content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
14 Ağu

Yüreği Yanan Bir ANAP’lı

1980 ihtilalinin ardından, 1983 seçimlerinde Türkiye yeni bir döneme başlıyordu.
Bir anlamda 70 cente muhtaç bir ülkeden, dünya ile entegre olan bir ülkeye dönüşmenin de başlangıcıydı 83 seçimleri.


Bugün rahmetli olan Turgut Özal’ın önündeki 10 yıla ve daha sonra da gelecek yüzyıla taşacak bir döneme damgasını vurduğu yılın da başlangıcıydı.

Nasıl ki, bugün AKP iktidarından söz ediyoruz, ihtilalin ağır sancılarını yaşayan ve demokrasinin “D”sinin dahi konuşulmadığı bir dönemin içerisinden ince ve kıvrak zeka oyunları ile sıyrılmasını bilen Özal, büyük bir oy çoğunluğu ile Türk halkı tarafından iktidara getiriliyordu.

O günleri yaşayanlar hemen hatırlayacaklardır, seçimler öncesi Özal ile birlikte olmaya korkanlar, O’nunla aynı fotoğraf karesine girmeye çekinenler, daha sonra O’nun yanında olabilmek için neredeyse servetlerini bile feda edecek duruma gelmişlerdi.

Öyle ya, seçimler öncesinde “ya kazanamazsa” denilen bir liderin yanında görünüp de, askeri yönetimin gadrine uğramak da vardı işin sonunda. Ancak, seçimler askerin istediğinin tersine, halkın istediği şekilde gerçekleşince, perde gerisinde durmaya özen gösteren büyük bir kitle, birden bire perdenin önüne geçerek, bir anda kendilerinin bu zaferi yarattığı süsünü de vermeye çalıştı.

Neydi o günler öyle... Seçim öncesiyle, seçim sonrasında iki farklı tablo o kadar açık görünüyordu ki!..
Sonunda, Türkiye’nin dünyaya açılması ve getirileri bugünlere bizleri getirdi. Seversiniz ya da sevmezsiniz ama rahmetli Turgut Özal’ın, bu ülkede bir çığır açtığını herkes kabul etmelidir diye düşünüyorum.
Neyse asıl benim anlatmak istediğim, taa o günlerden, bu günlere kadar duygu ve düşüncesinden zerre kadar ödün vermeden yol alan bir ANAP’lı var ki, yüreği kan ağlıyor...
İbrahim Akıncı’dan bahsediyorum.

Benzetmek gibi olmasın ama sanki evladı ölüm döşeğinde kıvranan bir babanın acısını yaşıyor sanki Akıncı... Sadece gönül bağı değil, yürek sevgisi, düşünsel felsefesi ile bağlı olduğu çok sevdiği partinin içinde bulunduğu durum yüreğini yakıyor, Akıncı’nın.

“Nerede şimdi ANAP’ın kendilerine kazandırdığı statüden yararlananlar?” diye soruyor.
ANAP sayesinde, adam yerine konulanların, bugün ortadan kaybolmasından dolayı da kahroluyor.
Malum, bir dönemler ANAP’la yatıp, ANAP’la kalkanlar, ANAP zenginleri ile ANAP’lılara yanaşmaya çalışıp,

birşeylerden nemalanmaya çalışanlarla da doluydu bu ülke.
Her dönem kendi zenginini yarattığı gibi o günlerde de belli bir takım çıkar çevreleri, vatan-millet-sakarya diyerek, önce kendi cebini düşünecek eylemlere gözlerini kırpmadan giriyorlardı.

İşte, o günlerde ANAP’lı olmakla gurur duyan, toplum içerisinde kendisine ayrıcalık sağlayan bir takım partililer, bunun getirileri ile köşeler köşeler dönmüşlerdi!..
Ama ne zaman ki ANAP kan kaybetmeye başladı, onlar da “ba-tan gemiyi ilk farelerin terketmesi” gibi birer ikişer yıllarca içerisinde yer aldıkları ve beslendikleri gemiyi terketmekte hiçbir sakınca görmediler. Öyle ki, bu gibi tipler nasıl olsa her zaman gidecekleri bir gemi buluyorlardı.

Ve, sonunda bugünlere gelindi. Talihsiz bir birleşememe olayı yaşandı. Artık ANAP’ta, adını DP’ye çeviren DYP de adeta can çekişiyor. Seçimlerden sonra isimleri bile duyulmuyor.
Ama Akıncı, çok farklı. Seçimlerden sonra, yüreği kan ağlayarak, ANAP’ın Bandırma’daki ilçe binasının birikmiş kira borçlarını ödedikten sonra, hiç kimsenin “tabelanın indirilmesini görmemesi için” gecenin bir yarısında, bulunduğu yerden indirerek, kendisine ait binaya büyük bir gururla asıyordu.

