Yılbaşı Kutlamaları ve Sosyal Değişim
Bugün 2011 Yılı'nın son günü. Bir alışveriş telâşıdır sürüp gidiyor. Noel Baba kılıklı soytarılar titreyerek ortalıkta dolaşıyorlar. Ceplerinde beş parası olmayan fukara şans tâcirlerinin 'milyon dağıtması'ndaki
ironik tezat beni hep üzmüştür. Batılılaşmanın 'Hıristiyanlaşma' olduğunu zanneden bir avuç kimliksiz mukallit haricinde, henüz cemiyetimizde çocuğunun çorabına hediye paketi koyup da 'Sana Noel Baba getirdi' diyen ailelere pek rastlanmıyor ama çam ağaçlarını süsleyip hediye paketleri asan, parası bol, kültür yoksunu sonradan görmeler de az değil.
***
Türkiye kendi işinde, gâilesinde ve derdinde... Cuma Hutbesi'nde hocalar, haklı olarak Noel kutlamalarına verip veriştirdiler; içki ve kumarın kötülüklerinden bahsettiler. Lâkin gene de bir hayli yaygın bir soru dolaşıp duracak: 'Akşam ne yapıyorsunuz?'
Bir yanda asgarî ücretle bir ay nasıl geçineceğini yılbaşı hindileri gibi düşünüp duran çoğunluk; diğer yanda bu parayı ve milyonları bir gecede harcayan azınlık ve bu çelişkiyi 'Çağdaş Türkiye' zanneden, fildişi kulelerindeki tuzu kuru aydınlar... İster misiniz, bir gün kulelerinden çıkıp da Marie Antoinette edâsıyla 'Jingle Bells' diye Krismıs şarkıları söyleyerek, 'Devlet, Noel'de herkese birer kırmızı don dağıtsın; vatandaşlar don giyip donansınlar' deyip sosyal adalet teorisinde yeni sayfalar açsınlar?!
***
Bir zamanlar Türkiye'de yılbaşı kutlamalarında birbirine tamamen ters iki kutup vardı: Birincisi, yılbaşının çağdaşlık ve Batılı hayat tarzının gereği olduğunu düşünenler; ikincisi ise, yılbaşının mondenlik ve Hıristiyan kültürünün bir parçası olarak kutlandığı görüşünde olanlar... İlk görüşte olanlar, yılbaşı kutlamalarına âdeta resmî ideolojinin bir icabı olarak yer vermişler; Şeflik Dönemi'nde millet açlıktan kırılırken devlet imkânlarıyla düzenlenen 'yılbaşı baloları'nda 'sarhoş devletlûler' ışıklandırılmış çamlar altında sabahlara kadar eğlenmişlerdir. İkinci görüşte olanlar ise, protestolarını neredeyse yılbaşını mâtem günü ilân edecek kadar ileriye götürmüşler ve her fırsatta yılbaşını tel'in etmekten geri durmamışlardır. Bu da zaten çeşitli sosyal farklılıklar içinde bocalayan toplumumuzda yeni bir huzursuzluk kaynağı teşkil etmiştir.
Yarım asır önceki bu tablo, Türkiye'deki kapitalist dönüşüm ve son zamanlardaki küreselleşme neticesinde büyük ölçüde değişmiştir. Resmî ideoloji gereği yılbaşı baloları düzenleyen 'CHP il başkanı valiler'in yerini, yeni oluşan sermaye sınıfının 'sosyetik temsilcileri' almış; daha da önemlisi, bu kervana biraz parası olan sıradan vatandaşlar da katılabilmiştir. Yani, kutuplaşmanın birinci ucu bu şekilde çözülerek nispeten halkın bir kısmına yaygınlaşmıştır.
***
Kitle haberleşme araçlarındaki gelişme ve Türk toplumunun uyarlama (adaptasyon) özelliği, kutuplaşmanın ikinci ucunda da çözülmeye ve yumuşamaya sebep olmuştur. 1950'li yıllardan itibaren toplumumuz kendine mahsus bir 'yılbaşı eğlencesi' türü geliştirmiş ve fazla katı olmayan orta sınıf, bu kutlamalarla iç içe bulunmuştur. Konu komşu bir araya gelerek radyo dinlemek (daha sonraları TV seyretmek), kestane pişirmek, tombala oynamak gibi mâsum ve sade eğlenceler, aile büyüklerinin kısmî protestoları arasında gelenekselleşmeye başlamıştır.
Sonuç olarak Noel Baba'nın, çam ağacı katliamının ve alkollü içki tüketiminin dışında apayrı bir 'yılbaşı toplumu' ortaya çıkmıştır. Kısaca, bir zamanlar sosyal çatışma alanı olan yılbaşı kutlamaları artık 'sosyal mutabakat' konusu durumundadır.
***
Yılbaşı gecesinde hoşlanmadığım şey yok mu? Elbette birçok münasebetsizlikler var: Küfelik oluncaya kadar içip sarhoş olanlar, eğlence yerlerinde bir gecede milyonları bırakanlar, o cânım çam ağaçlarını acımasızca katledenler, kendi benliklerini unutup Noel Baba edâsıyla 'Ho, ho, ho!' diye böğüren Ren geyiği meşrepli birtakım mahlûkat ve Hıristiyan olmadıkları halde, kiliselerde âyinlere taşınan kimliksiz zavallılar... Ben şahsen bu tiplerden hiç mi hiç hoşlanmıyorum.
Lâkin isteyen istediğini yapar... Bunu, bir 'medeniyetler çatışması' meselesi yapmanın hiç âlemi yok.
Yeni yılınızı kutluyor, 2012'nin Türkiye'ye, Türk ve İslâm Âlemi'ne ve bütün insanlara hayırlara vesile olmasını diliyorum.