content

13 Mar

Yine İfade Verdim

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hakkımda kaç suç duyurusunda bulundu saymaya vaktim olmadı. Ancak son suç duyurusu ile ilgili ifademi önceki gün verdim.

Galiba Bakanlığa göre, ülkenin en sorunlu adamı biziz. Bir gün, bir haber kanalında yaptıkları güzel bir işi övmüştüm. Buna bile suç duyurusunda bulundular yetmedi beni RTÜK'e şikâyet ettiler. Üşünmemiş 41 sayfalık konuşma metnini çözmüşler, savcılık ve RTÜK'e göndermişler. Hem savcılık, hem de RTÜK haklarında manifesto niteliğinde tokat gibi kararlar verdikleri halde üşünmemiş yine suç duyurusunda bulunmuşlar.

Her şeyi iyi ve güzel yaptıklarına, hukuka uygun hareket ettiklerine, çoluk çocuğu koruduklarına, tohum ve ziraata sahip çıktıklarına, ülkemize Yahudi şirketlerini sokmadıklarına, endüstrinin kulu kölesi olmadıklarına, hibrit ve genetiği değiştirilmiş ürünlere izin vermediklerine, bilim ve verimlilik adına on milyarlarca dolarlık zehri topraklara dökmediklerine göre, onlarda bir kusur yok. O halde tek kusurlu biz ve başkanlığını yürüttüğüm Gıda Hareketi'dir, kabul!

Bu durumda müddei umumilerden istirhamımız, haddimizi bildirmeleri. TCK'daki sayılan tüm suçları isnat ettiklerine göre, koskoca bürokrasinin bir bildiği vardır elbet. Bunlar okumuş yazmış adamlar. Kapıdan büyük diplomaları var. Kimi doktora bile yapmış. Genel Müdürleri (eski) ‘koskoca' profesör.

Bu kadar 657'li birden yanılamaz değil mi? Biz bilmeyiz, onlar bilir. Onların elleri kirli hiçbir işe değmemiştir. Hiç biri rızık için değil, ülkeye sevdaları yüzünden aç biilaç çalışıyorlar. Cepleri kabarık adamlarla aynı masada yemek yemezler. Millet parasıyla ülke ülke dolaşmazlar. Makam mevki hırsları falan da yok. Buradaki arkadaşların paralel çete ile hiç bağları yok hatta adlarını bile duymamışlar, et ithalatına da bulaşmamışlardır. GDO'lu ürünleri piyasaya sürenleri de korumadılar hiçbir zaman. Bazı şirketler ve lobilerle de hiçbir bağları yok.

Gemi gemi gelen domuz menşeli ürünler gelmedi. Milletin tohumuyla da, istatistiği kullanıp, rakamlarla falan da oynamadılar. Ürünlerinde GDO tespit edilen yüzden fazla firmayı da korumadılar. Milletin bebelerine GDO'lu mama yediren patronlar ceza almasın diye, biyogüvenlik kanununa aykırı yönetmelik değişikliğini de yapmadı.

Onlar temizden daha temiz, pir-u paklar yani. Ez cümle onlar masum, biz günahkâr. Ne yapıyorlarsa ülkeye olan sevdaları yüzünden… Onlar milletin ve devletin dostu, başkası değil.

Ülkemizdeki tüm ürünler Kur'an'ın emrettiği gibi tayyib. Neredeyse çoğunda böyle yazdığına göre her ürün ‘doğal', organik ve hatta tabiî. Hiç birinde ağır metal yok, tarım kimyasalı da içermiyor. Toraklarımız kirlenmedi. Ziraat mekânlarına yığın yığın bina da yapılmadı. Başka ülkelerden kötü, nesepsiz tohum ithal etmiyoruz. Hiç kimse gıdalar yüzünden zehirlenmiyor. Engelli doğumlar yaşanmıyor. İslam'a aykırı hiçbir gıdanın satışına izin verilmiyor. Her şey güllük gülistanlık ve tüm esnaf ‘Medine Pazarı' tüccarı gibi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın tepeden tırnağa tüm çalışanları da ihtimamla seçilmiş muhtesipler.

