Yok Deve!
Haber gazeteden; Umre'ye giden iki Türk vatandaşı, hastalıklara şifa, derde deva, batna ciladır diye afiyetle deve sidiği içmiş. ''Devenin nalını'' da görmüşler tabi, kaptıkları mikrop nedeniyle hastaneye kaldırılmışlar...Vatandaşlarla birlikte başlarındaki imam da deve sidiği yüzünden hastalanmış. İmam deve sidiği içerse, cemaat deveyi komple somurur...
Olay üzerine CHP'li Milletvekili Emekli Müftü İhsan Özkes, ''Böyle bir hadis yoktur. Varsa da doğru değildir, uydurmadır.'' demiş...
Oysa var, ehl-i sünnetin, cemaatlerin başucu eserleri olan ve en temel kaynaklar sayılan hadis kitapları, Muhammed Peygamber'in hastaları deve sidiği içirerek tedavi ettiğini, bunu hem de kendi eliyle uygulattığını yazar durur...
Üstelik deve sidiği mevzusu, bu kitapların ''tıp'' ile ilgili bölümlerinde geçer. Yani Muhammed Peygamber'e özel bir mucize falan değil, bildiğimiz ilaç niyetine...
Tabi ki aklı başında, mantık izan sahibi bir Müslüman, böyle bir şeyin bir Peygamber, bir toplum önderi, bir devlet başkanı tarafından söylenmiş olabileceğine inanmayacaktır.
Aynı kişilere, dedesi yaşındaki bir adamın, 6 yaşındaki kız çocuğu ile evlenmesini, kendisine muhalefet eden şairleri işkence ettirerek öldürtmesini, gökyüzündeki ayı ikiye bölüp, bir yarısını evin bahçesine düşürmesini, köpeğe ve kadına uğursuzluk yüklemesini, hurma ağacının insan oğlunun halası olmasını da sorsak, kabul etmeyecek, mantıklarına sığdıramayacaklar.
En kolay kaçış yolu; ''Bu gibi şeyler gerçek hadis değil, akla mantığa uygun olanlar gerçek.'' diye kestirip atmak.
Ancak ''buna değdi, buna değmedi.'' usulüyle hadis ayıklamak değil, kafaları değiştirebilmek önemli olan.
Edip Yüksel'in Twitter'da yazdığı gibi : Hadis/sünnet külliyatına inananlar o hurafelere uydukça Talibanlaşır, mollalaşır, müritleşir, aptallaşır.
Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts