Yönetenler-Yönetilenler Ve Robotlar
İnsanoğlu; binlerce yıllık bilgi birikimini, yüksek teknolojik devrimle
uygulamaya dönüştürdü. Yüksek teknoloji her alanda günlük yaşamı
kolaylaştırırken, yöneten-yönetilen ilişkilerini de şekillendirmede de
araç olarak kullanılmaya başlandı.
Robotlar sanayide kullanılmaya başlanırken, robotlaştırılan çok yönlü
eğitimden geçirilen siyasetçi, akademisyen, bürokrat, asker, emniyetçi,
gazeteci, işadamı ilişkiler ağı kuruldu.
Derin dünya örgütleri, açık dünya örgütlenmeleri ile dünyanın hemen her
coğrafyasını şekillendirmeye başladılar. İstihbarat yapılanması siyasetçi,
gazeteci, güvenlikçi sacayağına göre şekillendirildi.
Demokrasi diye basit oy ve seçim sistemi yalanı ile halk kitleleri
uyutularak yönetme sistemi kuruldu. Halk, dört yılda verdiği oyuyla ülkeyi
seçenleri seçtiğine inandırıldı. Oysa; seçimi kazandırılacak yönetecek
kişileri de kendileri seçtiler. Ve halka seçtirttiler.
Bunun içinde ülkeleri yönetecek kişileri; hırslı, zekası kıt, bilgisi kıt,
maceracı, şöhret hastası psikopat tiplerden seçtiler. Bir nevi *ucube
tiplerden,
*robot lider ve ekibini oluşturdular.
Bunlar birer emireri yani işbirlikçi yapılırken, kitleleri peşinden
sürükleyecek şekilde kamuoyu oluşturmak için itaat kültürünü, biat
anlayışını dini motiflerle süslediler.
Türkiye’de; yeni Osmanlı hülyalarının görkemini kazandırmak için hayata
geçirilen casusluk ağına düşen, kurtulamıyor. Ya kullanmaya razı
gösteriyor veya basit nedenlerle suçlanıyor ya da tutuklanıyor ve
nihayetinde etkisizleştiriliyor.
Ortadoğu toplumlarında; Batı ve Rus, Çin casusları adeta cirit atıyor.
Metal dedektörlerden ve kimlik kontrollerinden geçmek günlük hayatımızı
zorlaştırırken sırlarımızı ve karar verme yetkimizi yeterince
koruyamıyoruz. ABD istihbarat örgütlerince yetiştirilen gizli tarikat ve
cemaat ajanlarının çalışma yöntemlerini, bilmek anlamak gerekir.
Casusluğun en klasik yöntemlerinden biri olan güzel kadın* numarası yerini
dini bütün başı örtülü türbanlı, casus şebekesinin gözdeleri arasında yer
almıştır. Ülke içi veya uluslararası örgütlerde çalışan orta yaşlı
görevlilere genç ve çekici türbanlı yada türbansız kadınlar sıklıkla
yanaşır. Bunların bazıları karar verme süreçlerini etkilemeye ya da hassas
bilgileri ele geçirmeye eğilimlidir. Bu asistanların adına çalıştıkları
politikacıların genelde ileri demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi
değişim dönüşüm gibi argümanları desteklemesi tesadüf olamaz. Uzman ya
da genç
stajyerler bu büyük karmaşık yapılanmanın serçeleridir.
En tehlikeli uyuyanlar; siyasetçi, bürokrat, akademisyen ve gazetecilerdir.
Bu kişiler hakkında ayrıntılı bir güvenlik soruşturması yapılsa ailede
ajanlık bağlantısı bulunabilir. Kimse bu kişilerin görev adıyla yaptıkları
temaslarda, istihbarat örgütleriyle temasa geçip geçmediklerini araştırma
zahmeti duymuyor. Vurdumduymazlık var mı yok mu, belli değil.
ABD, Rusya, Çin, İngiltere, İsrail istihbarat şebekeleri kendi
vatandaşlarına da şantaj yoluyla yurtdışında bilgi toplatıyor. Bir telefon
şirketinde ya da vergi dairesinde çalışan biri gizli görevdeki bir ajanı
kolay deşifre edebilir. Güvenlik taramaları yapılmalı. Ama kim yapacak?
Uyuyan ajan tehlikesinin kimse farkında değil. Yıllarca kimliklerini
saklayarak yabancı istihbarat örgütleri hesabına çalışan birçok kişi var.
Yerli ve yabancı dostunuz size yönetici olduğunu söyleyebilir. Belki
doğrudur. Ama ajan olabilir, mafya için çalışabilir. Belki de hepsidir.
Eğitim ve askeri anlaşmaları ile Amerikalı uzmanlar, devletin stratejik
yönetim birimlerinde görevdedir. Bu dönemde ise; FBI, CIA, NSA, MI6
ajanı, kamu görevlisi yapıldı.
Yine; Birçok üniversitede görev yapmak üzere onlarca Amerikan istihbarat
görevlisi Türkiye’ye getirildi ve bunlar İngilizce öğretmeni kılığında
çeşitli üniversitelere sokuldu.
Mandacı işbirlikçi zihniyette olanlar için; devlet istihbaratı değil
kendi varlıklarını koruma ve kollama, iktidarda kalma gibi amaçlar
önemlidir. Buna odaklı özel istihbarat yapılanmasına yönelmişlerdir. Bunun
yanında devletin istihbarat kurumlarını da ele geçirmişlerdir. Ne yazık ki
bu düşünce ile devlet kurumlarını altüst etmişlerdir.
Ne işbirlikçiler ne efendileri, dirilişe engel olamayacaklardır. Tarihte
olduğu gibi bu bugünlerde de görevlerinin gereğini yapacaklar vardır. Bu
gerçek bilinmelidir.
O gün; işbirlikçilerin, mandacıların nasıl feryatlar içinde kalacağı,
kaçıp gitmek için çaba göstereceğini herkes ama herkes görecektir. İhanet
içinde olanların birbirini nasıl ispiyonlayacağı, bedel ödememek için nasıl
döneklik yapacağı görülecektir.
*GüNün SöZü*: Hayalleriyle hırslarıyla şöhretli kılınanların kabusu çabukça
gerçeğe dönüşür.