Yöntemi Aynı Olanların Varacakları Sonuç da Aynı Olur
12 Eylül 1980 darbesini yapanların ve anayasasını hazırlayanların temel gerekçesi, toplumun var olan yöneticilerle ve yöntemlerle yönetilememesiydi. Daha açık söyleyişle sermayedarın kar olanakları sınırlandırılıyordu. Bu nedenle darbekatörler muhalefeti susturmak, toplumu daha aza razı etmek için işe el kodular. Yani Milliyetçi Cephelerin sağcı ve liberal yöneticilerin yapamadıklarını, Devlet zorunun dipçik olarak halkın karşısına konarak, her türlü haksız hukuksuz uygulamaları yapmak üzere iş başı yaptılar. Halkın iradesini alaşağı ederek dipçiği ve darağaçlarını fora ettiler. Halkın genç evlatlarını, İşçi ve emekçilerin örgütlerini dağıttılar, İşçi sınıfından yana namuslu sendikacı ve aydınları zindanlara tıktılar. Halkın yiğit evlatlarını darağaçlarında zindanlarda imha ettiler. Yaptıklarının yasal kılıflarını hazırlamak üzere sözüm ona yasalar ve Ana yasa hazırladılar. Bay Türkeş’in veciz deyişi ile onu içeri aldılar ve yapmak istediğini yaptılar. Bay Türkeş’in fikirlerini uyguladılar. TÜRKEŞ İÇERİDE DÜŞÜNCESİ İKTİDARDA İDİ. Böyle söylemişti ALPASLAN TÜRKEŞ.
Sağcı Milliyetçi bir düşünce ve adamlarca Hazırlanan Hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran Yağma ve talanı yasallaştıran sermaye anayasası hazırlandı. Faşizmin temel kuralı olan güçsüzü ezme güçlüye biat etme kuralı tam olarak her yönü ile işletildi. Ülkemizin bütün olanaklarının yer altı ve yerüstü bütün zenginliklerinin talan edilmesi koşullarının yasal ve Anayasal güvenceye kavuşturulması Evren paşa ve şürekâsının Halka rağmen halkın zararına yaptıkları en önemli iştir herhalde. Bundan dolayıdır ki SAGCI, YANİ YAĞME VE TALANICI POLİTİKALARIN UYGULAYICISI ÖZAL’A bile bu anayasa dar gelmiştir. Bu ardıl sağcı politikacılar bile on iki eylül savunamamışlardır. Yani ülkesini sevenlerin, İnsan gibi yaşamak isteyenlerin, Adil ve eşit bir dünyadan yana olanların sesleri solukları kesilmiş. Ekmeklerini biraz büyütmek için(çocuklarına biraz daha fazla süt, ekmek, zaman, sevgi vermek isteyenlerin) sendikaları kapatılmış toplu pazarlık ortamı ortadan kaldırılmış. Bunlar yapılırken evren paşa kucağında kuranı kerimle meydan meydan dolanarak, Kurandan ayetler okunarak halkı kandırmak için ( Mızrağın ucuna kuranı kerim sayfaları takmış gibi.) Her alavere dalavereyi yaptılar. Kanmayanları toplumdan izole ederek sorunları çözdüklerini sandılar. Toplumu da daha iyi olacak yanılgısına ortak etile. Daha iyi oldu. Kim için: Bizim çocuklar başardılar diyen sevinen ve bunu dünyaya ilan edenler. Emperyal, sömürücü tekeller ve onların yerli komisyoncuları için iyi oldu. Halkın boğazı sıkıldıkça onların para kasaları büyüdü. Karları yoksulluğa paralel arttı.
Bu gün yeniden anayasa hazırlanıyor. Yöntem farklı gibi sunuluyor. Dün anayasa hazırlayan, Milliyetçi mukaddesatçıların yerine bu gün başka versiyonu var oda her türden düşünceyi emperyal güçlerin çıkarları için pazara süren ileriden laflar söyleyip söylediğinin tersini yapan dini ve tanrıyı daha örgütlü ve becerikli olarak kağnısına koşan bu günkü kadro bunlarda yaptıkları uygulamalara anayasal kılıf dikiyorlar. Nelere. Kıyıların, doğal zenginliklerin, dereleri ormanların, yağmalanması işlerine kılıf. Sonuçta Yenilenen anayasanın da MİLLİYETCİ MUKADDESATCI olması planlanıyor ve öyle tasarlanıyor. Toplusal muhalefeti ve örgütleri dağıtarak şiddetin dipçiğin kefaretinde hazırlanan anayasa yerine. Şimdide Toplumun suya sabuna dokunmayan yani iktidara payende olmayan muhaliflerin sesleri, yargı ve polis zoru ile kısılarak. Halkların kedi ülkelerinde kendileri gibi yaşamasın önü kesilerek yeni anayasa yapılıyor. Birde Arap yarım adasındaki diktatörlere takım veriliyor. Ya salkım ne oluyor.
Sonuçta eğer özgürlük ve barış ortamını ve toplumun meşru doğal örgütlerinin önünü kapatırsanız. Halkların kendileri gibi yaşamasın yasaklarsanız. Yeni anayasanızda yenilenmiş halklar hapishanesinin yenilenmiş yönetmeliği olur. Bu nedenle anayasa hazırlanması sürecinde, Barış dilinin ve halklara karsı sevgi ve samimiyetin ortaya konduğu yeterli bir sürecin gerekliliği ve zorunluluğu söz götürmez bir gerçekliktir. Bu nedenle başta muhalif gazeteciler olmak üzere, Seçilmiş milletvekilleri ve Halka karşı suç işlememişlerin tümünün tutukluk hallerine son verilmesi. Kürt siyasetçilerin siyaset yapma haklarının engelenmesine yönelik tüm uygulamaların kaldırılması bu süreçte en önemli ihtiyaçtır. Özellikle Çatışmalı sürecin derinleşmemesi güven verici ortamın tam ve engelsiz oluşması için sorumluluğu olanların sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi şarttır. Bu sorumluluk çağdaş, demokratik, Bilimsel, Katılımcı bir anayasa hazırlamak isteyen hükümetin ve devleti yönetenlerindir.
Ya mazeretleri ortadan kaldıracağız. Yâda mazeret üretmeye devam edeceğiz. Bu nedenle bir kez daha bir kez daha yineleyelim barış dili ve ortamı bunun için güven artırıcı tutum ve davranış.