Zeliha İle Devam!
Türkiye’nin devlet ve siyaset sistemini, genel zihniyet dünyasını anlatın deseler, saatlerce akademik konuşmalar, teorik toplumsal analizler, felsefi, ahlaki ve dini alanda vaazlar vermek yerine Zeliha’yı anlatmak en kestirme ve kalıcı yoldur.
Mesala yavşak medya, pardon yandaş medya nedir diye sorulduğunda, uzun uzun basın ahlakından, onurundan söz etmeye gerek yoktur! Bakacaksın manşetlere; kim neyi nasıl veriyor? Kamu kaynaklarının talancılarının Zeliha’nın yerine gittiklerini kimler haber yapmış, kimler yapmamış?
Zeliha’nın yerine kimler gitmiş?
Kamu İhale Kurulu Üyeleri.
Olabilir de, kimin parasıyla gitmişler?
Benim, senin, onun; milletin vergisiyle!
Asıl soygun bu değil, garibimin yerinde kaç lira harcanır ki?
Zeliha’nın yerine bir şekilde takılmış soyguncu örgütün milyarlık (eski parayla katrilyon!) vurgunundan söz ediyorum.
Bu bizim paramız!
Bu vurgunu, görevi gereği devletin en namuslu kurumlarından biri olması gereken KİK yapıyor!
KİK’ten kim sorumlu?
Hükümet!
İşte milyarlık vurgundan söz etmeyen medyaya, hükümetin yalakası denmez de ne denir?
Dünün postal yalayıcıları vardı!
Bugünün de kemik yalayıcıları!
Efendim, son günlerdeki MİT-savcılık gerilimleri üzerine, hükümete karşı bir kesimin bilerek hükümeti yıpratmak için bu KİK dosyalarını ortaya çıkardı demek gerçeği değiştirir mi?
Yalaka ve yandaş medya, bunun için böylesi haberlere yer vermiyor.
Ancak medyanın doğrudan yandaşlık mertebesine yükselememiş kesimleri de böylesi haberlere yer vermiyorlar çünkü onların da kamuyla akçalı işleri var. Hükümete muhtaçlar!
Bu nasıl bir kültürdür, nasıl bir zihniyettir; bir tarafta Türklük/Müslümanlık kimliğiyle ve onun ahlakının yüceliğiyle övünme, diğer tarafta adaletsizlikte, haksız kazançta, yalan dolanda ilk sıralarda yer alma!
Bu durum, hastalıklı bir yapıya işaret eder.
Elbette insanın olduğu yerde, insana ait her şey vardır.
KİK’te veya başka kurumlarda adamına göre iş ayarlamak, rüşvet almak olabilir.
Hırsızlık, haksız kazanç vs olabilir.
Mesele bu değil!
Mesele, artık ülkemiz için tarihi bir gelenek haline gelmiş bu aşağılık sistemin değiştirilmek istenmemesinde!
Haydi geçmişte vesayet rejimi ve onun kukla hükümetleri vardı.
Ya bugün?
AKP 10 yıldır hükümet değil mi?
KİK’in milyarlık vurgununun nedeni de vesayet rejimi değil herhalde?
Davul da sizin elinizde, tokmak da!
Deniz Feneri meselesi orda bütün kiriyle pasıyla duruyor!
KİK, buzdağının görünen yüzü olarak çıktı ortaya.
Kim bilir daha neler var?
Ben dindar gençlikmiş, İslam’ın üstün ahlakıymış, Ömer’in adaletiymiş gibi anlatılarla bu sorunların düzeleceğine inanmıyorum.
Geçin bunları anam, babam!
Dönem kapitalizmin en fırıldak dönemi. Öyle tarım toplumunun meselleriyle oluşturulmuş ahlak normlarının günümüzde hiçbir geçerliliği yoktur!
O fırıldak kapitalizm aynı zamanda toplumsal yapısını korumak için de, kendi hukukunu geliştirmiş ve sağlam kazıklara bağlamıştır.
Neden o ülkelerde zart diye darbeler olmuyor?
Almanya’nın cumhurbaşkanı bir işadamından 500 bin Avro krediyi düşük bir faizle aldığı için istifa etti!
Elin ‘gâvurunda’ (hani, kimileri onları gâvur diyerek aşağılıyorlar ya; ben de o gâvur, böyle bir gâvur diyerek aşağılayanların utanmazlıklarını yüzlerine vuruyorum) böylesine bir kültür var!
O kültürün bir ayağını onur, vicdan, ahlak bileşkesi oluştururken, diğer ayağını da insan hakları hukuku oluşturuyor. Ve asıl olarak demokratik ülkelerde bir şeffaflık, karşılıklı kontrol ve haklara sahip çıkma kültürü var.
Şimdi kim onurlu, kim namuslu?
O gavur (AB) sana diyor ki, ihale yasanı değiştir ve AB standartlarına göre yap. Benim düzenlememe göre yap ki, soygunu, haksızlığı önle ve yaptırdığın işler sağlam olsun.
Sen bırak öyle yapmayı, 10 yılda 18 kez değiştiriyorsun!
Neden?
Çünkü senin partilerinin, siyasetçilerinin ve de kimi bürokratlarının parasal kaynakları şeffaf değil!
İlber Ortaylı’nın harika bir sözü var: “Devletini bu kadar seven, ama aynı zamanda devletini de bu kadar soyan başka bir toplum yoktur!”
Doğru!
Nedeni ise bu sözün içinde saklı: Çünkü devleti sevenler, insanı sevmiyorlar, sevemezler de!
Devlet sevmek, avanta yemenin, beleş geçinmenin yoludur.
Ama milyonlarca insana devlet sevdirme ideolojisini yedirerek uyutanlar, devletin kaynaklarını talan ettiler!
Onlar için devleti sevmekle Zeliha’nın yerini sevmek aynı şeydir!
Çünkü onlar hayatları için ikisini de birer araç olarak görüyorlar: Birisi zenginleşmenin, diğeri zevkin!
Ancak Zeliha onlardan daha onurludur çünkü o kendi işini yaparak kazanıyor, diğerleri ise milletin parasını çalıyor!
KİK’te ya da başka yerde yolsuzluk olabilir. Önemli olan, bunun için ne yapıldığıdır?
Başbakan Erdoğan; Halep ordaysa, arşın burda!