O, partisi hükmi şahsiyetini kaybetmeden, o tabelanın asla indirilmeyeceğini düşünüyor. Çünkü, kendisini gerçek bir ANAP’lı olarak görüyor.

Tabii ki, haklı olarak da soruyor; “Bir zamanlar böbürlene böbürlene ‘ben ANAP’lıyım’ diye dolaşanlar şimdi nerelerde?...”
Sonra da, Bandırma’daki ANAP’lıların kimler olduğunu ve bir zamanlar neler yaptığını gözleri yaşararak anlatıyor...
Daha doğrusu bir tarihi, bir dönemi bir kez daha yaşıyor sanki.

Anlattıklarının içerisinde kimler yok ki?
O anlattıklarından bir kısmı şu sıralar yeni iktidar partisinin önemli mevkiilerine gelmişler.
Kimileri de sırtlarını bir zamanlar nemalandıkları partilerine dönmüşler, hatta ismini dahi anmak istemediklerini söylüyorlarmış.

Sonra?.. Sonrası ise malum.
Bir zamanlar yönetimine girebilmek için servetini harcayanlar, canını vermeyi dahi düşünenler, partinin yok olmasına da seyirci kalmışlar.

“Gelin” demin Akıncı. “Bu bizim gözbebeğimiz. Bu partiyi böyle sokakta bırakmayalım...” diye eski partili arkadaşlarına seslenmiş. Ama, her nedense sesini hiç kimse duymamış.
Ya da duymazdan gelmeyi tercih etmiş.
O’nun şimdi yüreği yanıyor.
Kolay mı, insanın sevdiğinden ayrılması...

Bandırma bu sefer
zokayı yutmadı!..

Hürriyet gazetesinin 11 Ağustos Cumartesi günkü Bursa ilavesinde, sürmanşette bir haber yer alıyordu;
“Bandırma ve İnegöl için şok karar” diye...
Neymiş bu şok karar; “İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada, herhangi bir ilçenin il yapılmaması için herhangi bir çalışma içerisinde bulunmadıklarını” açıklamalarıymış!..
Başlığı okuyup da, doğal olarak yazıya göz atınca, yüzümü hafif bir gülümsemenin kapladığını hissettim.

Malum, her seçim öncesi, iktidar partileri bu ve benzeri balon haberleri bir takım yandaş gazeteciler aracılığı ile basına sızdırıp, yapılan bir takım sızma haberlerle, oy toplamayı amaçlarlar.
Biliyorsunuz, seçimlerden önce Takvim gazetesi de, 19 ilçenin daha il olacağını ve iktidarın Türkiye’deki il sayısını 100’e çıkaracağını haber yapmıştı.

Haberde yer alan ilçeler arasında Bandırma’da yer alıyordu.
Zaten Bandırma’nın 50 yılı aşkın bir süredir, il olma hayali sürekli vardı.
Sanırım, Bandırma gibi Gebze’nin, İskenderun’un, Şereflikoçhisar’ın ve diğer ilçelerin de yıllar yılı böyle bir beklentisi vardı.
Bizlerle birlikte, söz konusu ilçelerde yaşayanların da ağızlarına bir parmak bal çalınarak, oy avcılığı hedefleniyordu, yayınlanan bu haberle.

Bandırma’da, hiç kimse bu habere inanmadı. Çünkü, Bandırmalı artık kandırıla kandırıla, kanmamayı da öğrenmişti.
Siyasetçinin, 50 yıldır uyguladığı taktik, Bandırma’da geri tepmişti.
Arkadaşlarımız, iki-üç gün bu haber üzerine Bandırmalılar ile yaptıkları “halk röportajları”nda, haberin balon olduğunu görmüşler ve bunu da yine sizlere yansıtarak, paylaşmıştık.

AKP iktidarının bu kadar yüksek oy oranı ile bir kez daha iktidara gelmesinde bu balon haberin katkısı var mı bilmiyorum, ama şunu çok iyi biliyorum ki, Bandırma’da en ufak bir katkısı olmadı.
Dediğimiz gibi artık Bandırmalı inanmıyor bu tür haberlere. Bu yüzden de Hürriyet’in yaptığı haberi doğrusu yadırgadım. Sanki, Bandırmalı’nın durumunu biliyormuş gibi, “şok karar” diye de başlık atmış!..
Oysa ki, normal bir karar bu...
Umarım bazıları da dikkat etmiştir!..

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank