Yörük Çadırında Sabah Kahvaltısı
Hafta sonu Cumartesi-Pazar günü Edebiyat Defterimin bir şiir toplantısına katılmak üzere İzmir’e gitmiştik. Yozgat şairler yazarlar derneğinden ben, Sarıkaya Şairler Yazarlar Derneğinden Kelami Akdemir ve Kâşif Kani Ertürk birlikte bu toplantıya katılmak üzere İzmir’e gittik. Uzun yol sıkıcı geçti ama yolculuk bittikten sonra güzel İzmir’in yüzüyle karşılaştık.
Hemşerimiz Osman Karaca bizi telefonla arayarak sabah kahvaltısı yapmamamızı söyledi ve İzmir’de bizi bekleyeceğini ifade etti. İzmir’e iner inmez Osman Karaca’yı aradık, biz geldik dedik. Osman Bey on dakika içerisinde bize ulaştı. Onun emektar arabasıyla İzmir’in içinden yaylalara doğru bir yayla yolculuğuna çıktık.
İzmir’den uzaklaşmış, Çamlık Milli Park’ımız gibi yüksek bir noktaya ulaşmıştık. İzmir İzmirlikten çıkmış, gece kondu şehri gibi mahzun ve melül gözüküyordu. Bir sahil kenti olmaktan çok yayla şehri gibi İzmir’i seyrederken Osman Karaca Bey şehri Yozgat’a benzetti. “ Bakın iki dağın arasında burası çamlık karşı dağlar nohutlu tepe” diyordu. Ulaştığımız nokta şehrin en yüce noktası dağların doruğunda bir Yörük çadırıydı. Burada çay ve gözleme yapıldığını söyledi. Cumartesi-Pazar günleri İzmir’den bunlara insanlar gelip nostaljik bir sabah kahvaltısında buluşuyorlarmış.
Çay ikramından sonra asıl Yörük çadırı olan güzel bir mekana geçtik. “ Yörük evi” olarak bilinen Yörüklü dayanışma yardımlaşma ve Kültür derneğince çalıştırılan hoş bir mekanda konakladık. Büyük bir Yörük çadırıyla kapatılmış olan mekanda diğer tesislerle çevre düzenlemesi yapılmış harika bir alandı. Mekan oldukça hoşumuza gitti. Yörük evini çalıştıran beyefendi Yılmaz Bağarkası yanımıza gelip siparişlerimizi aldı ve bizi sıcak bir karşılama ile selamladı. Çok geçmeden Yörük poşuları ile dönerek bize Yörük kıyafeti giydirdi.
TEŞEKKÜRLER OSMAN KARACA BEY KARDEŞİM
Yörükevi harika olunca iştahım açıldı. Mekan hoş çevre düzenlemesi harika manzarada oldukça muhteşemdi. İzmir sanki ayaklarımızın altında dere içinde küçük bir şehir gibi gözüküyordu. Denizden çok kara bölgesi seyrediyorduk. Manzara güzel olunca insanın bu güzel mekandan ayrılası gelmiyor.
Sabah kahvaltısı yapmadığımız için ikişer gözleme ısmarladık (yumurtalı-peynirli cinsinden) Yörük sofrası gibi baldan tereyağına bir çok yiyecek yaz sofrasında sıralanınca gözümüz gönlümüz doyuverdi. Bir yandan Yörük muhabbeti yaparken diğer yandan da Yozgat Sürmelisini konuşuyorduk. Kelami Akdemir ve Kaşif Kani Ertürk beyler manzaraya hayran kalmışlar bir yandan manzarayı seyrederken diğer yandan ocak başında şömineye attıkları odunla ısınmaya çalışıyorlardı.
Söz hep döndü dolaştı Yozgat’a geldi. Partilerin aday adayları sıralamalarını yaptık, milletvekilliğini üç-bir paylaştırdık. Dört sıfırda olabilir ha göz ardı etmeyelim dedik. Yozgat’ı konuşurken, nohutlu tepeye yapılması planlanan seyirlik projesinden söz açıldı. Osman Karaca beye dedim ki “Osman bey belediye başkanımız Yusuf Başer beyi buraya davet et. Bir sabah kahvaltısı da ikram et hem de şu mekanı ve tesisleri bir görsün” diye espri yaptım. Gerçekten de mekan çok hoşuma gitmişti.
Neden derseniz seyirlik mekan olarak Yörük evi çok güzel bir noktaya kurulmuş Nohutlu Tepe gibi hoş bir mekan. İzmir’i de Yozgat’a benzetmiştik hani ya?bir denizimiz eksik olsa da Belediye başkanımız Nohutlu Tepesi Seyirlik mekan Projesini bildiğimiz için bu mekanla nohutlu tepeyi özdeşleştirdik. Onun için başkanımız bu mekanı görmeli dedik.
Hani bir değimimiz vardır ya “Yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat” diye, biz de gördüklerimizi yorumluyoruz Yozgat’la karşılaştırma yapıyoruz. Yozgat siyasetinde Yozgat Nohutlu tepe seyirlik alan projesi geçmiştik.
Osman Karaca bey has bir Yozgatlı, Yozgat sevdalısı bir dostumuz. Gördük ki İzmir’de hep Yozgatlı konuşuyor, Yozgatlı düşünüyor. Onu yiğit bir Yozgatlı olarak tanıdık. Her zaman bizimle paylaştı Yozgat ve Yozgatlı şehitlerle, gazilerle yaptığı araştırma anılarını anlattı. Bozok yaylasının yiğit evladı biz de takdir ettik. Unutulmayan sabah kahvaltısından dolayı teşekkür ettiğimiz ifade ettik.
Yine onun emekleri aracılığıyla farklı bir dağ yolundan İzmir’e doğru kıvrım kıvrım kıvrılan iniş eğimli yoldan geçip Karşıyaka Öğretmenevi yolunu tuttuk. Yol güzergâhında da Yozgat’ı konuşmaya devam ettik,
avni yıldız yozgat yazpinar köyunden izmire 1983 de geldım ogunden beri yozgatimi cok sevıyorum her fırsatda gıtmeye calışıyorum ama bakıyorum yozgatda bır gelışme yok bunun nedeni nedir sizlere soruyorum bizim burda dernek olarak faliyetlerimiz daha cok sizleri dernemiz olarak davet ediyoruz izmirde dernemizin nasil calıştini ve güzel yozgatımızı buralarda temsil ettigimizi görmenizi istiyoruz
Mayıs 10th, 2011 at 12:08