Yıldız ve Çocuk
Gökyüzünde yanıp parlayan yıldızlar ile yeryüzünde koşup oynayan çocuklar birbirine benzer.
Karanlıkta doğan her çocuk bir ışık, bir yıldızdır. Işığın girip yıldızın aydınlatmadığı, çocuğun koşup oynamadığı yer olmaz. Yıldızlar olmasa gökyüzü, çocuklar olmasa bütün dünya zifiri karanlıkta kalıp buz keser.
Yıldızlar ile çocuklar birbirine benzer olmasalardı! Gökyüzünü aydınlatan yıldızlar semanın karanlığından, yeryüzünü aydınlatan çocuklar ana rahmine düşüp doğmazlardı!
Çocuklar, yıldızlar gibi parlayıp gül yüzlü olmasalardı!
Bu gün içinde yaşadığımız dünya, hiç böyle ışıklı, parıltılı, aydınlık ve yaşanır bir halde güzel olurmuydu!
Elbette olmazdı. Çünkü ışık hayatın ve var oluşun anası, temeli, esasıdır. Işık olmadan zaman, mekân ve varlık olmaz. Varlık olmadan da bu ışıkta oluşan varlıkların hiçbirisi var olmazdı. Olmuş olsalardı bile, insan denilen ana varlık olmayınca hiç birisinin varlığı bilinmezdi.
Varlığın bilinip tanınmasını, ona can verip hayat bulup yaşamasını sağlayan ışığın varlığıdır. Yaratılıp var olmasıdır. Yoksa koca kâinat olmazdı. Olsa da karanlıkta kalıp donmuş koca bir buz kütlesi olurdu. Hiçbir varlık hayat bulup yaşamazdı.
İnsanı, insan yapan ışığının çokluğudur. Yaratan varlık yanında varlığının kıymetinin bilinmesidir. Yoksa varlık yanında var olup yaşamasının taştan, topraktan, bitkiden, ottan, odundan, hayvandan hiçbir farkı olmazdı.
Bütün varlıkların var olup yaşamasını sağlayan ışıktır. Işık var oluştur. Yükseklik, yüceliğin tek kaynağıdır. Onun için varlıkların üstünden yansıyan ışığıyla dışlarını aydıınlatıp ısıtırak dış dünyaya yönelik yüzlerini oluştururken aynı zamanda da varlığın dış dünyasına yönelik iç dünyasını da oluştur. Işıkla oluşturduğu her varlığı, ışık marifetiyle hayat verip yaşatır. Yaşattıklarını da yine ışıkla oluşturduğu mekânda akıp giden zaman içinde dönüştürüp değiştirerek halden hale sokar. Sonunda da onların herbirini yaratılışları gereği olgunlaştırıp yüceltir.
Onun için yıldızlar gökyüzündeki parlaklıkları ve doğdukları yükseklikleri oranında, çocuklarda doğduktan sonra alacakları eğitim ve öğrenimleri oranında dünyaya ışık saçıp aydınlatırlar.
Güneş doğmadan ne gökyüzü aydınlanır. Ne dünya hayat bulur. Çocuk doğmadan ne yuva şenlenir. Ne toplum hayat bulur. Ne de dünya aydınlanır.
Onun için dünyamızı aydınlatacak ışıkların sayısını çoğaltıp yüksekliklerini her gecen gün artırmalıyız ki, dünyamız daha çok aydınlansın. Yaşam kolaylaşsın. Ömür uzasın.
Onun için yıldızlar yüksekte doğup gökyüzünü, çocuklar anasından doğup yeryüzünü aydınlatırlar.
Yyıldızlarda çocuklarda tıpkı zifiri karanlıkta dünyayı aydınlatmak isteyen ateş böcekleri gibi, o cılız halleriyle bütün dünyaya ışık saçıp aydınlatmak isterler.
Bizlerde o çılız benlikleri n ışıklarını büyütüp, güçlendirip kuvvetlendirmeliyiz. Onun için çocuklarımızı iyi besleyip sağlıklı büyütmeliyiz. Toplumda yanan ışıkların sayısını artırıp çoğaltmalıyız.
