rejiminde, Dominiklilere, diktatörlüğün ne demek olduğunu gösterdi.
Kendisinin,’’Tanrı’’ olduğunu öne sürdü. Ülkede ki, bütün kiliselere, kendisinin ‘’Tanrı’’ olduğunu duyuran ilanlar astırdı. 30 milyon dolar tutarında gösterişli bir merasimle, kendi öz kızını, Dominik Cumhuriyeti’nin Kraliçesi ilan etti. Üç yaşındaki oğlunu, albaylığa terfi ettirdi. Karısı okuma yazma bilmediği halde, onun edebiyat dalında Nobel ödülü kazanabilmesi için, ülke genelinde kampanya başlattı.
Sonunda ise, tüm bu şaklabanlığa dayanamayan, 11 Dominikli genç tarafından,1961 yılında suikaste uğrayarak, öldürüldü. Trujillo’nun öldürülmesi ile beraber, tahtta bulunan, Kraliçe olan kızı ve ailesi, Dominik’ten sürüldü…
Gelelim ikinci diktatörümüze,
Yahya Jameh!
Bir Afrika ülkesi olan Gambiya’yı, 1994 yılından bu yana, demir yumrukla yönetmekte. Kendisinin mistik güçlere sahip olduğunu düşünüyor. Ülkedeki tüm hastaneleri kapattırarak,yerel büyücülerin, tıp bilimiyle uğraşması için talimat verdi. Jameh, hala Gambiyalı’ların başına bela…
Şimdide, oldukça tanıdık bir ülkeye gidelim. Türkmenistan’a…
1990 yılından bu yana, ülkenin başında buluna Saparmurat Niyazov’a göz atalım.
Türkmenbaşı Niyazov, ‘’Ruhların tılsımı!’’ adlı bir kitap yazdı ve bu kitabını okullarda çocukların ezberlemesi için şart koştu.Memurluk imtihanlarında bu kitaptan pasajlar soruluyor.Ve hanımlar size kötü bir haberim var. Niyazov, makyaj yapmayı tüm ülkede yasak etti. Türkmenistan’ın tam ortasında bulunan, Karakurum çölüne, ‘’buzdan bir kale’’ yaptırarak, tüm Dünya’nın dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Ülkede tek partili bir sistem var ve muhalefet partilerine izin verilmiyor.
En önemlisi ise, Niyazov’un bizzat yazdığı, ‘’Ruhların Tılsımı’’ adlı kitap, kendisi tarafından verilen bir talimat üzere, Türkmenistan’da ki tüm Camilerde, Kuran’la beraber okunuyor.
Batı Afrika’da unutulan bir diktatörlük olan Ekvatoryal Gine’deyiz.
Buranın Firavunu ise, Teodoro Obiang Nguema. Ülkesinin nüfusu sadece 500.000! (Kadıköy’ün nüfusunu bilen var mı?)
Ekvatoryal Gine, 1995 yılında, topraklarında petrol bulununcaya kadar, ufacık bir Afrika devleti olarak, hayatını sürdürüyordu. Ancak petrolün bulunmasının ardından, Devlet Başkanı Obiang Nguema; ülkesinin petrollerini, Amerikan şirketlerine pazarlamaya başladı.
Amerikalı şirketler tarafından petrolden elde edilen geliri kime gidiyor dersiniz? Tabi ki Nguema’nın cebine.
Ha bir de unutmadan, bu ülkede hala,nüfusun %60’ı, aylık 1 dolardan az bir para ile geçiniyor.
Ulaşım ağı yok! Sağlık sektörü vasat düzeyde. Eğitim deseniz, yok denecek kadar az. Basın yok! Televizyon yok! Süpermarkete izin verilmiyor! Kişisel işletmeler açmaya izin yok! Zaten varsa da, bu işletmelerin tamamı, Nguama’nın aile bireylerine ait.
Ve son olarak, geçtiğimiz günlerde, nalları diken Kuzey Kore lideri olan Kim Jong İl!
Yönetimi 1994’te babasından devralarak, ülkenin başına geçti. Kendisinin doğa üstü yeteneklere sahip olduğunu düşünüyor ve ülke genelinde, şahsına ait reklam tabelaları astırıyordu. Reklam tabelaları, Kim Jong İl’in, ‘’Kainatın Yaratıcısı’’ olduğunu söyleyen spotlarla doluydu.Okullarda, kendisinin ölümsüz olduğunu anlatan, ders kitapları bastırttı. Dahası, kendisinin Tanrı olduğunu ve Kuzey Kore’yi de, cennet olarak, Dünya’da bir yer olarak belirlediğini ilan etti. Devlet televizyonunda, halkı uyutmak adına, kendisinin nasıl hamburgeri icat ettiğini(!?), Dünya açık golf turnuvasında nasıl golf şampiyonu olduğunu(!?), Kuzey Kore milli futbol takımının, Dünya Kupasında Brezilya’yı nasıl 5-0 yenerek, kupayı aldığını(!?) anlatan programlar yaptırttı.
Şimdi anlamışsınızdır, gerçek DİKTATÖR’ün kime dendiğini…
Tabi, bu yukarıda anlatılan şahıslar, Dünya’nın egosu şişik diktatörlerinden sadece bir kaçı.Gerçi, en büyük Dünya Diktatörü’nün ABD Başkanı olduğunu unutmamak gerekir.
Yani, uzun lafın kısası, MİLLETİMİZİN KURTULUŞUNA BÜYÜK PAY SAHİBİ VE GERÇEK FİKİR ÖNDERİ OLAN, bir insanı diktatör ilan etmeden önce, iki defa düşünün…
Ama sanırım, bunu da başaramaz bu ufak beyinleriniz…