Yeter Artık; “bir daha asla terör!”
Ülke olarak bu terör belasından nasıl kurtuluruz? Böyle bir makale okumadınız!
Yeter artık!.. Herkes eteğindeki taşı döksün. Zaman, şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanıdır, nerede hata yaptık deyip, “bir daha asla terör!” demenin zamanı/demeliyiz… Tıpkı, II. Dünya savaşında, Yahudi katliamına karşı, İsrail’in bugünkü direnç kazandığı; “bir daha asla” ana ilkesi (düsturu) gibi…
Güvenlik güçlerinin görevini yaptığından kimsenin şüphesiz kuşkusu yoktur. Kolay değil, 30 yıldır terörle mücadele veriliyor.
Ama;
Bu törür sorununun çözülemeyişinin bir nedeni olmalı, bir yerlerde yanlışlık yapılıyor ki bu kadar uzun vadede bir türlü sonuca gidilemiyor.
Yapılan araştırmalar, yazılanlar çizilenler, stratejistlerin düşünceleri … hepsini bir araya topladığımızda görüyoruz ki, bu terörü bilindik yöntemlerle bitirmek mümkün değildir.
En yalın hali ile, üç aylık eğitimle dağa gönderilen Mehmetçik ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır.
Yeter!;
* Şehidinin başında, Cami avlusunda, fukara Anadolu insanının feryadı dinmelidir!.
.
Misakı Milli sınırları içerisinde, en doğusundan en batısına kadar hiç bir ocağa ateş düşmemeli, hiç bir ananın yüreği yanmamalıdır.
.
Türkiye hızla kabuk değitiriyor:
On yıl öncesinin “devlet için halk” politikasının yerini, “halk için devlet” politikası alıyor. Demokrasisini güçlendirici adımların atıldığını görüyoruz. Yeni anayasa çalışmaları bunlardan biridir.Ve tökezlesede açılımlar...
Halkına hizmet eden yeni bir devlet anlayışı vardır artık bugün.
İşte, bu “yeni devlet anlayışı” nın çözmesi gereken en önemli sorunlardan biri de "terör"dür, 30 yıldır can yakıp ocaklar söndüren bu terör belasından bu aziz milleti kurtarmak olmazsa olmazımızdır!..
"Özgürlük," en önemli yaşam olgusudur. Korku ve endişe tüm olumsuzlukların ana kaynağıdır. Terör ise korku ve şiddetten beslenmektedir.
En önemli sorunumuz olan “terör” belasından bu ülkeyi kurtaracak yöntem çok açık ve bellidir.
Terörü çözecek tek güç “Anti Terör Harekatı” dır.
Derhal;
Maaşından beslenmesine, psikolojisinden eğitimine kadar özel yetiştirilen gönüllü bir birlik kurmalıdır.
Gönüllülerden oluşan ve hak ettiği maddi karşılığını alan özel eğitilmiş tim teröristin peşine düşmelidir.
Ülke içinde-dışında, dağda- ovada, nerede, hangi taşın altında barınıyorsa terörist, saklandığı yeri bulup, orada imha etmelidir.
Anti terör, dişe diş refleksi gösterecek şekilde eğitilip her şartlara göre yapılandırılmalıdır. Bu, bir kanla çözme yöntemi değildir, Terörün anladığı dilden konuşma olgusu/ yöntemidir.
Hz. Ali (RA)’nin dediği gibi; “düşmanınızın silahı ile karşılık veriniz” olgusudur…
Türkiye bunu daha önce yaptı ve başardı.
Bir zamanlar yurt dışındaki elçilerimize musallat olan ve her gün bir elçimizi şehit eden “Ermeni terör örgütü 'Asala'” ya karşı kurtulan “Anti terör harekâtı” sayesinde terör bataklığını kurutmuştur. Sivrisineklerle uğraşılmamıştır.
Bunu başaran Türkiye PKK terörü ile neden baş edemesin?
. . .
Bu coğrafyadaki törörün tarihi süreci, çok dramatik ve sinsice sürdürülen "serüveni" vardır:
Batının, 1. Dünya savaşından kalma kursağında sakladığı bir hevesi vardı;
“Dünyanın en zengin petrol yataklarını kontrol etmek için Kuzey Irakta uydu bir devlet kurmak!”
Bu planlarından hiçbir zaman vazgeçmedikleri için, kısa vadede gerçekleştiremedikleri bu planı uzun zamana yaymışlardır. Kesin sonuca gitmek içinde, uzun vadeli yeni bir proje hazırlayarak işleme koymuşlardır.
İngiltere’nin başı çektiği Batı, önce, bölge ülkeleri olan; İran-Irak-Suriye ve Türkiye’yi güçsüzleştirmek için,
Bu dört ülkenin tam orta sınırına bir virüs aşılayarak, coğrafyasında hastalandırılmış ve gün be gün direnç kaybeden coğrafya sonunda ameliyat masasına alınmıştır.
...
Batının sömürü düzeni üzerine kurduğu bu ‘Yeni Dünya Düzeni’ Puzzle oyununun parçaları bir bir yerleştirilmektedir..