Yerli Sanayi Desteklenmelidir..
Her zaman yazıyorum ve yazmaya da devam edeceğim;
“ Türkiye’nin en önemli problemi, iş ve aş’tır. Bunun yolu da, yatırım ve üretimden geçmektedir.”
Sayın Başbakan; her TOBB üyesinin, ilaveten birer kişiyi daha işe almasını tavsiye etmektedir. Kendince haklıdır da. Ancak, bu talep ile birlikte; Türkiye’de yabancıların kaçak olarak çalışmasının önlenmesi/ istihdama pranga vuran Çalışma Mevzuatı hükümlerinin değiştirilmesi / yerli sanayii destekleyici tedbirlerin alınması ve Gümrük kaçakçılıklarının önlenmesi, gerekmektedir.
Konu ile ilgili, örnekler vermek istiyorum:
1- Geçenlerde, Kayseri’de düzenlenen bir törenle, İsrail’e modernize ettirilen 170 adet –M60 tankının sonuncusu, teslim alınmıştır.
İsrail’e ödenen para 687,5 milyon Dolardır. (Tank başına 4 milyon Dolar ödenmiştir) Halbuki;
a) General Dynamics firması, Irak’a – çok daha üst düzeyde teknolojiye sahip- M1A1 Abrams tankları için, (140 adetine) 150.5 Milyon Dolar teklif etmiştir. (Tanesi, 1 Milyon Dolar civarındadır)
b) Şili, Almanya’dan 140 adet, Leopard 214 tankını –ki Dünya’nın en iyi savaş tankıdır- 125 Milyon Dolara satın almıştır. (Tanesi, 1 Milyon Doların altındadır)
c) Hindistan, T-90 AMT tankının 310 adedine 700 Milyon Dolar ödeyecektir.(Tanesi , 2 milyon Doların biraz üzerindedir)
Ve biz, modası geçmiş tankların tamiri için, 4 milyon Dolar ödedik. Bu ne biçim “ One Minute” dir? Ne tür, bir teslim oluştur? Ve bu para ile kendi tank sanayimiz kurulamaz mıydı?
2- Yine İsrail. 10 adet Heron (insansız hava aracı) satın aldık ve 185 milyon dolar ödedik.
Halbuki, TAİ ve ASELSAN tarafından, 65 Milyon Dolar harcama ile geliştirilen ve ilk örneği üretilen, yerli insansız hava aracı; yük taşıma kapasitesi ve havada kalma süresi olarak, Heron’dan daha üstündür. Temmuz veya Ağustos başında ilk uçuşunu yapacaktır. Yüzde yüz yerli üretimdir.
Demek ki; kaynakları, Türkiye düşmanı/ soykırımcı İsrail’e aktaracağımıza, kendi yerli sanayimize aktarsak, çok daha başarılı sonuçlar alınacaktır.
3- Yılda 11 Milyar Dolarlık makine ihraç ediyor; 23 Milyar Dolarlık da ithalat yapıyoruz. Halbuki, bu makine ithalatının 17 Milyar Dolarlık bölümü, Türkiye’de –daha da kaliteli olarak- üretilebilmektedir. Sektör, biraz destekle, kısa sürede, 50 Milyar Dolarlık ihracat potansiyeline ulaşabilir. İnsan kaynağımız, teknolojimiz, sanayi alt yapımız, buna müsaittir. Her şey üretilebilir.
Ancak, OECD üyesi 29 ülke içinde, kendi sanayini korumak için tedbir almayan 3-4 ülkeden biri, ne yazık ki, Türkiye’dir. Tam anlamı ile yabancılar için çalışmaktayız, onlara avantaj sağlamaktayız.
Halbuki, her ülke, kendi sanayini korumakta, açık veya gizli çok sayıda destekler sağlamaktadır. Yerli sanayimiz, bu yıkıcı rekabet karşısında çöküp gitmektedir.( Hele, hele kalitesiz Çin malları karşısında)
a) Kamu ihalelerinde tam bir sorumsuzluk, yabancı yandaşlığı hakimdir. ( Ne tür rüşvetler döndüğünü ve bunların bir türlü inceleme konusu yapılmadığını da görüyoruz. Mercedes’le ilgili ‘ İzmir’in de bulaştırıldığı) iddialar ile ilgili, başvurmadığım makam kalmadı. Tıs yok)
Tüm AB ülkelerinde ve özellikle ABD’de tam bir korumacılık vardır. ( ABD’de, kamu işinde, bir kg. yabancı çelik kullanamazsınız) Bizde ise, İhale Kanunu, devamlı olarak, yabancılar lehine değiştirilmektedir.
Yabancı iktidarların sağladığı büyük kredi desteği de, hesaba katılınca, Türk firmalarının hiç şansı kalmamaktadır.
b) Türkiye, Avrupa’nın en büyük otobüs üreticisidir. Her türlü engele rağmen, (fiyat ve kalite avantajları ile) Avrupa ülkelerinde, çok ciddi ihracatlar yapılmaktadır.
Ne gariptir ki, başta İstanbul olmak üzere, birçok belediye, Avrupa’dan otobüs ithal etmektedirler. ( Son 10 yılda, İstanbul Belediyesi, yüzlerce otobüs ithal etti. Milyonlarca Dolar ödedi. Tek bir yerli otobüs almadı. Yerli sanayiye , hiçbir katkısı olmadı)
4- Termik santrallerin, yenileme ihalelerinde de durum aynıdır. Bu işleri layıkıyla başaracak, onlarca firmamız mevcuttur. Ama, işler ihalesiz olarak Polonyalı firmalara; yada % 1, 5-2 daha ucuza yapıyor diye, Çinli firmalara verilmektedir.
5- Kamuya ait, demiryolu aracı üretecek, 3 firma vardır. Bunlarda, büyük ölçüde atıl kapasite mevcuttur. Ama, ihtiyaçların tümü ithal edilmektedir. Milyarlarca Dolar ödenmektedir.
( Bu arada, dikkati çeken bir husus da; İhale Kanunu, yerli firmalara, % 15e varan fiyat avantajı sağladığı halde; bu avantajlar- genellikle- ihale şartnamelerine konmamaktadır. Yerli üreticiler korunmamaktadır. Bu uygulamanın, “ kanuni zorunluluk” haline getirilmesi şarttır)
( Aynı şekilde; mahalli idarelere, su/ çevre/ ulaşım vb. yatırımlarda verilen ‘ Hazine garantisi” sadece yurt içinden sağlanan mal ve hizmetler ile sınırlandırılmalıdır. Yabancı alımlara garanti verilmemelidir)
( Önümüzdeki 10 yılda, yapılacak çevre yatırımlarının, minimum tutarı 75 Milyar Avro olacaktır. Bu rakam Türkiye’de kalmalı, on binlerce evladımıza iş imkanı sağlanmalıdır)
( Elbette, enerji ve işçilik maliyetlerini, dış Dünya ile rekabet edebilecek düzeye indirmenin çareleri de üretilmelidir)
Türk sanayii, Tüm Dünya ile rekabet edebilir. Yeter ki, hepimiz, önce kendi Ülkemizin firma ve çalışanlarını düşünelim. Kaynaklarımızı, yabancılara aktarmayalım.