Zalime Yardım Eden…
Zulmünden nasibini alır. Ve öyle de oldu. Devamlı uyarılara rağmen, IŞİD çok sayıda evladımızın canına kıydı. Ve bu çok üzücü tablonun vebali: (bugüne kadarki davranışları, hatalı uygulamaları ve özellikle de dış politikadaki vahim yanlışları sebebiyle) Cumhurbaşkanı ve Başbakan'dır.
Şimdi; yapılan lanetlemelerin baş sağlığı mesajlarının üst perdeden beyanların hiçbir anlamı yoktur. Zira;
1- Bu tablonun sorumlusu iktidardır. Ülke tam bir kaosa sokulmuştur. Zafiyet doğurulmuştur. Tüm emniyet birimleri (askeri ve polisi ile) bürokrasi, yargı vb. darmadağın edilmiştir. Vatanperver ve tecrübeli kişiler, zulme uğratılmış, tasfiye edilmiştir. Güvenlik ve istihbarat çalışmaları sıfıra indirilmiştir. Kadrolar (tek görevleri Cumhurbaşkanının emirlerini sorgusuz, sualsiz tatbik etmek olan) yandaşlarla, acemi ve kalitesiz kişilerle doldurulmuştur. Tam bir güvenlik zaafı doğurulmuştur.
2- Valiler ve kaymakamlar, her görevi bırakmış, sadece cumhurbaşkanına yaranma gayretine düşmüşlerdir.
3- MİT, asli görevlerini bırakmış, sadece muhalif kişileri takip eder hale düşürülmüştür.
IŞİD sempatizanları, toplu bayram namazı kılarken, açıkca cihad çağrısı yaparken, ciddiye alan olmamıştır.
4- Ülkemizde huzur, hukuk düzeni, can, mal ve namus güvenliği kalmamıştır. Bu feci tablo, iktidarın umurunda değildir. Tek arzuları, koltuğu kaybetmemek, başkanlık sistemini getirmektir. Tek adam iktidarını kurmaktır. (Bunun için, erken seçim yapma gayretleri sürdürülmektedir.)
Ülkemiz yol geçen hanına döndürülmüştür. Giren çıkan belli değildir. Her türlü mikrop bünyemize girmiştir. Sınır güvenliği sıfıra inmiştir.
5- İktidarın gücü, vatanperver polislerimize yargı mensuplarına, bürokratlara yetmektedir. Görevini yapan herkes mağdur edilmiştir.
6- İktidarın IŞİD'e silah yardımı yaptığı, herkesin malumudur. Bu TIR'ları durduranlara zulüm yaparak, gerçekleri saklamak mümkün değildir.
Kaldı ki; IŞİD ve PYD militanlarının Türkiye'de tedavi edildikleri ve misafir edildikleri de herkesin bildiği bir durumdur. Mağdur ve mazlum vatan evlatlarına karşı, çok zalim davranan iktidar, teröristler karşısında ise tam anlamı ile aciz durumdadır.
7- Olayın en temelinde; Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dış politikadaki vahim hataları ve keyfi uygulamaları yatmaktadır. Özellikle Suriye politikası...
Neticede ülkemiz tüm dünyada yalnız kalmıştır. Hiçbir dostu yoktur, düşmanı ise çoktur.
Bu arada, İran'ın yıldızı parlamış, AB ve ABD desteğini arkasına almış; Türkiye'nin iyice önüne geçmiştir. Önemimiz iyice azalmıştır. (NATO, AB, Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkeleri ile tüm irtibatımız kopmuştur. ABD'nin ise ne kadar samimi dost olabileceği (?) zaten bilinmektedir.) Değerli yalnızlık palavrası, itibarsız,itilmiş ve yalnız ülke gerçeğine dönüşmüştür.
Velhasıl AKP iktidarının ülkemize verdiği zararın boyutları, ölçülemez noktalara ulaşmıştır. Buna rağmen, hala 'büyük devlet' palavraları sürdürülmektedir. Hala, hatalar itiraf edilmemekte, çekip gitme fazileti ve basireti gösterilmemektedir. Bizans oyunları zulümler ve kıyımlar devam ettirilmektedir.
Milyonlarca mültecinin getirdiği yük ve problemler de artan tempoda sürmektedir. Ülkenin her tarafında işgal manzaraları izlenmektedir.
8- Tüm genel başkanlar, ortak deklarasyon yayınlasa ne farkedecektir?
Siz; hukuk ve demokrasi düzenini geri getirecek misiniz? Hatalarınızdan vazgeçecekmisiniz? Özellikle sağlıklı bir dış politika yürütecekmisiniz?
Ülkeye verebileceğiniz en hizmet; çekip gitmektir...