Yılın Son Yazısı Son Değerlendirmesi
Acısı ile tatlısı ile...
Hüznü ile coşkusu ile...
Koskoca bir yılı daha geride bıraktık...
Öyle denir ya, yılın son yazılarında, son değerlendirmelerinde...
Biz de bu kuralı bozmayalım istedik.
Fakat, düşündüğümüzde gerçekten de öyle oldu. Şehitlerimizle, uçak kazalarıyla, trafik terörüyle, PKK eşkiyasının yarattıklarıyla coşkulu bir yıldan daha çok hüzünlü bir yıl yaşadığımız da ayrı bir gerçek.
Yılın ortalarında başlayıp da, ancak sonlarına doğru harekat yapılması ve Kuzey Irak’taki terör yuvaları ile birlikte yurt içindeki odakların bombalanması, temizleme çalışmaları da, yüreğimizi ferahlatan olaylar arasında akılda kalanlar oldu.
Bir de, Milli Takım’ın son dakikada finallere kalması da yine ülkenin gurur tablosu içerisinde yer alırken, çok fazla mutluluğu bir arada yaşadığımızı söylemek de zor bir durum.
Ülkedeki siyasi çekişmeler ve çalkantılar arasında önce genel seçimler, ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleşirken, iktidarın öngördüğü doğrultuda beklentilerini birer birer icraata koyması da, vatandaşın verdiği destekle doğru orantılı olarak sürdü.
Zaten ülke genelinde yaşanılan önemli olayları bugünlerde hemen hemen her gazete, her televizyon kanalı ve internet sitesi zaten veriyor. Çok merak edenler eminim ki oralardan daha geniş ve detaylı bir şekilde öğrenme imkanına da kavuşacaktır.
Biz yerele, yani Bandırma gündemine dönersek, kentimiz için aslında yapısal ve yatırımlar açısından ciddi anlamda olumlu bir yılı geride bıraktığımızı da söyleyebiliriz. Sanırım bunun devamını 2008 yılın içerisinde de alabildiğine göreceğiz.
Geride bıraktığımız yıl içerisinde Bandırma, yatırımlar bakımından Recep Eraydın’ın, milletvekili olarak Ankara’ya taşınan Cemal Öztaylan’dan devraldığı bayrağı, daha yüksek bir irtifaya taşıma gayreti içerisinde, olağanüstü çabalar sergileyerek, kenteki modernleştirme çalışmalarını aksatmadan sürdürme yılı da oldu diyebiliriz.
Yıllar yılı yatırıma aç bir kent konumuna dönüşen Bandırma, son yerel seçimlerden bu yana geçen yaklaşık 4 yıllık süreç içerisinde, aç ve obur bir kurt gibi yapılan her türlü yatırımı yutarak, bünyesinde öğütme durumu da oluşturdu. Özellikle yeraltına gömülen su, kanalizasyon ve yağmur giderleri ile enerji hatları ve doğalgaz tesisatlarının, kenti bir ağ gibi sarmasının ardından, yerüstüne yapılan yatırımlar yavaş yavaş kendini göstermeye de başladı.
Önümüzdeki bir yıllık süreç içerisinde daha da hız kazanacağına inandığım bu yatırımlarla birlikte, Bandırma gerçek anlamda Güney Marmara’nın incisi bir kente dönüşecek.
Bayramın hemen ertesi gün, akşam feribotu ile Bandırma’ya yaklaşırken, eskiden kör kandil gibi zor bela seçilen kent silüetinin, günümüzde ışıl ışıl ve belki biraz abartı olacak ama İstanbul ışıltısına benzer yeni silüeti, benim ciddi anlamda hoşuma giden bir görsel güzellik perspektifi olarak belleğimde yer ediyor.
Sadece benim değil, benim gibi kente uzaktan bakan ve bu ışıltıya hayranlık ifadeleri sunan herkesin de...
Tüm bu güzelliklerin yanı sıra, kentte ne yazık ki 2007’de akıllarda kalacak bir takım olumsuzluklar, bir takım tezatlar ve siyasi çekişmeler de yaşandı.
Milletvekili olmadan önce, özellikle de festival döneminde Cemal Öztaylan ile muhalefet parti temsilcileri arasında yaşanan tatsız diyaloglar, bu tatsızlıkların Sayın Öztaylan’ın milletvekili olması sonrasında da yaptığı bir takım siyasi değerlendirmelerde kullandığı siyasi uslüplar, hiç de hoş karşılanmadı. Hem muhalefet içerisinde, hem de kendi partisi içerisinde.
Umarız, bunlar geride bıraktığımız 2007 yılı içerisinde kalır.
Sürekli bahsettiğimiz birlik ve beraberlik ruhu içerisinde dostluklar ve kardeşlikler ön plana çıkar ve bu ülke demokrasinin nimetlerini, güzelliklerini, refahını iktidarıyla-muhalefetiyle bir arada yaşar.
Herkesin dileği tabii ki sağlık, mutluluk, huzur ve refah oluyor. Ama bu dileklerin sadece istek olarak yerine getirilmesinin yanı sıra, ayrıca gerçekleşmesi için de her kişi üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmeli ki, dilekler gerçeğe dönüşsün.
Ne yazık ki bizler dilek ve temennilerde deryalar gibi çağıldarken, eyleme dönüşüp gerçekleştirme aşamasında saatte bir damlayan musluklara dönüşüyoruz!..
Neyi, ne zaman ve nerede, ne şekilde yapacağımızı bir türlü kavrama yetisinden uzak kalan bir toplum olarak, şu olguyu bir tersine çevirebilmek, dünyaya kafa tutan Amerika’ya dahi kafa tutacak boyuta geleceğiz de... Ah işte bir türlü küçük bir ters çevirmeyi başaramıyoruz.
Umuyoruz, 2008 yılı tüm Türk Milletinin istediği, beklediği, büyük umutlar içerisine girdiği bir şekilde sağlık, huzur, mutluluk ve refah içerisinde geçer.
Gerek ülkemizin bulunduğu jeopolitik ve jeostratejik konumu itibariyle, gerekse üzerinde yaşayan toplumun etnik kökeni açısından, önümüzdeki yıl ve yıllarda, hepsinden çok daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyacağımız bir döneme gireceğiz. Allah hepimizin yardımcısı olsun.