Yeşil Kalem
Bizden öncekilerin ‘eskiden’ diye lafa başlamasının ne demek olduğunu zaman sonra öğrendim. Meğer zaman içerisinde bazı şeyler yerini terk ediyor ve yerine yenileri geliyormuş.Kara tahta denilen şey de bunlardan biri. Malum kırklı yaşın üzerindekiler bu kara tahtayı iyi bilirler. Renginden dolayı adı kara tahta adını almasına rağmen zaman içerisinde koyu mavi ve koyu yeşil renklere boyanmasına rağmen adı kara tahta olarak tarihe geçti bir kere.
Kara tahtaya tebeşir ile yazılırdı. Tebeşir denilen şeyle tahta üzerine yazılar yazıp, şekiller çizen öğretmenlerimizin elleri tebeşir olurdu. En çok da matematik ve fen öğretmenleri kullanırdı tahtayı.
Zaman ilerledikçe tahta da yerini terk etti halefine. Kara tahta artık beyaz tahtaya döndü. Böylece tebeşir de tarihe karıştı. Belki bazı okullarda hala kara tahta kullanılıyor olsa da kısa zamanda tarihteki yerini alacaktır bu gidişle.
Beyaz tahtaya tebeşirle değil kendine has boyası olan bir kalemle yazılıyor. Bir nevi bir mürekkep çeşidi kullanılıyor kalemlerde. Önceleri bitince atılan bu kalemlerin doldurulanları da çıktı. Ancak o da verimli olmuyor. Çünkü ucu zamanla tahrip oluyor ve verimli olamıyor.
Boyalı kalemler üç renk olarak çıktı karşımıza. Siyah, kırmızı ve mavi. Öğretmenler daha çok iki renk kullanır. Biri kırmızı diğeri siyah veya mavidir. Ancak zaman geçince bu renklere bir yenisi daha ilave olundu. O da yeşil kalem.
Yeşil kalem her şeye rağmen tutmadı pek. Belki tanınmadı yeterince.
İşte bu yeşil kalemle Akkuş’ta bir hatıramı nakletmek istiyorum. Akkuş İMKB YİBO’da görevli ilen derslere dört renk kalemle girerdim. Fen Bilgisi öğretmeni olduğumdan böyle olması işime gelirdi. Malum dersin özelliğinden çeşitli çizgiler ve sair şekillerin çizilmesinde ne kadar farklı renk kullanılırsa o kadar iyi olurdu bizim için. İşte günlerden bir gün dersten çıkıp kantinde otururken okulumuzun matematik öğretmenlerinden Dilara Hanım elimdeki kalemleri göstererek “Bunların yeşil renklisi de mi var” dedi. Ben de yeşil renkli kalemi o an ona hediye ettim. Teşekkür edip aldıktan sonra derse girdiğinde öğrenciler öğretmenlerinin ellerinde gördüğü bu kalem için aynı soruları sormuşlar. Tıpkı bana da sordukları gibi.
Daha önce olmayan bir şeyin ilk defa ortaya çıkması nasıl bir şey olduğunu bu yeşil kalemden anlamış oldum. Bizim daha önce bildiklerimizin dışında olan her şeyin farklı modeli çıkınca önce bir şaşırıyor, sonra kısa sürede ayak uyduruyoruz.
Şimdi YİBO’da Dilara hoca da yok ben de. Dilara hanım gittiği yerde yeşil kalem kullanıyor mu bilmem ama ben gittiğim yerde yeşil kalem de kullanıyorum. Ne zaman yeşil kalemle yazı yazsam aklıma o an geliyor ve hem Dilara hanımı, hem YİBO’yu, hem YİBO’da olan diğer arkadaşlarımı ve daha önemlisi Akkuş’u hatırlıyorum.
Ben bu mesleği yaptığım sürece yeşil kalem kullanacağımdan yukarıda bahsettiğim ve kişi, okul ve Akkuş ilçesini hep hatırlayacağım.
Yeşil bahar rengidir. Gönlünüzün yeşili eksik olmasın hiç. Akkuş ve oradaki bütün tanıdıklarıma selamlarımı yolluyorum. Dünyanızın yeşili hiç solmasın…
Zeki ORDU