Yeni (sivil?!..) Anayasa’yı Çıkartın!..
Eğer, TBMM’de yemin ederek, zımmen millete vekil, Parlâmenter kisvesini bürünenler; münferit (bireysel) akıl-idrak, özgür irade, şahsiyet-haysiyet, namus ve şeref sahibi iseler, zaten ettikleri yemine mutlaka sadık kalacak, kaldığı kadarıyla mevcut ve cari Anayasayı ne pahasına olursa olsun sahiplenip, canları pahasına koruyacaklardır. Bu, onlar için bir namus, şeref ve soy borcudur. Yemin edenlerin başka çaresi yok!...
Gerçekten 1982 Anayasasının değişmesini; Anarşi, terör ve tedhiş unsurlarının alenen himaye gören yardım, yaltakçı, yatakçıları dâhili ve harici bedhahların (iç ve dış düşmanların) menfur isteklerine kulak verilmesini “açıkça” isteyenler zaten yemin etmediler. Bunlar, ayağını kaldırıp yemin edenlerden daha onurlu duruma yükseldiler. Her nereden güç, kuvvet ve cesaret alıyorlarsa, son derece açık, davalarında ısrarcı ve samimiler. Diğerleri gibi iki yüzlü, mürai ve çifte standart erbabı değil!.. Sonuçta: Yemin etmeyenler zaten, açıkça anayasa karşıtlarıdır.
Sap’la saman karıştı. Hani bir lâf vardır. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” ve “Mahkeme Kadı’ya mülk değildir” diye!.. Şu halde suç mefhumu da, suçlu karinesi de olabildiğince birbirine karıştı. Umur-u devlette Adalet kendiliğinden tecelli etmek ve/veya Cumhuriyet’in Savcıları tarafından tecelli ettirilmek zorundadır. Fakat etmiyor. Demek ki, devlet umur-u (devlet tecrübesi, bilgi-birikim ve medeni cesareti olan hakiki devlet adamı) kalmadı. Yazık, bu devlete ve millete çok yazık!.. İşte bu nedenle millet manipülâsyonları gam etmemekte ve sabırla beklemektedir. Bu nedenle, 12 Eylül 2010 anayasa değişikliklerine evet denildi. Bir başka sebepte: “Bu son olsun, artık Anayasama dokunma” anlamınadır. ,
Kanlarında sorun yoksa!.. Mesele yok…
Malumdur ki; Damarlarında Türk Kanı taşıyanların en belirgin vasfı: Namus, soy ve şerefleriyle temayüz etmiş, harama, yalana, talana asla tenezzül ve tevessül etmeyen;, Hırsızlık, haksızlık, yolsuzluk ve sahtekârlık yapmayan; Nostaljik “milleti sadıka sorospuları gibi” değil, gerçekten Türk milleti, Türk İnkılâbı ve mezkür yemin’de ifadesini bulan değerlere sahip, sadık ve samimi, saygılı, mert olmalarıdır.
Bu nezih insanlara; Namuslu, dürüst ve demokrat olanlara sadece:
“Sakın bilinçsiz iş yapmayın. Makam-mevki, şan-şöhret, karı ve para sarhoşu olmayın.
Onur-erdem, insani sorumluluk, İslâmi yükümlülük ve vicdani şuurunuzu kaybetmeyin.
Daima kendinizde olun, ne yaptığınızı iyi bilin. Eyleminizin amaç, anlam ve yol açacağı sonuçların idrakinde, farkında olun, kesinlikle yalan söylemeyin, ilmi kaynağından edinin, asla başkalarının telkin, tavsiye ve baskısıyla hareket etmeyin” deriz; Eğer ki dönme, devşirme, kripto, mason-misyoner, sabetay, ajan provokatör ve hassaten “onun bunun çocuğu” değilseler, bu onlara yeter. Zira işbu vasıf ve evsafta olanlardan ne halka vekil, yargıç, savcı veya avukat dahi olamaz. Olursa bu kariyer ve karizmalarını hiç tereddütsüz milleti soymak,
Lâkin damarlarındaki kan bozuk; yüreklerindeki iman sahte ve genleri asaleten mankurt ise, “bu domuz yavrularını men ve tasfiye etmekten” başka çare yoktur. Bu: Halk, hak ve adalet adına “vekâlet ve takip” iddiası güden muhalefete düşer. Çünkü usulen, tefhimen de olsa millet muhalefet görevini onlara vermiştir. Muhalefet beceriksiz-basiretsiz, yetersiz-yeteneksiz, aciz ve zavallı, sünepe, dalkavuk, uşak ve korkak olmaya hakkı yoktur. Aksi takdirde mertebeleri ve millet gözündeki yerleri: Aç kalmış kuduz bir köpek, kirli kan ve leş peşindeki vampir, sülük, kene veya sırtlan derecesine düşer. Şu hale nazaran:
“yeminli” parlâmenterleri, yemin’e esas anayasayı fesih, iptal ve ilga ile Türk, İslâm ve insanlık düşmanlarının dayattığı “bir başkasını ve yenisini yapmaktan dem vuruyor olmak” çok yaman bir çelişki, alenen anayasa suçu, vatana ihanete teşebbüs ve keza korkunç bir ironidir!.. Basiret ve bekadan bu kadar yoksunluk, bu denli “akıl tutulması” olamaz!.. Yahut kendini “millete vekil” gösterip; Anayasa düşmanlığı yapmak!..
Lütfen, bu makaleyi dikkatle okuyunuz, yorumlayınız ve mümkünse; Kişisel yorum, fikir, eleştiri ve katkılarınızı da eklemek suretiyle; Mümkün olduğu kadar adrese gönderiniz.