content

10 Haz

Yuh! Ben Ergenekoncuymuşum

‘İskenderpaşa Cemaati’ başlıklı yazımla ilgili aldığım e-posta miktarı okunamayacak kadar çok. İnceleme imkanı bulabildiklerim arasında teşekkür edende var, hakaret edende…


MHP’li olmakla suçlayan da var, DP’li olmakla suçlayanda…

Tekfir eden de var, dua edende…

Demirelci olmakla suçlayan da var, Ergenekoncu olmakla itham edende…

“Ahmak” diyen de var, yüreğine sağlık diyen de…

Ak Parti düşmanı yapanda ve Yeni Asya Cemaati’ne mensup olduğumu iddia eden de.

Saymakla bitmeyecek kadar iltifat edenin yanı sıra, çamur ve iftira atan, tahkir eden herkes aslında kendini tarif ediyor.

Kişi aynaya bakınca kendini görüyor ve herkesi kendisi gibi sanıyor.

Kimseye, kimden olup olmadığımı söylemek zorunda değilim elbette. Lakin bazı algı sorunu olan zevat bilmeli ki, hiçbir cemaat ve siyasi partinin mensubu değilim. Tek mensubu olduğum oluşumum, başkanlığını yaptığım Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi.

İşim gazetecilik. Tüm gayretim, beni “seviyesiz” olmakla itham eden ve hakaret eden zevatın da aralarında bulunduğu insanların midelerinin -dolayısıyla da beyinlerinin- kirletilmemesi için her türlü maddi ve bedensel riski göğüsleyerek, çok uluslu siyasi ve ekonomik tröstler ve onların yerli işbirlikçileri ile mücadele etmek.

Bana yakışan tek sıfat: “Müslüman”

“Müslüman” sıfatı, kimliğim ve onurum!

Şunun bunun mensubu olmak, şuna buna yaranmak veya payanda olmak ithamı, bırakınız kiri, benim gibi birinin üstünde leke olarak bile durmaz.

Kişinin yazdıkları ve yaptıkları âyinesi ise; yaşamadığım ve yapmadıklarımı asla söylemediğimi yakın dostlarım iyi bilir.

Kimileri yalakalığı meslek edinip, güce tapabilir. Ama bu kimseler bilmeliler ki, onlardaki bu “meziyet” bizde yok çok şükür.

Biz; aldatanın bizden olmadığına, zalime karşı susanın şeytan olduğuna, ikiyüzlülüğün ahlaksızlığına, güç karşısında eğilmenin sürüngenlik olduğuna iman etmişiz.

Önümüze altından dağlar serseler, hakkı söylemekten vazgeçmeyeceğimizi, değişik yollarla test eden güç sahipleri gayet iyi bilirler.

Bizi, “Ergenekoncu” olmakla itham eden zavallı kardeşim, bu iftirayı, Ergenekon aleyhine haber yapmaktan dolayı ağır cezada yargılananlara yapacağına, git, bunu yeni Ergenekonlar kurma peşinde olan çevrede ki rüşvetçilere söyle.

Beni, “Demirelci” olmakla itham eden plastik görüntülü zat: Bak 3.8.2008 tarihli ve “Ergenekon odağı parti ve hâlâ mı Demirel?” başlıklı yazımda, adını ağzıma ve yazıma almaktan iğrendiğim kişi ile ilgili neler yazmışım.

“Bu Mason çıkmış şimdi de, "Kuvvet komutanlığı, ordu komutanlığı tevdi ettiğiniz yüksek rütbeli subayların bu duruma düşürülmüş olması, beni de rencide etmiştir, üzüldüm" demiş. Ergenekoncuların tutuklanmasının Demirel’i üzmesine hiç şaşırmamalı.

1 Mart’tan 28 Şubat’a kadar darbelerin ana sorumlusu Demirel... Mesela ben gözümü açtım Demirel, saçıma sakalıma ak düştü hâlâ Demirel…
Yeter be!
Bu ülke insanı hangi günahı işledi de, bu kişi milletin başına geldi/getirildi.”

* * *

Biliriz, cahiller cesur olur. Lakin bağnazlık, cehaletten de kötü. Bu kadar bağnazın olduğu ülkede yaşamak üzücü.

Birilerinin bana da gönderdiği, bir blogdaki tahkir ve tezyif metninde, yazımın, İskenderpaşa Cemaati’ne gelecek tepkileri engellemek için yazıldığını iddia ediyor ve herkesten önce yazmamı da ilginç ve manidâr buluyor.

Yani diyor ki, ‘ne acelen vardı da bu konuyu yazdın?’ Demeye getiriyor ki, ben kendimi cemaate siper etmişim, onlar adına kendimi yıpratmışım.

Öküz altında buzağı arayanlar bilmeli ki, ben gazeteci ve yazarım. Benim mesleğim de, ‘haber atlatmak, öne geçmek’ her kula nasip olmaz. Bir yazının milyonlarca kişi tarafından okunması her yazara nasip olmaz.

Bu ülke insanının da ilaç şirketlerine pazarlandığı ‘domuz gribi’ masalını da bu ülkede ilk ben yazmıştım. Yazımın üstünden bir yıl geçtikten sonra anlayabildi bu ülke insanı o gerçeği.

Dünyaya Yeni Söz Gazetesi’nin bugünkü nüshasındaki “İnsan, kendini yiyen canavarı üretmeyi başardı” başlıklı yazımda, batıyı yakıp kavuran E-Koli’yi kaleme aldım. E-koli salgını konusunda yazdıklarımda da ne kadar haklı olduğumu görmek için çok zamana ihtiyaç kalmayacak.

Eleştirilere açık olmayan insanlar yazıp konuşmamalı. Eleştiriye tahammül edemeyenler hiçbir görev üstlenmemeli.

İsteyen istediği dozda beni eleştirebilir. Buna hem saygı duyarım, hem de arzu ederim. Bana yapılan eleştiri, bana verilen değerli bir ödüldür. Hatta, edep dairesinde olup olmaması çok da önemli değil. Lakin yapılan eleştiri değil de iftira ise bu aşağılık ve kişiliksizliktir. Bunları yapanların hepsinden ‘İndi İlahi’ de davacı olacağım.

Algı sorunu olanlara bir kez daha söylüyorum: Gerekçe ne olursa olsun, kavmiyetçilik eksinli tüm partilerin toplumda kabul görmesi zor. Kendi adıma belirteyim ki, hiçbir kavmiyetçi parti benden oy alamaz.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank