Yine O Heyecan
Bir zamanlar ülkenin farklı heyecanları vardı. Misal, Avrupa Birliği’ne girebilmek için hayli tempolu günler geçirdik. Yuvarlak masa toplantılarında aylar yıllar harcandı, müzakere süreci maddelerini yüzlerce kez tartıştık. Kısmet bu ya tam kapıdan içeri girecekken hızla yere yuvarlandık.
Şimdilerde AB’nin esamesi okunmuyor.
Sonra, Asya’dan Avrupa’ya enerji koridoru olacağız diye mutlu olduk, ilk kazığı İran attı. Sanayide önemli atılımlarımız oldu, sanayi daraldı.
En son Marmaray’la güzel şeyler oluyor hissi yaşadık ki orada kaldık.
O günden bu yana ülkede en büyük yaşanan heyecan, seçimler.
Yerel seçim, Cumhurbaşkanı seçimi, genel seçim ve yine genel seçim.
Ne mutlu ki, hep heyecan içerisindeyiz!
*
Ülkenin konjonktürü malum. Her gün yürek yanıyor. Kötüsü seçimlere kadar tablonun değişeceğine dair zerre umut yok.
Hal öyle olunca sarılıyoruz seçimlere.
Ülkede yine iki ay nefesler tutulacak, kim nereden aday gösterilecek, baraj nasıl aşılacak, koalisyon mu, tek parti iktidarı mı, el mecbur odaklanacağız.
Şu sıralar asıl heyecanlılar ise şüphesiz adaylar.
Aday adayları için başvuru süreci başladı. Takvim sıkışık.
*
İzmir’de AK Parti ve CHP revizyona mutlaka gitmeli.
Her iki partinin de vekilleri arasında kentle bütünleşmeyen hatta oy kaybına yol açan isimler var.
Mezhep, etnik güçler işin içine karışınca CHP’de önseçimden çıkan bazı isimler tabanda dahi hayal kırıklığı...
Kimi ithal adayların ‘Şu kadar oy getiririm’ vaatleri havada kaldı, bu da unutulmadı.
Eminim şu sıralar vekilliğini havai fişek atarak kutlayanların kalp atışları bizlerin heyecanını katlıyordur.
MHP’nin ise konjonktürel hataların bedelini İzmir’de yaşaması hayli muhtemel.
*
Denizci sözüdür; Kaptan fırtınada belli olur derler.
Hayli kritik zamanlardan geçiyoruz.
7 Haziran sonuçlarından dersler alıp sonuç getirecek çözümler bulmak mümkün
Belki de bu sürecin en önemli katkısı, daralan sürede ve fırtınalı siyasette, kaptanlık yapacak yeni isimler ortaya çıkarması olacaktır.
Yoksa bunca heyecan, yine mi hiç değişim getirmeyecek?
Adalar bitmiş
Midilli, Kos, Sakız şu sıralar Suriyeli işgalinde. Görüntü tahminlerden vahim.
Daha limandan iniyorsunuz, alanda yerlerde yatan onlarca Suriyeli. Girişlerde gözalabildiğine çadırlar. Düzen yok, merkezlerdeki tüm parklar çadırkent. Onların suçu mu, kesinlikle hayır. Canlarını kurtarma, bir an önce göçmen vizesi alıp gitme derdindeler.
Başka bir detaya takılıyorum. Hala Türklere 3 aylık vize verirken nazlanan, kapı vizelerinde bile hatırı sayılır eurolar talep eden Yunanistan gerçeklerin farkında mı? Yakında yaşanan keşmekeşe tanık olmamak için adaya gidecek Türk bulamayacaklar. Sallanan ekonomilerinin üzerine, adalardaki en büyük ticareti de şimdi elleriyle baltalıyorlar. Benden söylemesi!!!