Zat-ı Alileri Ne Derlerse, Doğrudur Efendim!
Bilindiği üzere öteden beri bir merkez medya var. Bu merkez medyanın amirali de, Hürriyet gazetesidir.
Son yıllarda ülkedeki siyasal değişimlere paralel olarak medyada, merkez medyaya karşıt bir başka merkez medya oluştu ki, buna Alper Görmüş’ün deyimiyle, paralel merkez medya deniliyor. Bu kesimin amiral gazetesi belli olmamakla birlikte Star, Yeni Şafak, Zaman, Sabah gazeteleri ve bilinen televizyon kanalları mevcut.
Merkez medya, hükümetlerden çok, devletle (vesayet rejimiyle) ilişkiliydi ve bu kesimin genel politik tavırları da, gündelik siyasetin akışından uzak, kendince uzun vadeli ve ‘istikrarlıydı’.
Ancak paralel merkez medyanın, yani AKP hükümetine paralel medyanın işi zor. Çünkü hükümetin siyaseti, görevi gereği daha kıvrak, pragmatik, bir ölçüde popülizmi içeren, diğerine göre daha fazla unsurları ve değişkenlikleri içinde barındırır.
Hükümet cephesinde durum bu olunca, onun hık deyicisi medya da, hükümetin ve AKP’nin siyaseti doğrultusunda sürekli bir dans halinde bulunacak.
Eğer bu paralel merkez medya, hükümetin siyasetine biraz olsun eleştirel bakabilse, bu kıvırma işinden muzdarip olmayacak. Kaldı ki, bunların muzdarip olduklarını da sanmıyorum.
Haydi, merkez medyayı anladık; onlar vesayet rejiminin bir başka alanda bekçiliğini yapıyorlardı.
Peki, bunlar değişimden, mağduriyetten, demokrasiden, adaletten söz etmiyorlar mıydı?
Ne oldu şimdi, daha dün eleştirdiklerini bugün canla başla savunuyorlar?
Çok basit!
Onlar, evet efendimciler!
AKP, yanlış yapmaz!
Hele Başbakan, hiç yanlış bir şey yapmaz. Her şeyi yerinde ve doğru olarak konuşur!
İşte onların anlayışları bu!
Hâlbuki eleştirel yanını yitirmiş bir medya, yağcı medyadır.
Yağcı medya, ayakçı medyadır!
Ayakçı medya, kıyak gördükçe, ayakçı olur.
Hükümet de, siz de muhafazakâr olabilirsiniz.
Ancak muhafazakârlık paydası, tarafların yanlışını ortadan kaldırmaz. Ya da bu payda, taraflar ne eylerse, doğru eyler anlamına gelmez!
Daha dün, onlar değil miydi, Kürt sorununun ekonomik geri kalmışlık sorunu olmadığını söyleyen.
Daha dün onlar değil miydi, sorunu böyle görenlerle dalga geçen!
Daha dün onlar değil miydi, Kürt sorununun siyasi bir sorun olduğunu ve şiddetle çözümünün mümkün olmadığını söyleyen!
Peki, şimdi ne oldu da, savaş tamtamları çalıyorlar?
Sri Lanka’da Tamiller’in yok edildiği gibi PKK yok edilmeliymiş, Kandil sürekli bombalanmalıymış, özel birlikler derhal harekete geçirilmeliymiş vs.
Peki, şimdi ne oldu da, Hükümetin bölge için yapacağı yatırımları “PKK’ya karşı sivil harekât” diye adlandırıyorlar?
Hükümetin bölge halkını kazanmaya yönelik önlemleri ise, evlere şenlik!
Yok, BDP’li vekillerin köylerine su götürülecekmiş de, yok 5000 kişiyle kaynaşma yemeği yenecekmiş de, yok Urfaspor-Bursaspor dostluk maçı düzenlenecekmiş de, yok 50 bin gence iş bulunacakmış da falan filan.
Hele bir tanesi var ki, tam mizahlık konu: Apo’nun köyüne içme suyu bağlanacakmış!
Herhalde Hükümet şunu demek istiyor: Bak Apo, Cumhuriyet tarihi boyunca susuz kalmış köyüne su getirdik; Allah’tan belanı mı istiyorsun? Ula, köyüne su getirtmek için, değer miydi bunca insanın ölümüne? Generaller yapmadı ama hükümet kurduğumuzda, ta 2002’de söyleseydin bunu, biz daha önce yapardık değil mi? Nerdeyse 9 sene geçti, bak gördün mü yaptığını Apo?
Paralel merkez medya şimdi bütün bunları bir çözümmüş gibi ballandırarak anlatıyor.
Daha dün yanlış dediğine, bugün doğru diyor!
Neden?
Çünkü onlarda ne eleştirel akıl, ne medya etiği var!
Çünkü onlar Sayın Başbakan Erdoğan’ın kuklaları!
Hani bir “Emret Başbakanım” dizisi vardı, paralel merkez medyada ona benziyor!
Zat-ı Alileri ne derlerse doğrudur efendim!