Yeniceköyde Yağmur Duası
Yoğun geçen kışın ardından yağışların birden bire kesilmesi yağmur bekleyen
çiftçileri korkuttu. Mahsulün tarlada yanarak kurumasından korkan köylüler
yağmur duasına çıkarak hallerini Mevla’ya arz ettiler. Yağmur taleplerini
Allah Rızası için kesilen kurbanlarla birleştirdiler, Mevla’ya yakarışta
bulundular.
Osmanpaşa yağmur duasına katılamamıştım. Yeniceköy Yağmur duasına katılayım
istedim. Dostum, kardeşim Necati Duyar’ında daveti üzerine dernekten bir grup
arkadaşımla birlikte Yeniceköy Yağmur duasına bizler de dahil olduk.
Kadınlı erkekli bir grup dostlarımızla Yahya Baba’daydık. Yahya Baba Yenice
Ovasına hakim bir noktada, merkezi bir alan. Çevreyi yüksekten
seyrediyorsunuz. Çapanoğlu Camiin emekli imamı İlyas Hoca güzel bir sohbette
bulundu. Neden yağmur yağmaz, bize düşen görevler nelerdir, yağmur duasında
nelere dikkat edilmelidir? Konularında güzel bilgiler verdi.
Yağ Baba da tatlı bir telaş vardı. Kendilerini Mevla’ya yakın hisseden ve
manevi havaya bürünmüş olan konuklar geçmişlerini ve yaşadıkları asrı da
sorgulamış oldular. İçim kıpır kıpırdı, çocukluk günlerimin yağmur dualarını
hatırladım. İnsanların garip, mahzun ve mahcup, utangaç duygularla Mevla’ya
hallerini arz edişleri duygulandırdı beni…Tepeden çevrenin harika
manzarasını seyrederken hayallere dalıp gittim.
Akıbetlerini bilmeden bir kamyonetten suçsuz günahsız kurbanlıkların, koyun
ve kuzuların indirilişi takıldı gözlerime. Koyunları yakalayıp” Bismillah-
Allah-u Ekber” diyen bıçağı çalıyordu. Bir, iki, üç derken tam 10 koyun
birden kurban edilip hayır dualarla kesildi. Kurbanların akan kanları sele
dönüşüp çimenler kana bulaştı…Bütün bular inanan insanların Mevla’ya olan
niyazlarıydı.
Yağ Baba töreni sonrası köy camisinde toplanıp, Yağmur duası adına okunan
mevlide katıldık. İmamı tayin olup gitmiş olan köye bir anda beş imam
birden gelip güzel ve yanık sesleriyle camiyi çınlatmaları manidardı. Yine
eller yağmur deliğiyle ile Mevla’ya açılmıştı.
Köy Konağına döndüğümde tatlı bir telaşa şahit oldum. Kurbanlıklar yüzülüyor,
etleri doğranıyor, ocaktaki büyük kazanlarda kavurmaya yapılıyordu. Yemek
hazırlık ekibini de görüntüledim. Harıl harıl çalışan, çalışmayı ibadet
sayan, halka hizmeti Hakka hizmetle birleştiren köylülerle görüştüm. ”
Hayırlı olsun, kolay gelsin!” dedim.
Bu güzel çaba insanı duygulandırıyor. Ne güzel bir gayret, ne güzel bir
birliktelik... İşte köylü böyle olmalı. Birleşmeli, kaynaşmalı, dayanışma
içinde olmalı. Üç günlük dünyada kırgınlık, küslük, dargınlık olur mu?
Barışın, kucaklaşın, kardeş olun demeliyiz..
Köy Konağında oturan yaşlı dedeler, amcalar kendi aralarında hoş muhabbet
ediyorlardı. Bir ara milletvekilleri gelip köyün sorunlarını dilemişler, hal
hatır sormuşlar. Gördüğüm kadarıyla köyün iki ciddi sorunu var. Birincisi
imam eksikliği, diğeri de köy yolunun asfalt olmaması…Sayın vekillerimiz bu
iki önemli sorunu notlarına almışlardır heralde...
Bu güzel tatlı telaş devam ederken basından gelen arkadaşlarımız köyü gezip
ilginç görüntüler aldılar. Yozgat Şairler Yazarlar Derneğinden gelen
arkadaşlarım halkın içerisine karışıp sohbet imkanını buldular. Ben de
gördüğüm kareleri fotoğraflarla belgelemeye çalıştım.
Yemek hazır dendi.Sofralar kurulmuş, masa ve sandalyeler sıralanmış Köy
Konağının alt kısmı bu amaçla tanzim edilmişti. Hocası, hacısı, köylüsü
şehirlisi, çoluğu çocuğu masalara doluşup yemek ziyafetinde toplanmışlardı. Bu
defa da tatlı bir yemek telaşı başlamış oldu. Yağmur Duasının yemeğiydi
bu…Meşhur Türkmen Pilavı ve Et kavurması…
Yağmur Sofrasını Necati Duyar, Köy ihtiyar heyeti, hayırsever köylüler hep
birlikte hazırlamışlar güzel bir birliktelik sergilemişlerdi. Organizede ilk
olmanın acemiliği vardı ama, tatlı telaş, güler yüz, takdire şayan teri
hepsini silip süpürmüş yerini sevince mutluluğa dönüştürmüştü.
Yemek sonrası misafirler birer ikişer müsaade alıp ayrılırken biz de çay
sohbetindeydik. Yemek o kadar bol hazırlaşmıştı ki, komşular evelerine de
götürerek ev halkının da yağmur duasına katılmalarını sağladılar. Yemeğe Halil
İbrahim bereketi gelmiş, Yenice köylülerin sofrası da Haili İbrahim sofrası
olmuştu.
Böylesine güzel bir birliktelik bizleri de mutlu etti. Emeği geçenleri ve
maddi ve manevi katkıları olanları kutluyoruz. Mevla çabalarını Aziz
Eylesin!...Var olun Yeniceköylüler, sofranız da gönlünüzde bol olsun…
Yozgat’a dönüş yolunda yağmurla karşılaştık. Şükür Mevlaya ki, aynı gün
yağan yağmurla toprağın yüzünün güldüğüne tanık olduk…