Güzel’in ne olduğunu düşünmek için zaman oldu. Görecelilik olsa da bu kelimenin ifade ettiği her şeyde… Renk, biçim ve uzam öğeleri belirginleşir güzel tanımını yaparken. Uzay’ın ifadelendirilmesinde de benzer şekilde boyut veya boyutu çağrıştıran kelimeler kullanılır.
Tanımın kendisi ve ifadesini eylemlilik boyutu içinde-hareket boyutu içinde oluşturmak ise yorar bizi. Çünkü, en azından günlük hayatımızın içinde bile, düşünsel ortamlarımızda bulunduğumuz güvenli mekanlar-odalar her zaman tercih sebebidir.
Nereden nereye geldik bir paragrafta bile, değil mi? Konu eylemlik boyutu olunca olacağı buydu. Fakat konu yine zevkler ve renkler konusuna döner. Herkesin, Devingen güzellik kavramı kendine. Kimisi durur da güzelleşir, kimi de kafasının içindeki evrende yolculuklara çıkar. Zaar, değil midir ki, ayrık otu farklı, akşam sefası farklıdır. Hele de, konu evrensi bir şey olunca, insanın kafasındaki evren içinde yaşadığı evrenden daha büyüktür. Ben de şahsen evreni yaratmış olsam, içine ondan daha büyük bir evrensi koyardım. Devinim de böyle olurdu. Leonardo’nun makineleri de öyle çalışmaz mıydı.
…
Rimbaud’a elim ilişti. Sonra gözüm ilişti. Koyu karanlık, karanlık içinde karanlık gecelerin anlık şimşeklerinden biri o. Daha önce de okumuştum. Fakat sanırım tam anlamamışım. Başka şeyler okudum onun hakkında bu akşam.
…
Yine de insanın sınırı insandır. “İnsan kendini insanda tanır” a, insan kendini insanda kaybeder, diye bir eklemleme yapmıştım. “İnsan insanın kurdudur.” (İnsan insanın elma kurdudur).
…
Bir iftar vakti, millet orucunu açarken ben de kendimi açtım. Gün boyu dışarı çıkmadım. Kısır döngülerin bolluğuna emsal Turhal’ımıza geri geldiğimi anlayayım diye sanırım, attım kendimi dışarı. Boş mu boş çay bahçesinde oturdum. Herkes evlerinde midesini doldurmakla meşguldü. Birazdan bu caddeler, çay bahçeleri, dondurmacı önleri vs. insanlarla kalabalıklaşacaklardı. Bekledim. Geldiler hepsi yavaş yavaş. Evet, Turhal’a gelmiştim. 23 yıl önce nasıl bıraktıysam aynı Turhal’a gelmiştim.
Yine de güzel Turhal. Çünkü bu kadar çok manyağın, uyuşmuş insanın bulunduğu mekan… onlar benim için kelimeden başka bir şey değiller. Onlar olmasa ben ne yapardım! Varlığa sebep hep yokluktur. Tanrı’ya bu boşluğu önüme sürdüğü için minnetimi sunuyorum. Amin.
..
21.02.2011