Yeni Neslin Zihin İdraksizliği
Hazin bir hatıradır.
Yeni neslin konuyu biraz iyi kavraması için “bağlamalı” telefonlardan bahsetmek gerekiyor.
Bilindiği üzere bundan 40-50 sene önce şehir içi ve şehir dışı telefonlarla doğrudan görüşme yapılamıyordu. Telefon edeceğiniz numara elinizde olacak bir PTT acentesine uğramak gerekiyordu. Siz nereye telefon edecekseniz orada bulunan görevli son numaraya bağlana kadar birkaç yere bağlanır ve nihayetinde sizi muhatabınızla sesli olarak görüştürdü.
Bağlantıyı kuran kişi ara sıra ahizeyi kaldırır konuşma sona ermiş mi diye kontrol ederdi. Konuşma devam ediyorsa birkaç cümle duymuş olurdu. Aslına bakılırsa santral memuru konuşmaları tamamen bile dinleyebilirdi. İşi icabı yani.
Kısa sistem böyle işliyordu.
Gelelim hatıramıza.
Yaşlı kadın, bir gence eskiden telefonların yukarıda bahsettiğim şekilde bağlanarak konuşulduğunu söylüyor. Genç itiraz ediyor. “Olmaz öyle şey!”
Kadın böyle bir şeyin olduğunu, hatta kendisinin bu işle meşgul olduğunu, daha sonra doğrudan görüşmeler yapılınca veya telesekreterler devreye girince bu işi yapanların da kalmadığını belirtiyor.
Genç saflığından mı, ukalalığından mı, inanmak istemediğinden mi veya zekasının yetmediğinden mi bilinmez şiddetle karşı çıkıyor. Kadıncağız her ne kadar ben bu işlerle uğraşıyordum, bu tür çalışan şimdi yok yani bu işler eskidendi dese de muhatabını ikna edemediğini söylüyor.
Kısaca genç böyle bir şeyin mümkün olamayacağını, kadını bu işi uydurduğunu söylüyor.
İmdiii…
Bir işi yapan bir tarafta, öyle olmaz diğer tarafta.
Eskilerin “Ölür müsün, öldürür müsün” dedikleri şey.
Kadıncağız konuyu bize anlatırken sanki tartıştığı daha doğrusu bir türlü izah edemediği gençle aynı olayı yaşıyormuş gibi anlatıyor. Ve ekliyor:
-Neden inanmıyor?
Neden olacak. İdrak noktaları tıkanmış. Başını kuma gömmüş devekuşu gibi. Ben avcıyı görmüyorum demek ki avcı da beni göremez” mantığı bile bundan daha tutarlı.
Son zamanda yeni nesilde tuhaf şeyler peyda oldu. İşine gelmeyen şeye inanmıyorlar. Olumsuz tahminler hayatlarında yok. “Olmazsa ne yaparsın*” sorusuna “olacak, olmalı” diye cevap veriyorlar. Tahmin ettikleri şey olmayınca da sükûtu hayale uğruyorlar. Yeni moda tabirle “B” planları yok. Her şeyi nasıl istiyorsa öyle olacak sanıyorlar.
Kısaca idrakten mahrum bir nesille karşı karşıyayız. Nerdeyse yangına, ev ısınıyor diyecek kadar doğr muhakeme yapamayacak kadar zihni bir zafiyetleri var.
Sonumuz hayrola…