Yoğurt, Süt Artık Dayanaklı Beyaz Eşya Gibi Satılıyor
Bizim çocukluğumuzda, bırakın kutu sütlerini, şişe sütü bile icat edilmemişti. Sütü de birçok başka şeyi de kapıdan geçen seyyar satıcılardan alırdık.
Sütçüler genellikle atlarının iki tarafına astıkları güğümlerle satış yaparlardı. Kupa şeklinde galvanizli tenekeden değişik boylarda ölçekleri olurdu; biz evden tencere ile gider annemizin istediği kadar süt alırdık.
Sütü aldıktan sonra onu hemen ocakta kaynatmak biz çocukların göreviydi. Ateşteki süt fokurdamaya başlayınca da taşmaması için ocağı biraz kısar ve kabaran sütün köpüklerinin üzerine üflerdik. Sonra sütü ateşten indirir, soğuduktan sonra buzdolabına koyardık.
Bizler, Recep Birgit’ in sesiyle, ibibiklerin öttüğü bir dünyada, buharı mis gibi kokan, kaymak tutan sütlerle büyüdük.
Zamane çocukları kutu sütüne talim ediyor; çünkü ne sütçü kaldı mahalle mahalle gezen, ne de insanların kapıdan sütçünün geçmesini bekleyecek, sütü alıp ocakta ısıtacak zamanı ve sabrı var.
Hasbelkader sütü bulanların da bunu içmesi mümkün değil. Hadi gelin de kâh ‘sokak sütü’ diye aşağılanan kâh ‘hastalık yapan mikroplarla dolu’ diye kara propaganda yapılan sütleri için bakalım içebilirseniz.
Dayanıklı beyaz eşyalarımız
Biz çocukken “hazır yoğurt” da icat edilmemişti henüz ki, yoğurdumuzu da annemiz kendi “çalardı”.
Annemin yoğurdunun üzerinde de kaymak olurdu ama uzun süre dayanmazdı; buzdolabında bile birkaç gün içinde sulanmaya ve ekşimeye başlardı.
Modern zamanların sütünün de yoğurdunun da lezzetleri yok ama “bozulmaya karşı” efsunlanmışlar adeta; bırakın buzdolabını mutfaktaki açık bir rafta bile aylarca bozulmadan kalabiliyorlar.
Dr. Yavuz Dizdar, bu “modernize edilmiş” süt ve yoğurtları “dayanıklı beyaz eşya” diye isimlendirmekte ne kadar da haklı!
Meyveli yoğurt kandırmacası
Artık dayanıklı beyaz eşya sınıfına giren modernize yoğurtların süper-modernleri de var: Meyveli yoğurtlar.
Çocuklarına meyveli yoğurt yediren ve böylece onları hem meyve hem yoğurtla beslediklerini sanan anneler yanılıyor.
Haber, Almanya’ nın meşhur dergisi Stern’ den:
“Tüketiciler meyveli yoğurtlara çok dikkat etmeliler: Yoğurt kutusun üzerinde meyveler olabilir ama genellikle içinde meyve yoktur. Ve aroması da mutlaka paket üzerinde resmedilen meyveden kaynaklanmak zorunda değildir.
Çünkü “tabii” diye nitelendirilen aromaların ürünün paketinin üzerinde resmi olan meyveden değil, tabii hammaddelerden elde edilmesi yeterlidir.
Mesela, yoğurtta çilek resmi varsa, bu aramanın çiçekten elde edildiğini göstermez, sadece tadının çilek gibi olduğu manasına gelir.
Meyveli yoğurtlarda genellikle çok az meyve bulunur. Böyle olunca da o yoğurttan çilek tadı hissetmek mümkün olmaz. Çilekli yoğurdun çilek tadı verebilmesi için aromalardan faydalanılır.
Size bir örnek verelim: 6 sente 100 kilo yoğurda ahududu tadı kazandırılabilir; oysa bu iş gerçek ahududu ile yapılmaya kalkıldığında 30 Euro harcanması icap eder.
KAYNAK