Yılbaşı ve Noel
Noel, Hıristiyanlar tarafından Mesih olarak kabul edilen Hz. İsa’nın doğum gününün geleneksel olarak kutlanmasıdır. Türkiye’de Noel kutlamaları Hıristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle kamuoyunda hissedilmemekte, ancak yeni yıl 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak, tüm Türkiye'de resmi tatildir.
Noel kutlamalarına eski kültürlerdeki Pagan ve putperest adet ve gelenekler oldukça etki etmiş, bu adetler zamanla Hıristiyanlığın uygulama alanlarına dâhil edilmiştir. Hıristiyan olmayan toplumlarda ve bölgelerde bu adet ve gelenekler “yılbaşı kutlamaları” adı altında yayılmıştır.
Bir şair şöyle demiştir. “Her şeyimiz azar azar, Cumalar oldu Pazar” Evet azar azar başlayarak bugün ülkemizde yılbaşı birçok kesim tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Tabi ki burada gelecek yılı kutlanıyor. Gelecek yılın ne getirip ne götüreceği belli olmadığı halde kutlama yapılması bana biraz abesle iştigal gibi geliyor. Geçmiş yıl acısı ile tatlısı ile zaten geçmiş, onun kutlanmasının da bir anlamı yok. Öyle ise biz neyi kutluyoruz.
Adına her ne denilirse denilsin. Yılbaşı Noel hiç fark etmez. Bu bir Hıristiyan geleneği ise, biz onların geleneğini niye kutluyoruz. Bizim kendimize has günlerimiz, aylarımız hatta yılbaşımızda var. Hıristiyan veya Yahudi âlemi bizim değer verdiğimiz günlerimize, aylarımıza katılıyorlar mı? Peki, bizim onlar gibi olmamız veya onların gelenek ve göreneklerine ayak uydurmamız hevesi nereden geliyor.
Allahın emri olan kurban bayramında kesilen hayvanları katliam olarak değerlendiren aymazlar, yılbaşı münasebeti ile kesilen hindileri nasıl izah edecekler.
Gelin hep birlikte şöyle düşünelim. Ömür duvarından bir taş daha düştü. Yani bir yaş daha yaşlandık. Önümüzden sel gibi akıp giden yılda ne yaptık, bunun muhasebesini yapmalıyız. Bireysel olarak kendimize veya toplumumuza ne gibi yararlarımız oldu, koskoca bir yıl boş geçti ve bir şeyler yapamadık ise gelecek yıl için bir programımız varmı ne yapabiliriz.? Bunun çaba ve gayreti içinde olmalıyız. Her geçen zaman bizler için çok önemli. Zamanı çok iyi değerlendirmeliyiz. Atalar ne güzel demiş “Vakit nakittir” Her zaman önder konumunda olmalıyız ve dik durmalıyız. Birileri bizim peşimizden gelsin, bizleri daima kendilerine örnek seçsinler. Tıpkı Osmanlıda olduğu gibi, bizler Osmanlının torunlarıyız. Taş yerinde ağırdır. Ağırlığımızı tüm cihana hissettirmeliyiz.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az derler.
- Bugün yârin derken geldi yılbaşı
- Günler bir su gibi akıp gidiyor
- Ömür duvarının düştü bir taşı
- Çokta yavaş olsa yıkıp gidiyor.
- İşte böyle döner dünyanın çarkı
- Bir kulun birinden yok amma farkı
- Şükrani’m terk eder ev ile barkı
- Şu yalan dünyadan bıkıp gidiyor.
E-mail : stoprak_58@hotmail.com ŞÜKRANİ