Yeter Artık Öztaylan, Lütfen Sus!..
Son yıllarda özellikle cep telefonu faturaları ya da kredi kartı borcu ekstrelerinde veya cep telefonumuza gelen mesajlarımızda şöyle bir uyarı yer alıyor; “Borcunuz, şu kadardır. Bu tarihten önce borcunuzu ödediyseniz, lütfen bu uyarıyı dikkate almayınız...”
Şimdi ben de buradan AKP Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan’a sesleniyorum; “Sayın Öztaylan, önceki akşam Habertürk kanalında yaptığınız açıklamayı izleyemedim. Yerel bir gazetede okudum. Gazetede okuduklarım doğru ise aşağıdaki yazımı lütfen dikkate alın... Yok eğer doğru değilse, lütfen yazımı dikkate almayın... Teşekkürler...”
Sayın Öztaylan,
Geçtiğimiz hafta sonu, oda ve borsa başkanlarının bir araya geldiği ve Balıkesir Sanayi Odası’nın önderliğinde oluşturulan Balıkesir’in sorunlarının tartışıldığı ve çözüm yollarının konuşulduğu bir toplantıda sarf ettiğiniz “Sana ne lan!..” sözü, bırakın Balıkesir’in gündemine oturmasını, Türkiye’nin gündemine oturdu.
Daha sonra, bu sözü size eşinizin başının türbanlı olup olmadığını soran, türbanlı değilse kapattırmayı düşünüp düşünmediğini öğrenmeye çalışan bir basın mensubuna söylediğinizi dile getirdiniz.
Yani kaş yapayım derken, göz çıkarttınız.
Türban meselesi, bu ülkenin bugünkü konusu değil biliyorsunuz.
Yıllardan beri konuşulan bir mesele. Bunu ortaya atan da genel başkanınızın bir zamanlar içerisinde yer aldığı Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’dır.
Bu nedenle, yaklaşık 20 yıldan bu yana ülkenin gündeminde yer alan türban olayının, sizin tarafınızdan bu kadar büyük bir tepki görmesini zaten anlayabilmiş değilim.
Diyorsunuz ki, “Benim eşimin türbanlı olmasından sana ne lan!.. Türbansız olmasından sana ne lan!..”
Neden, Sayın Öztaylan?
Ya “Evet türbanlı...” ya da “Hayır türbansız...” demek çok mu zor?
Veya “Bu benim ve eşimin özelidir. Sizi de ilgilendirdiğini düşünmüyorum” demek, sizin jargonunuza çok mu ters?
En azından, kalp kırmamış, gönül yıkmamış olurdunuz.
Üstüne üstlük, günümüzde ciddi anlamda türbanlı olup olmadığı, saatlerce televizyon ekranlarında tartışılıp konuşulurken, gazetelerde sayfa sayfa yer alırken, kendisine muhabiri olduğu gazetenin yöneticileri tarafından öğrenmesi talimatı verilen gazeteci arkadaşımın ne günahı var, böyle bir soruyu size yöneltmekte?
Kaldı ki, Balıkesir Sanayi Odası’nın kürsüsünden yaptığınız konuşmada, “Toplantıya girerken, telefonum çaldı, bir gazeteci eşimin türbanlı olup olmadığını soruyor... Sana ne lan...” diyorsunuz.
Yani, sizi arayan gazetecinin telefonla aradığını belirtiyorsunuz...
Sonra da, size yöneltilen sorular karşısında “Dövmediğime dua etsin...” diye tepki gösteriyorsunuz.
Gerçi telefondaki bir insanı dövmenin nasıl bir şey olduğunu ilk kez duyuyoruz ya...
Bunun da ötesinde, eğer birebir karşınızda olsaydı, demek ki ciddi bir şekilde dövecektiniz, öyle mi?
Yapmayın Sayın Öztaylan...
Biz sizi Bandırma Belediyesi başkanlığı yaparken tanıdık. Ne kadar agresif olduğunuzu biliyorduk ama bu kadar saldırgan olduğunuzu doğrusu ilk kez öğreniyoruz ve de üzülüyoruz... Bizi bu şekilde temsil edip, Türkiye gündemine bu şekilde oturttuğunuz için!..
Ayrıca üzüntümüz, önceki gün ikiye katlandı.
Katıldığınız bir televizyon programında, “Sana ne lan!..” sözünün arkasında durduğunuzu belirterek, bu konuşma üslubunun Bandırma’da sıradan bir laf olduğunu söylemişsiniz.
