Yerel Yönetimlerde ‘Bütünşehir’ Uygulaması Gerekliliği
Büyükşehir Belediyelerinin Demografik Açıdan Seyri:
Hala bir türlü eskitemediğimiz 1982 Anayasamızın 127. maddesi, büyük yerleşim yerleri için özel yönetim biçimi geliştirilebileceğinden bahsetmektedir. 3 Mart 2004 yılında yapılan değişikliğe göre büyükşehir belediyesi olmak için önce 1.000.000 (bir milyon) nüfus gerekli görülmüş ve 5272 sayılı kanun çıkmış olsa da daha sonra Belediye Kanununun yeniden görüşülmesi sürecinde TBMM genel kurulundan 750.000 olarak geçmiştir. Nüfus sayısındaki bu azaltım aslında mantıklı idi. Çünkü 3030 sayılı eski Büyükşehir Belediyesi Kanununun (gerekçe kısmında) 300.000 nüfus şartından bir milyon nüfusa çıkış arasındaki fark fazla büyüktü. Bu kentlerimizin dinamizmi açısından fazla zorlama olacaktı.
Aslında teorik olarak bir yerleşim yerinin kent yapısı itibarıyla büyükşehir olarak algılanabilmesi için ne olursa olsun şu ya da bu şekilde en az bir milyon nüfusu bulması gerekirdi. Bu teorik gereklilik fiili durum için fazla sırıtmasın diye 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununda 750 bin nüfus ile yetinilmiştir.
Büyükşehir ve Bütünşehir Kelime ve/veya Kavramının Etimolojik Açıdan İncelenmesi:
2004 yılında yapılan değişiklik sırasında yerleşim yerleri için "şehir" mi "kent" mi kullanılsın tartışmaları da yapılmıştır. Ancak yine o tarihlerde "mahalli idareler" kavramı yerine güncellik kaygısıyla "yerel yönetimler" kavramı kullanılmasına rağmen, "şehir" konusunda buna gerek görülmemiştir. Ancak bilimsel ve küresel ortamlarda artık "şehir" kelimesi kullanılmamaktadır. Bunun yerine daha çok "kent" sözcüğü kullanılmaktadır. Anakent yönetimleri, metropol kent, metropoliten kent, megapoliten kent gibi tabirler daha çok "şehir" değil de "kent" sözcükleriyle kullanılmaktadır. Yerel yönetimlere ilişkin güncel istisnai kavram da "bütünşehir" olarak öngörülmüştür. Bundaki sebep olsa olsa, "büyükşehir" kavramıyla zihnen paralellik kurulması içindir. Ancak önümüzdeki on yıl içinde büyükşehir yerine "anakent" kavramı biz istesek te istemesek te zaten kullanılmaya başlanacaktır. Gerçi "şehir" kelimesi farsça asıllı olmasına rağmen dilimizde yerleşik hale gelmiştir. Bunun yanında "kent" kavramı da yine iranî kaynaklı bir sözcüktür. Dil devrimi sırasında öztürkçe zannedilerek aslında köy, mezra anlamına gelen sözcük ne tuhaftır ki, dilimize genelleştirilerek 'yerleşim yeri" anlamında kabul edilmiş ve bu gün de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Büyükşehir > Anakent / Bütünşehir > ?. Evet soru işareti koydum. Çünkü kent olarak söcük kullanıma sokulsaydı, bu günkü kullanım amacına göre bambaşka bir sözcük türetilmesi gerekebilecekti. Çünkü "bütünşehir" normal kentten daha büyük ama büyük şehir/anakent kadar da büyüyememiş, ancak idari ve eşgüdüm bakımından bütünlük içinde değerlendirilmesi gereken kentsel mekanlar için öngörülmüş ve türetilmiş bir kavramdır. Bu nedenle etimolojik açıdan ilk etapta gündemdeki sözcük dışında başkaca bir sözcük öneremeyeceğiz. Ayrıca böyle bir arayış son derece lüks olarak görülecektir.
Bütünşehir Statüsü ve Bütünşehir Uygulama Önerisinin Değerlendirilmesi:
Halihazırda bu değişiklik öncelikle Trabzon için öngörülmüştür. Bu uygulama 2006 öncesinde Denizli için de konuşulmuş ve 2006 yılında bu düzenleme resmi gazetede yayınlanmıştı. Burada konunun gerekliliğini tartışmaya bile lüzum yoktur. Çünkü bir yerleşim yerinin normal belediye veya büyük şehir belediyesi olmasının sakıncalarından çok üstünlükleri bulunmaktadır. Bu da zaten evrensel bir gerçektir. O halde, bir yerleşim yerinin normal kent mi yoksa bütün şehir mi olması aynı bağlamda ele alınmalıdır. Yani kısaca hem Trabzon açısından, hem de Denizli açısından bu kentlerimizin "bütünşehir" kapsamına alınması son derece avantajlı olacaktır.
