Yozgat Rüyası…
Anadolu'nun uçsuz bucaksız güzelliğinin tam ortasında, Orta Kızılırmak yöresinde kurulmuş bir kenttir Yozgat. Sadece Anadolu'nun değil, milletin de yüreğinde haklı yerini almıştır. İç Anadolu'muzun önemli illerinden biri olmasının yanı sıra dünyadaki kültür hazinelerine sahip müstesna illerdendir. Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Bozok Yaylası'nın yiğidi, nazlı Kızılırmak'ın gelini Yozgat'ta buluşmuştur.
İlk adı Bozok olan bu ilin adı Yozgat olmuş, sonra tekrar Bozok, en sonunda ise 23 Haziran 1927 tarihinde Bozok Mebusu Süleyman Sırrı Bey ve arkadaşlarının verdiği bir takrirle Bozok ismi tekrar Yozgat olarak değiştirilmiştir. "Güle başka isim verilseydi, yine hoş kokacaktı." demiş bir düşünür. Adı her ne kadar değişmiş olursa olsun eşsiz güzellikleri asla değişmemiştir.
Gezilecek, görülecek o kadar çok yer var ki burada! Yemyeşil illerimizden biri Yozgat... Yozgat Çamlığında asırlık çam ağaçları var. Bana anlatılanlara göre Çamlıktaki "Kara Çam" ağaçları dünyada bir Yozgat'ta, bir de Kafkaslarda bulunuyormuş. Cevdet Dündar Göleti, ışıl ışıl parlıyor gümüş misali... Böyle bir manzara hangi ruhu dinlendirmez ki... Kendinizi huzur içinde hissedersiniz, eminim.
Doğal güzelliğinin yanı sıra kentin tarihî binaları da benzersiz. Yozgat Saat Kulesi, Askerlik Binası, Çapanoğlu Camii, Başçavuşoğlu Camii, Karslıoğlu Konağı ve Yozgat Etnoğrafya Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Arkeolojiye çok merak duyan biri olarak Alişar Höyüğünde 5.000 sene öncesine ait eserler bulunmuş olması beni çok heyecanlandırıyor. Binlerce yıl öncesine ellerimizle, gözlerimizle dokunmak; kentin tarihi dokusunu incelemek mükemmel olmalı.
Başka illeri incelerken "Acaba hangi uygarlıklar gelip geçmiştir buradan?" diye düşünürdüm. Hangi uygarlık Yozgat'a uğramamış diye düşünüyorum oysa...
Bir yolculuğa çıkalım sizinle... İsterseniz Hititler döneminin başkenti Hattuşaş'ta dinlenelim. Makedonya kralı İskender'le el sıkışalım. Kapadokya Kralı ile göz göze gelelim. Bir Pers askerinin selâmını alalım. Asurluların ayak seslerini dinleyelim. Selçuklu Oğuz ordularının atlarının doludizgin dörtnala Yozgat'a gelişini izleyelim. Sonra yılların yorgunluğunu atmak için Sarıkaya Kaplıcaları'na gidelim. Kendimizi Roma Hamamı'nda hayal edelim isterseniz... Şifalı suların asırlardır insanlara sağlık dağıtması derin derin düşündürüyor beni.
Ağrıları, sızıları kaplıcada bırakıp kuş gibi hafiflemiş olarak Akdağ Ormanları'nın koynunda kuş sesleriyle tatlı bir uykuya dalalım.Sürmeli Bey ile hasret çektiği sevdiği rüyalarımızda kavuşurlar belki...Sonra Sürmeli Bey'in en tanınmış türküsü ile uyanalım:
"Of ooof !
Yozgat seni delik delik anam delerim
Kalbur olur toprağını anam elerim
Vay vay anam sürmelim
Eğer sürmelini yitirirsen anam
Koyun olur peşin sıra melerim
Vay vay anam sürmelim
Of oof ! Çamlığın ardında bir yuva yaptım
Yuvamın içinde sürü otlattım
Ben sürmelimi gurbete attım
Vay vay anam sürmelim..."
Henüz mahmurluğumuz geçmeden bir Sürmeli türküsü daha dinleyelim:
"Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Bu dert beni iflah etmez del eyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var?"
Türkülerle hüzünlenelim, sevdiğine kavuşamayan Sürmeli Bey'in acısı içimizi burksa da bildiğimiz kadarıyla eşlik edelim Sürmeli türkülerine... Tarlalarda başaklar arasında dolaşalım. Çiğdem çiçeklerini toplayalım.
Hüznü geride bırakarak şehre gidelim. Ben çok acıktım. Ne de olsa beş bin yıllık yol kat-ettik sizlerle beraber... Yozgatlı dostlarımızın kapısını çalalım. Tanrı misafiriyiz, aç bırakmazlar elbette... Yöresel bir çorba içelim, meselâ düğürcük çorbası... Testi kebabını iştahla yiyelim. Çiğdem pilâvının tadına bakmamak olmaz. Yemekten sonra çaylarımızı yudumlayalım. Çayın yanında çörek olmalı, hem de parmak çörek... Peksimet de olsun lütfen... Teşekkürler Yozgat! Sevgili Yozgatlılar, hepinize selâm olsun.
Dağlardan topladığım çiğdemleri, lâleleri Yozgat üzerine konfeti gibi serpmek ve Bozok yaylasında haykırmak istiyorum:
“Yozgat, seni çok ama çok seviyorum!”
Ve;
Kasım 22nd, 2010 at 23:17Hastane önünde incir ağacı
Doktor bulamadı derdime ilacı..
...
Ve;
Ya Çapanoğlu..
Osmanı Aliyeyi Devleti içindeki tek Beylik ola gelen ÇAPANOĞULLARI..
...
Ve;
Yozgat Cumhuriyet Meydanı’ndaki abidede,
“Ünlü süvarileri harp meydanlarında kahramanca dövüşen Türk yiğitlerinin harman olduğu diyar Bozok Yaylasının çocukları var olun”
yazılı Atatürk imzalı bu cümle Yozgat’ın medar-ı iftiharıdır..
....
Ve;
....
...
Ve de;
SİZDE VAR OLUN BOZOK YAYLALARININ YAĞIZ YİĞİT "HARİKA"SI
Çok teşekkür ederim.Elbette Yozgat bir sayfalık yazıya sığamaz. Daha yazacağım çok şey var. Saygılarımla...
Aralık 1st, 2010 at 22:35O da kimmiş demeden daha saygın daha sağlam birlikteliklerle soluklanıp hissedilen Yozgat ve ilçeleri aynen şiir başlığına yansıtılmış.
Gerçeğin rüyası.
Yozgat Rüyası.
Yozgat Sevdası isimli meşhur eserimi yazarken ben de benzer duygular yaşamış hatta MEHMET GÜL,ŞÜKRÜ ÜNALAN gibi hakkın rahmetine kavuşan kadim dostları hatırlayıp ağlamıştım.
X1. Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleninde sonuçları açıklanan '' Yozgat'' konulu yarışmada X1 Şiir dostu ile birlikte JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ kazanan Adanalı Harika Şair ile YOZGAT RÜYASI içinde beraber olmaktan mutluluk duydum.
Hissedilerek yazılmış.
Tebrikler
Şebingülü sunumlarımla
selam sevgi saygı.
Şüsiyad Başkanı
Aralık 3rd, 2010 at 13:27