Adeta şoke olan sunucunun, şaşkınlık içerisinde “Nasıl yani?” diye sorması üzerine de, “Bizim orada, memlekette, yani Bandırma’da herkes, (Nasılsın lan?.. İyi misin? İşler nasıl?) falan der” diye ipe sapa gelmez, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan, bana göre son derece iğrenç bir karalamada bulunmuşsunuz.
Ben sizin gibi doğma büyüme Bandırmalı değilim..
Ama yine sizin söylediğiniz “Bandırma’da doğan da, Bandırma’da doyan da, benim için Bandırmalı” dediğiniz gibi, birçok Bandırma doğumludan daha çok Bandırmalı olduğuma ve onlardan çok daha fazla Bandırma’ya yararım olduğuna inanıyorum.
10 yıla yakın bir süredir Bandırma’dayım ve mesleğim icabı her Allah’ın günü Bandırmalılar ile içiçeyim...
Bugüne kadar, bir tek Bandırmalı’dan “Naber lan?..”, “Nasılsın lan?..” diye bir söz duymadım.
“Naber sağdıç?”, “Nasılsın sağdıç?” Bandırma’da en çok kullanılan sözdür. Hem de küçüğünden, büyüğüne kadar...
Bunu benden daha iyi bilirsiniz.
Ama “Nasılsın lan?” ya da “Naber lan?..” asla ve asla...
Bu sözünüzle, kendinizi kurtarmak isterken, Bandırma’yı nasıl bir çamurun içine attığınızın farkında mısınız acaba?
Bandırma’ya ve Bandırmalı’ya ne kadar büyük bir hakaret ettiğinizi görüyor musunuz?
Siz ki, size yönelik yapılan bir takım eleştiriler karşısında isyan edip, “Beni bu kadar karalamalarına tahammül edemiyorum” diye tepki gösteriyorsunuz...
Peki, bu sözünüzle Bandırma’ya yaptığınız karalamanın yıllar yılı süreceğini ve asla silinemeyeceğini de düşünüyor musunuz?
Düşünmüş olsaydınız, sanırım böyle bir sözü asla kullanmazdınız.
Sanırım, Bandırma’dan... Bandırmalı’dan defalarca özür dilemek zorundasınız.
Attığınız bu aslı astarı olmayan iftiradan dolayı...
Emin olun ki, hiçbir Bandırmalı bu sözünüzü kabul etmeyecektir.
Ve, sizden ricamız; Yeter artık... SUS!..
Konuştukça, hem kendini hem de bizi, yani Bandırmalıları batırıyorsun.
Seni bilemem, ama biz bunlara layık değiliz.
Tekrar söylüyorum, lütfen Bandırmalılar’dan en kısa zamanda özür dile ve artık SUS...
Madem ki, diyorsun ya; “Her ilde makbuldür illa edep... İlla edep...” Sen de bu edebe uy.
Haddim olmayarak seni Bandırmalılar adına edebe davet ediyorum.
Kaldı ki, yine diyorsun ki; “Yanlış olan bir şey varsa, özür dilemek erdemdir. Ben bu erdemi göstermeye hazırım...”
O zaman bu erdemi göstermeni bekliyoruz senden.
En iyisi bu olacaktır.
Emin ol...
Ve bundan sonra da ne olur, kaş yapayım derken, göz çıkartma... Lütfen...
Balıkesir genelevi yıkıldı, darısı Bandırma’ya
Balıkesir'de, yaklaşık 50 yıl önce yapılan ve şehir merkezinden kaldırılması için senelerce mücadele verilen genelev nihayet yıkıldı. Belediyenin kararı ile iş makinelerinin yerle bir ettiği genelevin yıkımı sırasında polis geniş güvenlik tedbiri alırken, yıkımı izleyen mahalle sakinleri ise Belediye Başkanı Sabri Uğur'a ve mahalle muhtarına dua ve teşekkür etti.