Gökte ışığın kaynağı ateş, yerde ışığın kaynağı bilgidir. Yıldıza ateş, çocuğa bilgi gerekir. Dünyanın aydınlanması için her doğan çocuğun okutulup eğitilip öğretilip aydınlatılması gerekir.
Yoksa içinde yaşayıp var olduğumuz bu dünyayı, güneş dıştan bizim için ne kadar aydınlatıp ısıtırsa ısıtsın, biz kafalarımızın içini bilgi ışığıyla aydınlatıp ısıtmadığımız sürece hepimizin ortak olup işinde yaşayıp var olduğumuz bu dünya hem hep karanlık, hemde hep soğuk olacaktır.
Dünyamızın soğuktan kurtulmasını sağlamamız için gökyüzünde ateşin yanmasını, yeryüzünde de çocuklarımızın okuyup yıldızlaşmalarını sağlamalıyızki, dünyamız aydınlanıp yüreklerimiz ısınsın.
Gökyüzünde yanıp parlayan yıldızlar gibi, çocuklarımız da yeryüzünde okuyup parlayarak her biri ülkemizin yükselişini sağlayan birer yıldızı olsunlar. İnsan olup güzel yaşasınlar…
*Yıldızlar dünya aydınlanınca, çocuklar dünya kararınca kaybolurlar.
*Yıldızlar karanlıkta yaşar, aydınlıkta ölürler. Çocuklar aydınlıkta yaşar, karanlıkta ölürler.
* Yıldızlar gökyüzünü, çocuklar yeryüzünü ışıl ışıl aydınlatıp parlatırlar.
*Çocuklar bu dünyanın acımasız yüreğine dokunan en sıcak ellerdir.
*Dünyayı ısıtıp terletip yumuşatan çocukların ışık dolu gözlerle dünyaya bakışlarıdır.
*Yıldızlar yükselince, çocuklar cahil kalıp alçalınca küçülürler.
*Yıldızlar parlayınca, çocuklar okuyunca yeryüzü aydınlanır.
*Karanlıkta yıldız, aydınlıkta çocuk göze büyük görünür.
*Yıldızlar aydınlıkta, çocuklar karanlıkta ışığını kaybederler.
*Çocuklar adeta gökten düşüp sönmeyen birer yıldız gibidirler.
*Dünya için her çocuk bir yıldız, bir ışıktır.
*Gökyüzünde ateş yanınca, yeryüzünde çocuk okuyunca yıldızlaşır.
*Ne gökyüzünde bir yıldız kaysın. Ne yüryüzünde bir çocuk ağlasın.
*Çocuk özgür olup oyuncakları ile oynasın ki, ışık olup parlasın.
*Çocuğu büyüten oyuncaklarıdır.
*Oyun oynamayan çocuk büyüktür.
*Yıldız doğunca gökyüzü, çocuk doğunca ye yüzü aydınlanır.
*Güneş doğunca, çocuk doyunca parlar.
*Güneş doğunca çocuk okuyunca dünya aydınlanır.
*Gökyüzünde yanarsa bir ışık, yeryüzünde okursa bir çocuk sonunda her ikisi de yıldız olur.
*Dünyada özgürlüğün üç timsali varsa; Bunlar biri zifiri karanlığa rağmen gökyüzünü aydınlatan yıldızlar. İkincisi rüzgâra karşı meydan okuyarak gökyüzünde özgürlüğünü ilan edip uçan uçurtma. Üçüncüsü de dünyanın her türlü pisliğine, her türlü kirliliğne ona karşı gelip yaşamak için saf duygu ve düşüncelerle zulüm içindeki dünyaya meydan okuyup, hiç kilenmeden bu güne kadar özgür yaşamlarını kaybetmeyip en onurlu biçimde yaşamayı sürdüren çocuklarımızdır.
*Çocuklar, Allah’ın bize argmağan ettiği bu dünyanın yenmeyen en tatlı meyveleridirler.
*Çocuğunu seven evlat, döven kendine düşman yetiştirir.
*Dünyayı da ahreti de kazanmak isteyen güzel evlat yetiştirsin.
20.01.2013