Bu değişim öngörüsüne büyükşehir kapsamında düşünülen kent çevresindeki çok varlıklı geliri yüksek "belde belediyeleri" sıcak bakmayacaktır. Çünkü bu yerleşim yerlerindeki kentsel rantların paylaşılmasını istemeyeceklerdir. Ancak birkaç belde belediyesinin veya ilçe belediyesinin böylesi benmerkezci yaklaşımıyla, kentesel alanda eşgüdümün zorunlu olarak görüldüğü Trabzon gibi yerlerin çarpık, asimetrik ve eşgüdümsüz gelişmesine göz yumulmamalıdır.
Kaldı ki, bütünşehir kapsamına alınan / alınacak yerleşim yerleri, büyükşehir/bütünşehir desteği de alacaktır. Belde belediyelerinin bütünşehir'den yardım alamayız, siyasal açıdan eziliriz gibi yaklaşımları yersizdir. Çünkü alanların gelişmesi bütünşehir belediyesinin başat görevidir. Bunun yanında bütünşehir uygulamasıyla beldelikten düşecek olan belediye başkanlarının (koltukları yok olacağından dolayı) feryat etmelerini ise doğal karşılamak gerekecektir
Bütünşehir Uygulamasında Belde Belediyelerinin Durumu:
Normalde bir yerleşim yeri büyükşehir haline geldiğinde o sınırlar içindeki belde belediyeleri eğer nüfusları 50 binin üzerinde ise, "Büyükşehir İlk Kademe belediyeleri" haline gelmektedir. tüzel kişilikleri devam etmektedir. 50 binin altındakilerin belediyelikleri düşer, köy ise, tüzel kişilikleri sona erer, Ancak bütünşehir uygulamasında bu konu tam olarak nasıl uygulanacaktır, şu an için bütünşehir uygulamasına yönelik İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe giren kararda (henüz proje) 7 belde belediyesi ve 29 köy Trabzon Belediyesi sınırlarına alınmıştır.
Buna göre;
Trabzon ili merkez ilçeye bağlı Akyazı, Akoluk, Çağlayan, Çukurçayır, Gürbulak, Pelitli ve Yalıncak belediyeleri ile Ağıllı, Ayvalı, Akkaya, Aktoprak, Beştaş, Bulak, Çamoba, Çilekli, Çimenli, Düzyurt, Dolaylı, Doğançay, Fatih, Geçit, Gölçayır, Gözalan, Gündoğdu, İncesu, Karakaya, Kavala, Karlık, Kireçhane, Kutlugün, Subaşı, Tosköy, Yeşilbük, Yeşiltepe, Yeniköy ve Yeşilyurt köylerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak, Trabzon Belediyesi sınırları içine katılmıştır. Durumun artık geri dönüşü oldukça zordur. Olsa olsa, buradaki yerel otoriteler katılım konusunda referandum yapılması için talepte bulunabilir. Bu da en iyi ihtimalle zaman kazandırır. Nihayetinde öngörülen proje geç te olsa uygulanır.
Bu aşamalardan sonra yapılacak olan, yeni bütünşehir belediyesine dahil edilecek yerleşim yerlerinin bu günden itibaren 1/1000 den daha büyük ölçekli planlarında merkezle uyuma çok daha fazla dikkat etmeleridir.
Sorun: Merkezden çevreye 20 km lik daire çizilmesi durumunda (Trabzon için) kentin doğu batı ekseninde sorun yoktur fakat, bir tarafı denize dayandığından dolayı kuzey güney eksenindeki yerleşim yerlerinin bütünşehirle entegrasyonu oldukça sorunlu/zahmetli olacaktır.
Böylesi uygulamalar Türkiye'nin başkaca bir çok belediyesinde yinelenecektir. Katılım ve eşgüdüm sürecine ilişkin tartışma ve gelişmeler önümüzdeki günlerde yine ısınacaktır.
Yerel bazda ayrıntılı değerlendirmeleri ve çözüme yönelik hususları bir sonraki yazıma bırakmak üzere esen kalınız.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.gazetecanik.com, www.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.net, www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıtbası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.