Yurttaşlık Bilinci mi, Biat Bilinci mi?
Seçim sürecinde Türkiye’nin genel bir görüntüsünü belirtmekte yarar var.
Bakın; ülkede ayrışma her alanda sürmektedir. Toplumu bir arada tutan ne kadar değer varsa tartışmaya açılmıştır. İleri demokrasi, tabuları yıkıyoruz, özgürlük getiriyoruz adıyla yıkım projesi uygulanıyor.
Aklı hür ve vicdanı hür bireyler yerine şeyhine ve hoca efendisine aklını ve vicdanını ipotek etmiş müritler orduları çoğalmıştır.
Araştıran ve sorgulayan yurttaşlık bilinci yerine biat kültürü gelişmiştir.
Atatürk’ün 1927 yılında, ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi hocaya hutbelerin dili ve önemi konusunda söyledikleri şu sözleri dikkatle okumanızı öneririm;
“Hocam, camilerimizde okunan hutbelerden milletimiz tam aydınlanıyor mu? Senden isteğim, ayetlere dayanan bir hutbe kitabı hazırlanması. Çünkü bizim dilimiz Türkçedir. Okunan hutbeler de siz daha iyi bilirsiniz ki Arapça aktarılmaktadır. Milletimiz bu yüce İslam Dinini çok iyi anlamamaktadır. İyi anlaşılması için açık bir Türkçe ile hutbelerin vatandaşımıza seslenmesini istiyorum. Bu büyük milletin diniyle, kültürüyle daha iyi büyüyeceğine inanıyorum. Yalnız dinimiz, bilginin ışığında müspet ilimler yolunda ele alınmazsa, vatanımız ve milletimiz için bir felakettir…”
Görüldüğü gibi Atatürk, dini alanı din tüccarlarına terk etmenin yaratacağı felaketi sezmiştir.
Evet, Atatürk’ün dediği gibi; “ Yüce dinimiz, bilginin ışığında ve müspet ilimler yolunda halkımıza çok iyi anlatılmalıdır.”
Bazı kimseler, bazı söz ve yazılardan cımbızla çekilmiş bazı cümlelere atıfta bulunarak, sanki dine karşı mesafeliymişiz izlenimi yaratıyor. Buna dayanarak; Kardeşim mademki laiksin ve Atatürkçüsün, o halde dini, imanı ve ayetleri ağzına alma, demeye çalışıyor. Bu düşüncede olanların; ön fikirlerinden arınıp yazılarımızı iyi incelemelerini ve araştırmalarını öneriyorum. Çünkü kitaplarımız ve yazılarımızla çıkar tezgâhlarına çomak sokulan din tüccarları da müritlerine, din karşıtı olduğumuz çamurunu yapıştırmaya çalışıyorlar. Katıksız Atatürkçü olduğunu iddia edenlerin din tüccarlarıyla aynı noktada buluşmaları garip bir buluşmadır.
Bakın; Seçim sürecinde söylenen bazı söylem ve eylemleri şöyle bir hatırlayalım:
Bu seçimde;
Habur görüntüleri seçmeni etkilememiştir.
Terörist başıyla pazarlık iddiaları seçmeni etkilememiştir.
Şehit tabutları seçmeni etkilememiştir.
Yolsuzluk ve yoksulluklar seçmeni etkilememiştir.
İnsanların yatak odalarına varıncaya kadar dinlenmeleri seçmeni etkilememiştir.
Cami önünde propaganda yapmak etkili olmuştur.
Devlet parasıyla verilen bedava yardımlar etkili olmuştur.
Tarikat şeyhleri ve cemaat hocalarının işareti etkili olmuştur.
Netice olarak; din tüccarlığına dayalı siyaset prim yapmaktadır. İyice yoksullaşan halk, dünya nimetlerinden ümidini kesmiştir. Hiç olmazsa dinimize sahip çıkarak sevaba girelim ve ahretimizi kurtaralım telaşı içindedir. Tam da istenen budur.
Bu oyunu tersine çevirmek için akılcı görüşler ortaya konulmalıdır.
İnsanlar korkulacak şeylerden korkmazlarsa
Daha korkunç şeylerle karşılaşırlar. (Lao Tzu)
Günün Sözü: Bazen, fazla yormadan, daha çok bıktırmadan, ardına bakmadan gitmek gerekir