Zerdüşt Peygamberin Yolunda
Peygamberlik kavramının icadı Medya topraklarına dayanır. Kürdi dilinde “Peyv” kavram, sözcük ve kelime anlamına gelirken, “Van” çoğul ekidir. Ardında gelen “Ber” ise karşı anlamına gelir. Örneğin “ez li ber van peyvan pir dil-geşim” {bu sözcüklere karşı kalbim çok neşelidir.” O halde, peygamber, sözcükleri karşılarında okuyan anlamına gelip daha sonra peygamber şeklini alarak Türkçe’ye girmiştir. Zaten Türkçe’ye kaçak yollardan girmeyen kelime yoktur. Arap lisanında “Elçi” anlamına gelen “Resul” -terim anlamıyla- haber ulaştıran demek olup, Nebi ise haber alan d
emektir. Bu nedenle Peygamber, halka karşı peyam okuyan demektir. Kürdi’de vahyin ismi peyam’dır.
Babil sürgününden sonra Medya topraklarına sığınan Yehudi oymakları -bu Yehudiler son yüzyıla kadar da Kürdistan’da yaşarlardı, bunlara Yehudi-Kürdler denir- buradan Zerdüşt’ün Avesta’sından ve onun tefsiri olan Zend’den etkilenerek “Tek Tanrı”yı çalıp Tevrat’a kopyaladılar. Daha önce “Kabile Tanrısı” olan Yehova, zamanla bütün insanlığın Rabbi konumuna gelerek, İsa’nın İncil’inde Gökteki Baba şeklini aldı. Suriye taraflarına ticarete gelen eski arap tüccarları vardı. Onlar da Zerdüşt’ün mesajlarını Arabistan’a taşıdılar ve kendilerine “Hanif” dediler. İslam’dan önce “Erken İslam” olan bu Hanif Ekolu, İslam’ın ortaya çıkışında eğitici rol oynamıştır.
Zerdüşt veya onun Antik Kürdçesi olan Zarathuştra, Kürd dilinde “Zerd/Zer”, “Huştir” kelimelerinden müteşekildir. Zerd Kurmanki ve Kurmanci’de sarı anlamına gelirken, Huştir ise deve anlamına gelir. Zarathuştra’nın anlamı “sarı develere sahip olan kişi” demektir. Zerdüşt’ün bir diğer anlamı ise “parlayan yıldız”dır. Zerdüşt Peygamberin yolu ışığın ve aydınlığın yoludur. Zerdüşt’ün Rabbi aydınlığın aklı olup insanı sever. Onun ateş dolu cehennemleri olmadığı gibi, insanı da sınav ve dalgaya almak adına yaratmamıştır. O insanı karanlığın kendisi olan Angri Mainyu’ya karşı korur. İnsanın modern ırkı olan “Gayo Mayan” diye nitelediği insanlığı, kozmik ışık-karanlık çarpışmasına çağırır. İnsanın karanlığa karşı savaş ve mücadele için yaratıdığını öğütler. İdealist Diyalektiğin kurucusu olan Zerdüşt’ün bu öğretisini ise Kürd Mani sürdürür. Aziz Mazdek’in dilinde komünal mücadeleye dönen bu inanç sistemi, daha sonra Arap Putperesliğine karşı “Hürremist İdeoloji” olarak izhar olmuştur.
