Yeşil Altın Sarı Altına Direniyor
Konu Türkiye genelini ilgilendiriyor görünse de, özellikle Ege Bölgesi,ayağa kalkmış durumda. TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu tarafından görüşülen 3213 sayılı Maden Kanunu’ndaki değişiklik Ege’deki zeytincilerin yüreklerini ağzına getirdi. Zeytincilik sektörü kendi sorunlarını unuttu. Maden Kanunu’nda yapılacak değişikliğin peşine düştü.
Gelişmeler bu noktaya, madencilerin yaklaşık iki yıllık mücadelesi sonucu geldi.
Madencilerin istediği üç değişiklikten birisi zeytin alanlarıyla ilgili.
Maden Kanunu tasarısında, daha önce zeytinalanlarının 3 kilometre yakınına kadar herhangi bir maden veya sanayi tesisi yapılamazdı. Şimdi Madenciler, 4086 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’nun 20. Madde 1. Fıkrası’nın şu şekilde değiştirilmesini öneriyorlar:
“Bakanlıkça ilan edilen zeytinlik sahaları içinde, zeytinyağıı fabrikası hariç zeytinliklerin üreme ve gelişmesine mani olmayacağı Çevresel Etki Değerlendirme sürecinde belirlenmiş olan madencilik arama ve işletme faaliyetlerine dönük tesis ve altyapı tesislerinden ibaret geçici tesisler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri yapılabilir ve işletilebilir.” İşte kıyamet de bu noktadan doğuyor.
Geçtiğimiz günlerde zeytinyağı sektör araştırması için Ayvalık ’taydım. Zeytinyağı, rekolte diye sordukça “kanun değişiyor” dediler. Gözler bu kanun değişikliğinden başkasını görmüyor. Küçükkuyu, Edremit, Ayvalık ayakta. Kaz dağlarındaki 72 maden araması için bu değişikliğin yapılmak istendiğinden eminler.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, “10 milyon kişiyiz, zeytin alanlarını tarumar ettirmeyiz. Ankara’da karargah kurmaya hazırlanıyoruz” diye anlattı düşüncelerini.
Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer, 22 Ayvalıklı üretici adına konuşarak, bu kanunun çıkmaması için direneceklerini belirtti.
Ayvalık’ta zeytinciliğin önde gelen isimlerinden Selme Zeytinleri’nin sahibi Selim Kantarcı, “gerekirse 3 kilometrelik zincir oluştururuz” diye konuştu.
* * *
Madencilerin cephesinde ise lobi çalışmalarını Türkiye Mermer ve Doğaltaş Üreticileri Birliği TÜMMER yürütüyor. Merkezleri Ankara’da. Ege’de Maden ve Mermer İhracatçıları Birliği Başkanı Arslan Erdinç sektör adına gelişmeleri takip ediyor. Kendisinin de zeytin tarlaları olduğunu belirten Erdinç, “Ülke bizim, sorunu ahenk içinde çözeceğiz” derken “Zeytin ağaçlarının altında, onların binlerce kat değerinde altın varsa izleyecek miyiz?” diye soruyor. Ayrıca sorunun 3 kilometre şartında olduğunu, diğer sanayi tesisleri için de aynı yasak sözkonusu olmasına karşın sadece madenlerin kurulamadığını belirtiyor.
* * *
Zeytin ağaçlarının arasında maden aramak, zeytinliklerin talan edilmesi fikri hoş değil. Madencilerin dile getirdiği gibi kısa süreli bu faaliyetlerin ardından yeniden zeytin ağaçlandırması yaparız demekse hayal... Kendimizi kandırmayalım.
Kazdağları’nın tepelerinde Hazine arazileri için madenciler bastırıyor, buradaki ürünlerden yararlanan üreticiler etten duvar örüyor.
Peki ne olacak ?
Kısa zamanda birşey olmayacak. Görüşmeler Başkentteki Anayasa değişikliklerine takılmış durumda. Ancak kimin lobisi ağır gelirse o kazanacak.
Tuhaf belki ama ben işin başka noktasındayım. Maden Yasası’na göre çıkarılan ve burada işlenilen altının ancak yüzde 2’si Türk Hükümeti’ne kalıyor. Eğer güçlü madenlerin varsa altın hazinesinin üstünde yaşıyorsan sıkı önlemler alıp altınını çıkartmak elbette mantıklı. Ama kimsenin Türkiye’de bu haksızlığa taktığı, değiştirmek için yasa tasarısı peşinde koştuğu yok. Hem zeytinliklerimizden olacak hem çıkan altının yüzde 98’ini vereceğiz.
Asıl haksızlık ya da büyük oyun burada!
Neyse konuyu değiştirmeyelim. Sonuçta kararlar Ankara’da alınacak ama kıyamet Ege’de kopuyor, Egeli üreticiler etten duvar örmeye hazırlanıyor.
Yanlış politika yap üstünü ithalatla ört
Son dört beş yıldır yaşananlar sektörün dışında kalanları dahi çıldırttı. Süt hayvancılığına verilen destek ısrarla et hayvancılığına verilmedi. Yem fiyatları yükseldi, besicilik zarar eder hale geldi. Süt hayvanları kesildi. Et fiyatları hızla yükseldi. Bu döngüye zamanında müdahale edilmemesinin karşılığı şimdi ithalat olacak. İthalat elbette fiyatları düşürecek ama hayvancılığı öldürecek. İthalat başlayınca hayvan fiyatı düşecek endişesiyle kesime gidecek hayvan sayısı artacak. Sayı azalacağı için ithalat kalıcı çözüm haline gelecek. Zaten şimdiden ithalatın ne kadar süreyle açıldığına dair bilgiye rastlamak mümkün değil. Kısaca pamukta, bitkisel yağ tohumlarında, tarıma dayalı gıda sanayiinin birçok alanında görülen sahne hayvancılıkta tekrarlanacak. Yabancı çiftçiden sonra yabancı üreticiyi de destekleyeceğiz. Ve bir süre sonra sevineceğiz; et fiyatları düştü diye. İthalatın süresini açıklamak, bu işin püf noktası olacaktır.