Yumuşak Ziyaretin Ardında Kalan Sert Mesaj
Amerika’nın çiçeği burnunda başkanı Obama’nın ziyareti öncelikle piyasaları sevindirdi. Uzun süredir bekledikleri morale kavuşan piyasalar yatay seyir izlerken, işsizlik, dip yapan kapasite kullanım oranları arasında boğuşan halkımıza da iyimserlik rüzgarı estirdi.
Umut fakirin ekmeği olunca Obama’nın gülen yüzüyle “yeni politikalarımızın merkezi Türkiye” demesi, baharın coşkusuyla birleşti, alım gücü azalan kitleler, dünya efendisi ABD’nin stratejik ve modern ortağı olmanın gururuna eriştiler.
*****
Kısacası toplum kısa süreli de olsa bir Obama narkozunun etkisinde, keyifli. Ama bu ziyaretin ardından keyfi kaçan bazı kesimler de olmalı. Umarız daha da sürer, krizin etkilerinin azalmasıyla yaşam daha mutlu hale gelir.
Ancak 1.5 günde ülkenin tüm dinamikleriyle, dinamik görüşmelerde bulunan Başkan Obama gülen yüzünün altında Türk siyasetine yönelik ise özünde sert açıklamalar yaptı.
Avrupa basını biraz daha konuya yaklaştı ancak bizde yorumlar Obama’nın bize ne yeni dünya düzeninde vereceği partnerlik üzerineydi. Ancak asıl Başkan Obama Türkiye için bambaşka bir değişime işaret etti. İslam dinine gösterdiği büyük saygıyı anımsatmakla birlikte yeni bir dönüşüm fişeği yaktı.
Yeni dünya düzeninde Türkiye son yıllarda izlediği çizginin aksine, ılımlı bir İslam ülkesi değil, laik bir cumhuriyet olarak yoluna devam etmeliydi. Siyaset Atatürk ilkelerinden ve Cumhuriyet rejiminden ödün verilmemeliydi. Avrupa’da Türkiye’yi böyle kabul etmeliydi.
******
İşte bu noktada Başkan Obama sanırız bazı kişilerin de keyfini kaçırttı. Oysa Medeniyetler İttifakı’nda resmi olarak şekillenen “Iılımlı İslam ülkesi yapılanması” içerisinde yoluna devam ederken ülke iç yapısı itibarıyla bürokrasisinden, devlet yönetimine, atamalardan, odaklanmalara kadar Türkiye bu misyona neredeyse alışıyordu. Karşı çıkmalar ise azalıyor, bir çeşit korku çemberleriyle örülüyordu.
******
İşte dünyanın bu yeni lideri bu gidişe çomak soktu. Obama istedi, arzu ediyor diye Amerika, bugüne kadar ki uluslar arası politikasından vazgeçerek, Türkiye stratejisinde böyle büyük değişime gider mi, bunu zaman gösterecek. Obama bu yeni dünya düzeninde ne kadar samimi veya nekadarını gerçekleştirebilir elbette soru işaretleri var. Ancak yine de bu mesajı verme gereği duyması ilgi çekici…
******
Bu çok ciddi ve belki de makro siyaset politikalarını yeniden gözden geçirmek için apar topar tatile çıkılmasına neden olacak kadar önemli bir mesaj. Öyle görünüyor ki, anayasa değişikliğinin ötelenmesi, toplumu huzursuz ve tedirgin eden bir çok sürecin durulmaya girmesine dahi yol açabilecek kadar önemli bir mesaj. Tabii bu mesaj uluslar arası satrançta hangi stratejileri çarpıştırır onu da zaman gösterecek. Ancak Amerika’nın “black big change”nin Türkiye’nin kayan zeminini düzeltmeye yeltenmesi Türkiye açısından oluşabilecek en önemli ulusal menfaat olacaktır,
******
Başkan Obama dostluk ve umut rüzgarları estirerek geldi ve gitti. Üzerinden bir haftadan fazla süre geçti. Siyasi değişimde Türkiye’nin asıl kazancını anlatmaya çalıştık, peki , ekonomide Amerika ile ilişkiler ne kazandırır ? Hangi “müşterek menfaatler” öne çıkar ?
ABD’nin ekonomik sorunlarının ağırlığı karşısında, Türkiye’nin ekonomi alanında kazanım sağlayacak projelere yönelik talimat vermesini beklemek, safdillik ölçüsünde iyimserlik olur.
Üstelik dünyanın bu yeni lideri ekonomiyle ilgili olarak Türkiye ile ilişkilere yönelik mesaj vermemeye özen gösterdi. Üstelik siyasi ilişkilerin ekonomiye yansıması öyle kolay gerçekleşmiyor.
******
Şüphesiz Başkan Obama’nın Türkiye’ye yaklaşımı ekonomik ve finansal ilişkilerde yarar sağlar ama kısa vadede beklentileri karşılamaz. Hele dünya finans krizi bu boyutta devam ederken. IMF biraz daha ılımlı yaklaşımlar sergileyebilir ki Obama bunda ziyaretinden öte G-20 zirvesinin sonuçları etkili olur.
Neyse biz özüne bakalım ve asıl kazanç nerede, iyi görelim...