Yolların Katil İnsanları…
Evet bir Kurban Bayramı daha acısıyla, tatlısıyla, etiyle, sevabıyla ve günahıyla geride kaldı! Geride kalmayan şey, dikkatsizliklerimizden kaynaklanan ölümler, sakatlıklar, psikolojik tedaviler, maddi ve manevi hasarlar...
Aslında istesek de istemesek de onlar da geride kaldı!
Ölen için yapılacak bir şey var mı?
YOK.
Sakatlıklar, tedavi edilse de eskisi gibi olunacak mı?
MÜMKÜN DEĞİL.
Kaza anını gören, yaşayan, kaza mahallinden sağ çıkan, yara almasa bile geçirdiği TARAVMADAN dolayı alınacak psikolojik tedavi neyi geri getirir sizce?
HİÇBİR ŞEYİ.
Yani her şeye geçmişler ola!
Genç - ihtiyar, erkek - kadın ve minik çocuklardan oluşan 150 kurbanlık insan ve 1000 civarında sakat bırakılan, yarım insanlar...
Tabii ki elimizde olmayan sebeplerden kaynaklı (kader dediğimiz) kazalar da oldu! Ölümler de verildi. Sakatlıklar da gerçekleşti. Ancak benim kastettiğim, elimizde, ayağımızın ucunda olupta ona sahip olamadıklarımız... Kaderle yakından - uzaktan alakası olmayan şey...
Oysa bunları çok daha aşağı çekmek elimizdeydi! Ya da ayaklarımızın ucunda!
Şimdi elbette ki yürekler sızlıyor...
Pişmanlıklar yaşanıyor...
Keşkeler, ahlar, vahlar ediliyor...
Ya kazalara sebebiyet verip de ölmeyenlerin, öldüren KATİLLERİN çektiği, çekeceği VİCDAN AZABI!? Her nefeste bin kere ölümü isteyecek olmaları... Ölümden de beter olmayacak mı?
Sözün Özü!
İnşallah ders almışızdır. En azından bundan sonra AKLIMIZ AYAĞIMIZININ UCUNDA OLUR! Kalbimiz bir karıncayı dahi EZ(E)MEYECEK kadar YUMUŞAR! Daha doğrusu ADAM GİBİ ADAM OLURUZ!
Bayramları beklemeye gerek yok! Bugünden başlayalım. Her gün; o 150 canı boşu boşuna nasıl verdiğimizin muhakemesini yapalım... Azıcık kendimize pay çıkaralım ve BAYRAMI ZEHİR ettiklerimizin yerine kendimizi koyalım... Düşünelim.