1960 yılında Dinkçiler Mahallesi'ndeki Avcılar Kulübü'nün olduğu yere inşa edilen ve daha sonra bugünkü yerine taşınan genelev, şehirleşmenin yaygınlaşmasıyla gittikçe kent merkezinde kalmış ve çeşitli rahatsızlıklara yol açmıştı. Vatandaşların ikamet ettiği evlerin arasında kalan, hemen yakınında cami de bulunan genelevin yıkılması için yıllarca mücadele eden mahalle halkı, çeşitli eylem ve etkinliklerle seslerini duyurdu. Yaklaşık 20 yıl önce Belediye Meclisi'nden geçen yıkım kararına rağmen önceki idarelerin bir türlü uygulamaya koymadığı genelevin yıkım işi, Belediye Başkanı Sabri Uğur'un kararlılığı ile nihayet gerçekleşti. Yürütülen işlemlerin ardından boşaltılan ve bugün iş makineleri ile yerle bir edilen genelev artık tarih oldu. Yetkililer, genelevin Edremit yolu üzerinde yerleşim biriminin dışında uygun bir bölgeye konuşlandırılacağı şeklinde bilgi verdi.
Mahalle sakinleri genelevin yıkımını sevinçle izledi. Göreve geldiği günden beri buranın yıkılması için büyük çaba sarf eden Hacıilbey Mahallesi Muhtarı Mustafa Deniz, her belediye başkanının söz verdiği halde yıkmadığı genelevi kararlılığı ile yıktıran Başkan Sabri Uğur'a teşekkür etti. Muhtar Deniz, "Genelev ilk defa 1960'da Avcılar Kulübü'nün oraya kurulmuştu. Sonra buraya geldi. 50 yıldır burada misafir etmekteyiz. Değişik dönemlerdeki belediye başkanlarıyla buranın yıkılması için görüşmemize rağmen bir netice alamadık. Fakat, deli dolu diye baktığımız Sabri Uğur geldi, 3 yıl içinde genelevi halledeceğine dair söz verdi ve bu işi halletti. Kendisine mahalle halkı olarak sonsuz teşekkürler ediyoruz. Genelev bugün yıkılıyor, 1 hafta sonra mahallemizden bin kişiyle beraber kendisini ziyaret edip cumhuriyet altını ve plaket hediye edeceğiz. Bir tepsi de baklava vereceğiz. Bugün bizim için miladi bir gün, anlamı çok büyük. Belediye başkanımıza yüz binlerce teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Yıllardır ikamet ettikleri mahallede artık rahat bir şekilde sokaklarda dolaşabileceklerini, ailelerin ve çocukların rahat edeceğini söyleyen vatandaşlar da sevinçlerini dile getirirken, belediye başkanına teşekkür ettiler. Mutluluklarını ifade eden mahalle sakinleri, "Çok seviniyoruz. Bu başkanımızdan Allah razı olsun. Burası Teksas gibiydi, her gün silahlı, bıçaklı yaralamalar, olaylar bitmiyordu. Belediye başkanımızdan ve muhalle muhtarımızdan Allah bin kere razı olsun. Aileler buradan geçemiyordu, sokakta dolaşamıyorduk. Pislik tamamen temizlenmek üzere. Önder olanlardan Allah razı olsun" dedi.
Balıkesir genelevinin konumu ve ortaya çıkardığı sorunlar yerel ve yaygın basında, ünlü TV programlarında defalarca işlenerek gündeme getirilmişti. Belediye yetkilileri, yıkılan genelevinin yerinin yeşil alan olarak değerlendirileceğini, buranın mahalle halkının ihtiyacına cevap verecek şekilde park ve çocuk oyun alanı olarak değerlendirileceğini bildirdi.
Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Belediye Başkanı Sabri Uğur, "Bu konuda, 20 yıl önce Belediye Meclisi tarafından bir karar alınmış bulunuyordu. Ama, bugüne kadar nedense gerekli kararlılık ortaya konamamış. Biz de hem seçim vaatlerimizde yer aldığı için hem de vatandaşlarımızın yoğun taleplerinin artık ertelenemeyeceği için, bu meseleyi önceliklerimiz arasına aldık. Çok yönlü ön hazırlıklarımızdan sonra yaptığımız tüm görüşmelerde, öncelikle, halkımızın bu konudaki taleplerindeki artış nedeniyle yıkım konusundaki kararlılığımızı anlatıp, yıkım için uzlaşma zemini oluşturmaya çalıştık.
Neticede, genelevin artık burada kalmasının imkansızlığını onlar da kabul etmek zorunda kaldılar. Böylece, gerekli tüm hukuki prosedürleri tamamladık ve yıkımı problemsiz gerçekleştirdik. Bu yeri, çok yakında bu çevrede yaşamakta olan vatandaşlarımızın dinlenme ihtiyaçları için park ve çocuk oyun alanı olarak düzenleyeceğiz. Bu çalışmalarda bizimle birlikte hareket eden herkese, halkımız adına teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.