Zerdüşt Peygamber Urmiyeli {Şizli} bir Kürd’tür. O Kürdlerin kurduğu Medya İmparatorluğunun kuruluş döneminde yaşamış olup, Fars/Pers ve diğer Aryan Putperestlerine karşı büyük mücadeleler vermiştir. Onun Rabbi Mazda’dır. Kürdi dilinde “Büyük” anlamına gelen “Mazin” sözcüğünden evrilerek zamanla Yazata-Yezda-Ezda ve şimdi ise Yezidi Kürdlerinin ismi olan bu kavram, Ahura Mazda olan ışık tanrısının adıdır. Zerdüşt ona aynı zamanda Bilgi anlamına gelen “Ahura” yani “Akıl Tanrısı” sıfatını yakıştırmış, ona Ahura Mazda demiştir. Arap ve Fars dilinde bu sözcük Hürmüz şeklini almıştır. Karanlığın da ismi Ehrimen olmuştur. Zerdüşt’ün Rabbi Ahura Mazda olduğu gibi, onun simgesi ise At{h}ar’dır. Athar ise Kürdi dilinde agir/adir olan ateş demektir. Çünkü Ateş akıl tanrısının yeryüzündeki semboldür. Bahdini Halkın {Zerdeştilerin} Kıblegahıdır Ateş. Onlar ateşi sever ve sayar. Hala Kürd halkı yemin ettiklerinde “üzerimdeki ışığa andolsun” diyerek yemin ederler. Onlar ateşi sever ve kutsar. Ateşi söndürürlerken bile “besmele” çekerler. Öyle ki Kürdlerin Magileri vardı. Bu daha sonra “Mele” kavramına evrilmiştir. Magiler {ki Maji de buradan gelir} Zerdüşt peygamberin yolu olan ışığı ayakta tutmak, karanlığa karşı durmak adına sürekli ateşi diri tutmuşlardır. Ateşgedelerde {ibadethanelerde} hiç sönmeyen ateşleri vardı. Magiler/Magular {daha sonra Mubez/Mubed/Mabed diye evrilmiştir} Mazda’nın kutsal ateşinin sönmemesi için büyük çabalar sarf ederlerdi. Fars İmparatorluğu olan sapkın Perslere karşı sürekli mücadele ederlerdi. Nitekim bir Medyalı Magi’nin soyundan olan -Kürd Sasan’ın- soyundan gelen I.Erdeşir ortaya çıkmadan evvel Farslar Zerdüşt’e iman etmemişlerdi.
İslam’ı kullanan Arap Emperyalizmi Kürdistan’a girdiğinde önüne gelen Ateşgedeleri yıkıp geçti. Çocuklar öldürüldü, erkekler hançerlerden geçirildi, kadınlar cariye edildi ve Zerdüşt’ün ateşi söndürüldü. Yehudi ve Hristiyanların tapınaklarını yıkmayan Arap ideolojisi, Kürdistan’da bütün tapınakları ve kütüphaneleri yerle bir ettiler. Kürdlere karşı özel kin ve nefret sahibi olan Arap Tarihçileri ve Alimleri, ateşe saygı gösteren Kürd Halkına “cinlerin soyu” derlerdi. Çünkü onların inanışına göre cinler ateşten türemiştir. Şeytan da ateşten türemiştir. Oysa Suhreverdi ve buna benzer alimler bu ideolojiye karşı çıkarak Şeytan’ın karanlık olduğunu, Rabbi’n Nur olduğunu söylediler. Hatta Said-i Kurdi bile Zerdüşt’ün “Nur ve Zulumat”-”Işık ve Karanlık” teorisinden etkilenerek kitaplarına “Risale-i Nur” yani aydınlık-ışık risaleleri adını vermiştir. Kürdlerin Arap İdeolojisiyle mücadelesi yüzlerce yıl sürmüştür. Hala sürüyor. Ve sürecektir…. Çünkü Arabın Kürdistan’da zorbalığı büyük olmuştur. İşte o katliamlar sırasında söylenen bir şiir:
Hürmüzgân ruman, atiran kujan
Hoşan sureve gevre gevregan
Zorkeri arep kırdine Xabur
Gehane pale pese sari Zor
Jin u kenikan ve dil beşinan
Merdi azad tilen erui hevinan
Kevişte Zerdeşt maye bey dest
Bizika na kit Hürmüz ve hiç kes.
Hürmüz gahlar virane oldu, ateşler söndü
Büyük büyükler saklandılar
Sitemkâr Araplar her tarafı harap ettiler
Hatta şehri zora yetiştiler
Kadınları kızları esir götürdüler
Azad erkekleri kana boyadılar
Zerdeştin ayini sahipsiz kaldı
Hürmüz kimseye yardım etmedi.
{...} mazdek.com