Zekat
1988 de 20 gün aç kaldım. Anayasada yazdığı gibi güya sosyal(!) olan
devletin ruhu bile duymadı.
Toplanılan vergilerle o yıl, önceki yıllara
oranla daha çok silah alındı batılılardan. Bakara suresinde, "Sen onların
yüzünden tanırsın" der fakirler için. İnsanlar medya döşeğinde öyle bir
derin uykudaydı ki, hiç kimse beni yüzümden tanımadı.
Şimdi aynı devlet medyayla beraber, “Afrika’ya yardım” diye haykırıp duruyor.
Edin. Ama buna zekat demeyin. Çünkü zekatın veriliş kuralları vardır. En
yakınlardan başlanarak verilmelidir. Hak sahipleri arasında borçlular, ön
sıralarda yer alır. “Acaba devlet, medya ve bankalar ortak mı çalışıyor?”
diye hain bir soru geliyor aklıma. Öyle ya bir çok insan kredi borcu yüzünden
intiharın eşiğinde değil mi bu ülkede? Bırakın katlansın da borçları, intihara
cesaretleri mi artsın?(!)
Tam da zekat müessesesinin işlemediğini niçin işlemediğini, işlemesi
için devletin küçülmesi, vergi oranlarının azalması ve diyanetin Kur’an odaklı
yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünüyordum ki, her yerde “zekatınızı
Somali’ye verin” yazıları… Ve toplanan paralar… “Vay be!” dedim, “bu ülkede
paralılar çokmuş”, peki niye bazı insanlar fakir ve muhtaç? Çünkü biriktiriciler,
yığıcılar çok. Çünkü Kur’an dışı ezbere bir din yaşanıyor, güya Müslüman olan bu
ülkede.
Taşıma suyla değirmen dönmez. Afrika’nın sorunları bu
şekilde çözülmez. Daha da kötüye gider.
" Bir toplumda kişiler kendini değiştirmedikçe Allah o toplumun durumunu
değiştirmez" der Kur'an’da. Afrika'ya köklü bir zihniyet değişimi lazım. Önce
külahlarını önlerine koyup "Biz bu şartlarda niçin bu kadar ürüyoruz" diye düşün
meliler. Yapılan yardımlar onların külahlarını önlerine koymayı geciktirmekten
başka bir işe yaramıyor. Kapitalizm; medya aracılığıyla, cinselliği körükleyip
duruyor.
Düşünmeden yapılan cinsel eylemler, niteliksiz nüfus artışına neden oluyor.
Kapitalizm bunu neden yapıyor?
"Ne kadar çok insan, o kadar ucuz iş gücü ve o kadar tüketici" çünkü. İşte bu gerçeklerin görün
memesi için de "Insanlık yardım mardım" diye uyutuyorlar.
“Çocuk olsun Allah rızkını verir” denir de, Müslüman ülkelerde,
“Kadın mülk gibi görülüp, inek muamelesi görüp, hor kullanıldığından ve erkek
lerde nefs tezkiyesi hak getire olduğundan böcek gibi ürüyoruz” denmez.
Kur’an, “Doğan çocuğu öldürme” diyor, “Ölecek çocuğu doğur” demiyor.
Kur’an tedbirler ve tezkiyeler kitabıdır.
Kur'an'da çeşitli gerekçelerle hicret tavsiye edilir, bunlardan üçü Somali’ye
uyuyor.
1.Bir yerde zulme uğramak
2. Yaşam şartlarının ağırlaşması.
3. Bir yerde aciz ve çaresiz bırakılmak.
Göç eden insanların da başka Müslümanlarca barındırılmasını söyler
Kur'an. (8/74) Dikkati çekmek istediğim nokta, aslında dünyada gerçek anlamda
bir Müslüman ülkenin olmadığı. Ne Somali Müslüman, ne de biz yani. Ezbere
ve Kur'an dışı bir din yaşıyor Müslümanlar. Belki de bu yüzden sömürüyü hak
ediyorlar.
Deniyor ki, “Yok, emperyalistler bu hale getirdi Afrika’yı, sömürüyorlar”
Derim ki,
1. İnsan zaaflarından sömürülür.
2.“Allah horluğu ve pisliği aklını kullanmayan kullarının üzerine kor.” (10/100)
3.Adamlar akıllı işte! Köle olarak kullanacaklarını da, kölelerine besletiyorlar.
Yok efendim “Direnilmeli savaşılmalı.” Hadi ya!
1.Nasıl?
2.Kiminle beraber?
En önemlisi
3. Kime karşı.
Bugün, kapitalist olmayan ve hatta emperyal planları olmayan kaç ülke var
yeryüzünde?
Diyorlar ki “Peygamber de savaşmış direnmiş.” Evet ama zayıf durumdayken
değil. Kur’an bir yerde zulme uğranıldığı zaman Hicreti tavsiye eder. Peygamber,
önce hicret etmiş, Medine’de güçlenmiş sonra küfre savaş açmıştır. Günümüzde
sağımız küfr, solumuz küfr evimizin içinde bile küfr. Kiminle, neyle savaşacaksın?
Tekrar ediyorum, Kur'an' a göre o insanların hicret etmesi gerek, bu ise hiç bir
ülkenin işine gelmez. Dikkate değer olan, hicret edilecek hiçbir ülkenin olmadığı
gerçeği ve Müslüman ülkelerde Kur’an’ın değil, Kur’an’daki bir ayetin hüküm sürdüğüdür.
"Dikkat edin, şeytan sizi Allah'la kandırmasın" ayeti. M.Ş. 18.8.11
Besleyeceğinden emin olmadığın bir çocuğun dünyaya gelmesine
vesile olmak, şeddeli zinadır. M.Ş.