Yine Aynı Senaryo!
Bilmiyorum nedenini. Neden peki diye sorarken bile nedenlerin arkasında yatan gerçekleri görmekten korkuyorum belki de. Bilmiyorum! bilmemekle beraber üzülüyorum. Üzüntümün nedeni belki de, olanla yetinmeyi bilemeyişim, belki de ruhsuz simaların içinde kaybolan güzellikleri, tekrar yaşamak isteyişim. Bir ihtimal üzerinde çok mu yoğunlaştım? bilemiyorum, ama bilmediklerimi bilmemden dolayı şanslı hissediyorum, kendimi.
Neyin anlamlı, neyin anlamsız olduğunu da pek çözemedim bu devirde. Bazı şeylere anlam katan insanların, kendi ruh halinden ziyade bakış açısının farklılığından da kaynaklanabileceği kuşkusuyla, ne yapacağını bilemeyen kişilik üzerine yoğunlaşmaya karar verdim. Peki bu tip insanların sorunu ne olabilir? Bulunduğu hiçbir ortamdan tat alamayan insan topluluklarına bir çare düşünelim hadi. Ya da bir müddet sonra kendi kendine bazı şeyleri bahane ederek şu hayatın çekilmez ve anlamsız olduğu düşüncesi içerisine giren kişiliklerden bahsedelim.
Nedir sorun? Bir boşluğun vermiş olduğu sıkıntılı saniyelerin geçmemesi mi? yoksa saniyelerin geçmesiyle birlikte içimizde oluşan sıkıntının, bize vermiş olduğu huzursuzluk hali mi? Sahildeki kum tanelerini hiç saydınız mı peki? Ya da aynanın karşısına geçip kaç tel saçınız olduğunu düşünüp, tek tek ele aldınız mı saç tellerinizi? Camdan bakıp bugün caddeden kaç insanın geçtiğini saydınız mı peki? Bu ve buna benzer bir amaç içerisine girip saniyelerin, nasıl geçtiğinden haberiniz oldu mu o zaman? Nedir hayatınızı anlamlı kılan ya da kılacak olan? Bir pazar gününün nasıl geçmesi ya da geçirilmesi hakkında bir fikriniz var mı? ya da kendinize ait bir plan, programdan ziyade o anda sizi mutlu edebilecek; bir an da olsa yüzünüzü gülümsetebilecek, bir çaba içerisine girdiğiniz mi hiç?
Hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel aslında. Siz neyi hak ediyorsanız ve neyi hak etmek istiyorsanız öyle yaşayın. Kendi özgür iradenizle yapabilecekleriniz içinde en iyi performansı almanız için elinizden geleni yaptınız mı?
Her daim düşünen ve hayatı için ne yapması gerektiği hakkında kendi kendine alıp veren, bitmek bilmeyen sorular içinde bir karmaşa yaşayan bir beyne sahip olmak kadar zor, bir şey olamaz bence. Nereye giderse gitsin, o beyni ve o düşünceleri de alıp yanında götürdüğü için midir? yoksa yok yere beynini meşgul eden düşüncelere, çok önem verdiği için midir bu kadar mutsuz ve umutsuz olmasının nedeni? Bu da bilinmez bir gerçektir, aslında. Daha net ifadeyle; yaşadığı hayatı daha iyi nasıl iyileştirmek için, kafa yorduğunu düşündüğü andan itibaren, doğru yolda olduğunu fark eder, fark etmez mutlu olmak adına bir adım daha attığını düşünebilir. Belki de böyle bir çelişki içerisinde olduğunu anladığı an, radikal kararlar almanın zamanı geldiğini anlar. Sonra bu süreç böyle sürer gider...
Bilmiyorum! nedenini..Neden! peki diye sorarken bile, nedenlerin arkasında yatan gerçekleri görmekten korkuyorum! belki de.. Bilmiyorum! bilmemekle beraber üzülüyorum. Üzüntümün nedeni belki de olanla yetinmeyi bilemeyişim, belki de ruhsuz simaların içinde kaybolan güzellikleri tekrar yaşamak isteyişim…
Sonra? Yine aynı senaryo..