MUHALİF OLMAK MI HÂŞÂ

Herkes şunu bilmeli, muhâlifliği reddederiz. Zira hayatımız boyunca “muhâlif” olmadık. Muhâliflik, Mü'min vasıflarından olamaz. Her şeye karşı çıkan, karşı koyan kimse manasındaki muhâliflik, demokrasi denilen küresel oyunun günahı kebairindendir.

Müslüman'ın görevi Hakk'ı üstün tutmak. Kimin yaptığına bakmaksızın Hakk olana destek, Hakk'a aykırı olana tavır almak. Her yanlışa da siper olmak yakışır kemal Mü'minlere.

AK Parti yanlış yaptığında, Hakk'a aykırı hâl aldığında onu düzeltmek de boynumuzun borcu. AK Parti daha paralel çete ile sorun yaşamazken, biz paralel çete ile sorun yaşıyor ve onları eleştiriyorduk. O çetenin yediği herzeleri biliyor ve bu hususlarda yazılar kaleme alıyorduk. Onlar yüzünden çalıştığımız işten ayrılmak zorunda bile kaldık.

Müddei umumilere de kızıyorum. Çünkü adam, bakanlık GDO'lu mamaları piyasaya sürdüğünü bizzat tespit ettiği firmaları sumen altı edip, biz ifşa ettiğimiz için suç duyurusuna mecbur kalıyor.  Bir şey çıkmayacağını bildiği halde yıldırmak için yapıyor bunu. Ama savcılarımız şunu sormuyor onlara, ‘iyi de kardeşim, sen ağır cezalık bir suç işleyen bu godamanlar hakkında neden gereğini yapmıyordun? ‘Neden sucuğuna at eti (ki haram değildir) ekledi' diye adamları afişe ediyorsun da, bebeleri zehirleyen bu aç gözlü kötü niyetli şirketleri teşhir etmiyorsun?' demiyor.

Suçumuz şuymuş: Dünyanın ve Türkiye'nin en büyük mama üreticileri, bebelere GDO'lu mama yedirmiş. Bakanlık bunu tespit etmiş ve gereğini yapmamış, bizse bu bilgilere erişip dernek olarak kamuoyuyla paylaşmışız. Ne büyük suç değil mi? Bu çarpık dünyada işler böyle yürüyor demek ki. Herkes kendine yakışanı yapar. Bize düşen Hakk'ı üstün tutmak.

Bu işlerin, Gıda Tarım ve Hayvancılık nazırlığına yeni gelen Faruk Çelik beyle bir ilgisi yok. Hakkımızdaki dosya 2014'de açılmış, savcılık yeni ifadeye çağırdı. Yüksek İslam Enstitüsü mezunu olan Faruk Bey, İslam'ın gıda meselesine bakışını iyi bilir. Tecrübeli bir siyasetçi olarak da, kurtla kuzuyu ayırt edebilecek basirette biri olduğunu duyarız.

Tevdi edilen koltuk mesuliyeti çok büyük. Zira milletin yediği, içtiği; sıhhatini, geleceğini, aklını, inanç ve ibadetini yani ahiretini etkileyen bir konu. Beşeri anlamda da, bir milli güvenlik meselesi. Yok yere toprağa zehir kusmanın vebalini, dağda kurdun kuşun da hakkının olduğunu, tohumun bize emanet bırakıldığını, yediklerimizin nesil bereketini, feraset ve basirete etki ettiğini bizden iyi bilir. Halkın ‘kötü/zararlı olsa devlet izin vermezdi' diyerek tüm vebali üstüne yüklemeye kalktığından da haberdardır. Hayvanlara verimlilik masalıyla zulmedildiğini, haklarının elinden alındığını, tohumlarımızın gasp edildiğini, yabancı üreticiler yerliymiş gibi gösterildiğini görecektir. Hibrit yalanına inanmayacak, yok yere bilim ve bürokrasi tuzağına düşmeyecek, ‘rakamlarımız büyüsün de, gerisi bizi ilgilendirmez demeyecektir' İnşaallah halefler gibi…

Bekleyip göreceğiz, güzel ve hayırlı amelleri oldukça omuz vereceğiz. Yanlışları için, önce yaklaşabilirsek kulağına, olmazsa avazımız çıktığınca bağırarak ilan edeceğiz. Dost bildiğimiz ve hayırlı adımlar atması için dua edeceğiz. Biz bize düşeni yapacağız. Gerisi Mevla'mıza emanet, vesselam!

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank