content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
03 Eki

Yeşile Alerjisi Olan Millet!.

Evet, başlığı yanlış okumadınız, biz yeşile alerjisi olan bir milletiz...

Yeşil bizi adeta çıldırtıyor!..

Gördüğümüz yerde onu yok etmek için elimizden gelen tüm çabayı sergiliyoruz.

Acaba dünyada Allah vergisi ormanlarını kendi elleriyle cayır cayır yakıp, yok eden başka bir millet var mıdır?

Hektar hektar ormanlarımızı küle çevirip, yerine koca koca blok apartmanları ya da ucube ucube siteleri oturtuyoruz.

Haa bu arada çevreciyiz diye de timsah gözyaşlarını dökmekten de kaçınmıyoruz!..

Ne güzel de rol kesiyoruz...

Zaten elbirliği ile dünyayı da mahvetmedik mi?

Şimdi de, kıyıda köşede kalmış tek tük zümrüt yeşil alanlarımıza da göz diktik.

Bir an önce oraları da yok edip, sanayileşme adına çocuklarımıza, torunlarımıza keltoş bir dünya bırakmanın mücadelesini sergiliyoruz.

Alın son örnek, Sahil Yenice...

Dünkü gazetemizin kapağında görmüşsünüzdür.

Önünü masmavi Bandırma körfezine, arkasını da zümrüt yeşili ormana dayamış bu şirin köyümüzü yok etmek için, buraya da zehir saçan bir fabrika kurmak için yoğun bir mücadele sergileniyor.

Yazık ki, ne yazık...

Canavarlar, son kalan yeşillikleri de sistemli bir şekilde yok etmenin hesabını yapıyor.

Bizler de uyuyoruz...

Hem de mışıl mışıl.

Ne var sanayileşen bir toplum olacakmışız!..

Sevsinler böyle sana-yileşmeyi...

Elin Avrupalısı, Amerikalısı, kendi insanını düşündüğü, kendi çevresini düşündüğü için artık tüm sanayi tesislerini, bizim gibi geri kalmış ülkelerin yeşilliklerini yok edecek şekilde, bizlere kakalıyor, biz de yutu-yoruz.

Ceviz fidancılığında Türkiye’nin en önde gelen bir köyünü, yemyeşil Sahil Yenice’yi yok etmek için buraya fosfor zenginleştirme tesisleri kurulacakmış...

Güya da çevreye de hiçbir zararı olmayacakmış.

Yalanın da daniskası bu olsa gerek.

Yarın birgün oralar kelaynak kuşlarının tepesine dönerse hiç şaşmayın.

Zamanında Bandırma yakınlarına kurulan asit fabrikalarının verdiği zararlar ne çabuk unutuldu?

Gidin bakın bakalım, bostanları ile meşhur, çeşit çeşit meyve sebze yetiştirilen Çalışkanlar köyü (mahallesi) şimdi ne halde. Yeşilin Y’si kaldı mı acaba?

Asit yağmurundan dolayı ne meyve kaldı, ne de sebze... Her taraf yağan asitler yüzünden sapsarı kesildi.

O fabrikalar da kurulurken, çevreye hiçbir zararı olmayacağı öne sürülüyordu.

Peki öyle mi oldu?

Edincikliler, bir zamanlar Edincik karası olarak bilinen üzüm bağları ile övünüyorlardı...

Mis gibi kokan elma bahçeleriyle de...

Hele dut ağaçlarından dolayı yaptıkları ipek böcekçiliğinden eser var mı şimdilerde.

Yok tabii...

Ne oldu tüm bu zenginlikler...

Hepsi asite kurban edildi. Ne uğruna peki?

Sanayileşme uğruna.

Tabii ki sanayileşmeye karşı değiliz. Memleketin bu kadar boş arazisi varken, neden bu yeşillikleri yok etmek için yoğun bir çaba sergileriz?

Bandırma Organize Sanayi Bölgesi neden tercih edilmez?

Orası hem son derece sağlam zemini, hem de yok edilecek hiçbir ağacı olmadığı için mi tercih edilmez?

Çevresinde yeşillik yok diye mi, hiçbir sanayi kuruluşu burada tesis kurmaktan kaçınır?

İllaki, zümrüt yeşilini yok edip, gelecek nesillere çorak toprak bırakmakla mı kendimizi yükümlü görüyoruz.

Bir ağacın yetişmesi onlarca yıl alırken, yok edilmesi ise günler içerisinde gerçekleşiyor.

Hiç mi vicdanlarımız sızlamaz? Hiç mi pişmanlık duymayız?

Nedir üzerimizdeki bu ölüm sessizliği.

Biz bunlara layık bir millet miyiz yoksa?

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank