Yeni muhalefet Hareketi AK Parti İçerisinden mi Çıkacak?
Türkiye yeni bir döneme giriyor.Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları AK Parti'de doğal olarak bir olağanüstü kongreyi doğurdu.
CHP'de ise hesaplaşma yaşanacak bir kurultaya neden oldu.
Kim ne derse desin, AK Parti de kimin Başbakan ve Genel Başkan olacağını Başbakan Erdoğan belirleyecek.
Belirleyeceği isimde aynı zamanda AK Parti'nin geleceğini belirleyecek.
Bugüne kadar AK Parti'nin seçim kazanmasının ardındaki asıl isim Recep Tayyip Erdoğan.
Partinin başında olmadığında AK Parti'nin oyunun düşeceğini görmek gerekiyor. Ancak Cumhurbaşkanlığında Erdoğan'ın aynı zamanda fiili olarak Başkanlık yapacağını düşünersek, seçimlerde partisi için öyle yada böyle oy isteyecektir. Ama kapalı ama açık olarak...
2015 genel seçimlerinden AK Parti'nin zayıflayarak çıkacağını düşünenleri, yeni bir hüsranın beklediğini bugünkü realite ile ilan edebilirim.
****
Türkiye yeni döneme giriyor. Hem de bugüne kadar alışık olmadığı bir döneme...
AK Parti'nin başına gelecek isim liderlik olarak Erdoğan'ı geçemeyeceğine ve o'nun iradesi olmadan Başbakan olamayacağına göre asla o'na karşı çıkmayacaktır.
Son 7 yıldır Abdullah Gül ile Erdoğan arasında büyük sorunlar olacağını düşünenler gibi, kimileri sorun çıkacağı üzerinden kuracakları tüm senaryolar -olasılıklar- boşa çıkacaktır.
****
Çok uzun yıllardır, özellikle 2007 yılından itibaren AK Parti'nin kendi muhalefet hareketini oluşturacağını ve Türkiye'nin eski iktidar sahiplerinin bugünün sözde muhalefetinin ise zamanla tasfiye olacağını yazdım ve konuştum.
Süreç hızla oraya doğru gidiyor, çok büyük bir altüst olmaz ise.
Yazın bir kenara dünyanın aktörleri Türkiye için bir alt üst oluşa da asla izin vermeyeceklerdir!
****
10 Ağustos seçimlerinden sonra yaşanan tüm tartışmalar açık açık, Türkiye de yeni bir demokratik muhalefet hareketinin AK Parti içersinden çıkacağının işaretlerini veriyor. Bu bilinçli bir tercih midir denilerse, bunun yanıtını kimi verilere sahip olmadığım için 'evet' diyemiyorum.
Sezgilerim yaşanan tartışmalara bakınca böyle bir sonuçla karşılaşacağımızı tahmin ediyorum.
****
Çok büyük alt üstler yaşanmaz ise (özellikle çözüm sürecinde yaşanacak tıkanma ve geri adımlar Türkiye'yi geçmişten daha sert bir çatışma dönemine sokar) Abdullah Gül AK Parti'ye döner. Kimsenin buna engel olması da mümkün değildir.
Ardından da partide liderlik yarışı başlar. Çünkü Gül parti'nin başına gelmek için yürüteceği süreç parti içinde guruplaşma yaratır ve yaşanak bir iktidar yarışması ayrılıkla sonuçlanır.
Ve inanın süreç birkaç yıl içersinde buraya doğru akacaktır.
Suriyeli göçmenler ve
faşist zihniyetlerimiz
Uzun süredir yazmak istediğim ancak bir türlü yazamadığım Suriyeli göçmenler konusunu yazmak istiyorum. Baştan söyleyeyim. Hangi etnik, inançsal ve siyasal kimliği taşırsa taşısın, Suriyeli göçmenler üzerinden yürütülen nefret söylemi, içimizde faşist zihniyetin ortaya çıkışıdır.
****
Toplumda Suriyeli göçmenler için nefret dalgasını büyütenlerin büyük çoğunluğu bu topraklara göçle gelmiş olanlar olması çok büyük bir trajedi.
Anadolu coğrafyası göçmenlerin buluştuğu anavatan... 1800'lü yıllardan itibaren yaşadığımız coğrafya Osmanlı'nın hüküm sürdüğü tüm topraklardan göç aldı. Asya, Balkanlar, Ortadoğu, Afrika bu topraklara göç gönderdi.
90'lı yıllar Bulgaristan'dan en büyük göç dalgasına şahit oldu.
****
Yeryüzünde hiç kimse doğduğu ve doyduğu toprakları durup dururken terk etmiyor.
Yaşanan büyük trajediler büyük göçlere; onbinlerin, yüz binlerin hatta milyorların daha güvenli topraklara doğru acılı yürüyüşlerine neden oluyor.
Bu büyük göçlere, yaşadığımız yüzyılda şahitlik etmiş insanlarız.
****
Ve bu topraklara yeni göç edenlerden (hem de ayrıcalıklı olarak) daha önce gelmiş olanların, büyük düşmanlıkların merkezi olması, destekçesi olması kelimelerin kıfayetsiz kalmasına neden oluyor.
Osmanlı İmparatorluğu 4 milyon km2'de hüküm sürmüş bir devlet. Anadolu'ya can güvenliği için, sığınmak için, yurt eylemek için, ailelerinin güvenliğini sağlamak için yola çıkanlar büyük milletin parçalarıdır.
Sevre karşı çıkanların, ülkenin bölünmesini emperyalizmin oyununa bağlayanların, milletseverlik üzerinden duruş eyleyenlerin Suriyeli göçmenlere yönelik nefret söylemini geliştirmeleri aşağılık bir duruştur.
Çünkü, Suriyeli göçmenler büyük milletin bir parçalarıdır. Onlar Anadolu coğrafyasında yaşayanların kardeşleridir, bir bütünün parçalarıdır.
Cumhuriyetin sınırları Suriye'yi içine alsaydı, onlar bugün bu toprakların yurttaşları olacaklardı. Sınırlar birkaç kilometre içeriden belirlerseydi, bugün yurttaşlarımız olanlar da başka ülkelerin yurttaşları olacaktı.
Sınırların bugünkü hali, sınırların ötesinde kalanların bir tercihi değildir. Aynen içeride kalanlar gibi...
****
Suriye'den gelen yüzbinler bu ülkenin, devletin, milletin misafirleridir. Kimileri için Suriye de güvenlik sağlanana kadar bu misafirlik geçici, kimileri için ise kalıcı bir ev sahipliği olacaktır.
Vicdanının tatile göndermiş olanların, Suriyeli göçmenler üzerinden AK Parti düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı yapmaları aymazlık ve kendi geçmişine yabancılaşmaktır.
****
12 Eylül'de onbinlerce insanımıza can güvenliği nedeniyle batıya büyük yürüyüş yaptığında, oraları vatan eylediklerinde, işleri olmadığında yardım aldıklarında, (batıda yaşayanlarla hiç tarihsel akrabalıkları olmadığı halde) galiba oralarda böylesine bir zulümle karşılaşmadılar.
Bugün, Suriyeli göçmenlere yönelik estirilen bir nefret dalgasıyla yüz yüze gelmediler.
Münferit olan şeyler yaşanmadı mı, batıda Türkler ve diğer göçmenler üzerinden faşist
nefret söylemi geliştirilmedi mi? Tabi ki oldu. Ancak o batı ki, faşizmin iktidar olduğu, büyük dünya savaşına neden olan yerdi.
Son söz: Milletin parçası olan, Suriyeli göçmenler üzerinden estirilmeye çalışılan söylem faşist bir söylemdir. Ve evine can güvenliğiyle sığınmış insana zulümdür.