content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

14 Oca

Yolculuk

Eskişehir-Trabzon yolu. Seni arşınlayışımın, rücu edişimin bilmem kaçıncı yılı. Son zamanlarda ayları saymayı geçtim, yılları hatırlayamaz oldum. Yine bir bayram dönüşü. Dışarıda hava hafif soğuk. Malum ekim. Sol tarafımda oturan üniversiteyi yeni kazanmış iki genç var. Biri üç saat fizik dersi gördüğünden, diğeri hocasının huysuzluğundan yakınıyor. Bense içimden, “daha Bismillah” diyorum, bunlar iyi halleriniz.

Malum nam-ı diğer öğrenci şehridir Eskişehir. Caddeleri, kafeleri, marketleri, eğlence merkezleri gece gündüz dolup taşar. Hal böyle olunca insan alışıyor gezip eğlenmeye. Derslere hemencecik adapte olamıyor, olamadığı gibi de okulda sıkıya gelemiyor. Ama değil mi ki biz oraya okumaya gittik. Değil mi ki İlm-el Yakîn seviyesine ulaşmak için düştük yollara. Bir edebiyat öğrencisi olarak edep-ilim ilişkisi içerisinde olmaktan yanayım. Yani et ile tırnağı ayırmadan, üşenmeden, mızmızlanmadan.

Henüz otobüse bineli bir saat oldu olmadı mola veriyoruz. Aman Allah’ım bu ne kalabalık. Bayram dönüşü olsa gerek çay içmek için oturacak yer bulamıyorum. Garsonun elindeki tepsiden bir tane alıp, parayı avucuna iliştiriyorum. Ayaktayım. Çayımı yudumlarken bir kez daha anlıyorum ki, çay beni kendime getiriyor. Derken anons yapılıyor. Herkes bir telaşla otobüse doğru yöneliyor. Hiç acele etmiyorum, çayımdan ve sigaramdan bi yudum alıp, bardağı boş bulduğum masaya bırakıp biniyorum otobüse.

Şimdi dikkat tüm cümlelerimi miş’li geçmiş zamanla çekimleyeceğim.

Muavinin koridorda anlamsız gezmesi ve kitap okurken dağılan dikkatim. Yarıda bıraktığım yazılarımı ne zaman tamamlayacağımı düşünüşüm. Sonra tekrar dikkatimi toplayıp kitaba dalışım. Hiç uyuyamayışım.  Yerde yanan yeşil ışıklara dalıp dalıp gidişim. Radyoda anlamsız şarkıları bile sevişim. Ama en çok da Ankara’ nın içinden geçerken mutlu oluşum. Milli değerlerimin kabardığından olsa gerek, ayrı bir sempati duyuşum. “ Acaba muavinden bir kahve daha istesem ayıp olur mu?” diye düşünüşüm. Kızaran gökyüzüne seyrederken hep aynı mısraı söyleyişim:

“ Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…”

Daha sonra şiiri defalarca içimden tekrar edişim. Şaire bir kez daha minnet duyuşum.

Şimdi gecenin bilmem kaçı. Herkes uyuyor. Benimse elimde “ Mimoza Sürgünü”  gecenin karanlığına kapatmışım kendimi. Dışarı baktığımda tek tük sokak lambaları görüyorum. Elimde kalemim. Gözümde okudukça artan ağrı. Bir yanda mendilim, bir yanda telefonumu bir yere kondurma çabam.

Öyle ki her yolculuk bi kitaptır. Her kitap da yeni bir yazı benim için. Yeni bir duyuş, hissediş. Okuduğum kitabın boş bulduğum yerlerine (özellikle yan taraflar ve en arka sayfa) küçük küçük notlar almam ve sonra darmadağınık cümlelerimi toparlamaya çalışmam. Hepsi yolculuktan.

Bundan dolayı olsa gerek cümlelerimin “vasl” olarak değil, “fasl” olarak kalması.

 

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank