content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

02 Nis

Yeter Artık!

En iyi dostumuz olur hayallerimiz ve düşlerimiz çoğu zaman. Hiçbir şeyden tat almayız, zevk duymayız. Gördüklerimizin bile pek çoğu yalancı gelir inanmak istemeyiz doğruluğuna. Duyduklarımız, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız uzaklaştırır bizi en güzel düşüncelerimizden. Oysaki tek isteğimiz toplumu oluşturan insanların huzuru ve mutluluğudur. Tek isteğimiz her yeni güne zevkle, neşeyle başlayabilmektir. Maalesef her sabah yeni kuşku ve yeni bir üzüntü çoğumuz için.

Nedendir, niçindir soruları gelir aklımıza hep. Sanki bir çıkmaza düşmüşüz gibi, çaresiz kalmışız gibi bir karamsarlık çöker üzerimize. Hâlbuki her şeyin birde iyi tarafı vardır, her çaresizliğin birde çaresi vardır. Neden birde bu taraftan bakmayız. İçimizdeki yalnızlık bir baş belası gibi, zaman ise sanki giderek daha da acımasızlaşıyor gibi gelir. İçimiz daralır koca şehre sığmayacak gibi oluruz. Kendimizi daha farklı bir yererle atmak isteriz. Yaşadığımız günleri daha da zorlaştırırız kendi kendimize.

Başlayan her yeni gün bir umuttur insana ama nedense bunun ya farkında olmayız ya da umut olacağına inanmayız. Güzel olan her şeyin hayalini kurarız, kötü olan her şeyi iyiye yorumlarız bazen de. İçimizde ki umutsuzluğu ve hissettiğimiz yalnızlığı hatırladıkça anlamsız kaygılara düştüğümüzü anlarız. Bizden daha zor durumlarda olanları düşünüp halimize şükrederiz yinede. Elbette beterin beteri de vardır.

Bizi bu durumlara sokan nedir? İçimizi daraltan, hayallerimizi yıkan nedir? Bu soruya ancak şu cevabı yakıştırabiliyorum. Olsa olsa cehaletin eseri olarak karşımıza çıkan ve toplumun dengesini bozan olaylardır. Aile içindeki sorunlarımızı aşmak, onlara çözüm bulmak kolaydır hepimiz için, bir şekilde üstesinden gelinir bunların. Fakat toplumun tamamını ilgilendiren ve derinden yaralayan olayları duydukça ve yaşadıkça bunun bir cehaletten öte bir şey olmadığını görürüz.

Neden olsun, insanlar neden böyle bir acıya, sıkıntıya maruz bırakılsın. İşte içimizi kaldırmadığı, gönlümüzün razı olmadığı budur. Birde suçlunun suçsuzdan, haklının haksız dan ayrılmadığını bilmek yada duymak daha da çok üzer hepimizi. Adına toplum vicdanı dediğimiz anlayışın herkeste olmadığını görmek, her geçen gün yüzsüzlerin pirim yaptığını görmek daha da çok kahreder bizi.

Acımasız ve duyarsız olanlar belki etkilenmiyordur bu durumlardan ama insan olarak baktığımız zaman içinde zerre kadar da olsa vicdanı olanı yaralar diye düşünüyorum.

Bizler daima iyiye güzele değer verip, takdir etme duygusuna sahip olduğumuzu sanırız herkesin.

Ne yazık ki böyle değil. İnsan kılığında son derece acımasız, cani, haksız ve ikiyüzlülerin çok olduğuna şahit oluyoruz zaman zaman. Böyle olunca nasıl içimizi burkulmasın. Nasıl kin beslemeyelim, nasıl lanet etmeyelim, insanı nasıl sevelim ya da ona hangi sıfatı yakıştıralım.

Böyle haberleri duymaktan artık bıktık hepimiz inanın içimiz karardı. Kendimizi bile düşünmez olduk. Gün geçmiyor ki bu haberleri duymayalım, izlemeyelim. Yetsin artık suç işleyen suçunun cezasını çeksin, çeksin ki diğerlerine de örnek olsun. 

İnsanca ve mutlu yaşamak hereksin hakkı değil midir? Eğer bunu bir hak olarak görüyor ve biliyor isek buna herkesin saygı duyması gerekir. Saygı duymayıp ta kendinde bunu hak gören ya da bu suçu işleyenlerinde cezalarını çekmeleri gerekir. Aksi halde ceza vermek yerine bunlar ödüllendirilirse insanların gözyaşları dinmeyecektir. Dürüst insanların vicdanları sızlamaya devam edecektir.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank