Yeni İlaçların Dayanılmaz Cazibesi
Senelerden beri birçok ilacın yeterli klinik tecrübe kazanılmadan piyasaya sürüldüğünü söyler dururum. Benim için yeni ilaç patlamaya hazır bir bombadan farklı değildir. Göğüs hastalıkları ile ilgili literatürü günü gününe takip etmeme karşılık yeni çıkan bir ilacı kullanmakta hiç aceleci olmam. Çeşitli vesilelerle, çok bilen meslektaşlarımın ‘Aaa, Ahmet Hoca hâlâ bu ilacı mı yazıyor, bunun yenisi çıkalı yıllar oldu’ sözünü hemen her gün hastalarımdan duyarım ve güler geçerim.
Zaman gazetesindeki yazım:
Senelerden beri birçok ilacın yeterli klinik tecrübe kazanılmadan piyasaya sürüldüğünü söyler dururum.
Benim için yeni ilaç patlamaya hazır bir bombadan farklı değildir. Göğüs hastalıkları ile ilgili literatürü günü gününe takip etmeme karşılık yeni çıkan bir ilacı kullanmakta hiç aceleci olmam.
Çeşitli vesilelerle, çok bilen meslektaşlarımın ‘Aaa, Ahmet Hoca hâlâ bu ilacı mı yazıyor, bunun yenisi çıkalı yıllar oldu’ sözünü hemen her gün hastalarımdan duyarım ve güler geçerim.
Elimde etkinliğini de, yan etkilerini de çok iyi bildiğim güvenilir bir ilaç varken, bir maceraya atılmanın manası olmadığı gibi yeni çıkan bir ilacın benzerlerine göre en azından 5-10 misli pahalı olduğunu da unutmamak gerektiğini savunurum.
Benim bu “eskiye bağlılığımın” veya “yeni ilaç düşmanlığımın” hiç de haksız olmadığını ortaya koyan yeni bir araştırmayı okuyunca çok mutlu oldum.
Kısa adı JAMA olan muteber tıp dergisinde yayınlanan çalışma 2000-2010 seneleri arasında FDA’ dan onay alarak piyasaya çıkan 197 ilaçtan üçte birinin halen kullanılmakta olan ilaçlarla kıyaslamalarının yapılmamış olduğunu gösteriyor.
Buna göre yeni çıkan ve çok da pahalı olan ilaçların eskilere göre daha etkili mi etkisiz mi oldukları da yan etkiler bakımından farklı olup olmadıkları da belli değil.
Amerika’ da kanunlara göre ilaç üreticilerinin yeni ilacın plasebodan yani “boş ilaçtan” daha iyi olduğunu ispatlamaları yeterli; yeni kimyasal moleküllerin aynı amaçla kullanılan eski ilaçlardan üstün olup olmadıklarını araştırmak zorunda değiller.
Amerikan Kongresi ilaç kıyaslama çalışmaları için senede 1.1 milyar dolar ayırmış olmasına karşılık üreticilerin bu işe hiç de sıcak bakmadıkları gün gibi ortada.
Onlara, ilaçlarının plasebodan daha etkili olduğunu göstermek yetiyor da artıyor bile. Böyle bir kıyaslama çalışmasında yeni ilacın o kadar da üstün olmadığının ortaya çıkma ihtimalinden ürktüklerini sanıyorum.
Böyle olunca da bu bilgilere ancak seneler sonra binlerce kutu ilaç satıldıktan sonra ulaşılabiliyor. Ve tabii ki iş işten çoktan geçmiş oluyor.
Yeni ilaç meraklıları
Bizde de tüm dünyada da, hem doktorlar ve hem de hastalar yeni çıkan ilaçlara çok meraklıdırlar. Özellikle de astım, diyabet, hipertansiyon gibi bir ömür boyu devam eden hastalığı olanların pek çoğu yeni çıkacak ‘mucize bir ilaç’ bekler dururlar, doktorlarını yeni ilacı yazmaya zorlayabilirler.
Böyle, kronik yani uzun süre devam eden bir hastalığı olan insanların bu beklentilerini hoş görebiliriz ama ya doktorlara ne demeli? Birçok doktor da yeni çıkan ilaçlara çok meraklıdır ve bunları yazmaya bayılır.
Bu dayanılmaz cazibenin çeşitli sebepleri olduğunu düşünüyorum:
Bazı doktorlar literatürü ve tıptaki gelişmeleri gerçekten de yakından, günü gününe izlerler. Yeni bir ilacın etki mekanizmasını, kısa ve uzun dönemdeki etkilerini ve yan etkilerini, benzerlerine göre üstünlüklerini ya da olumsuzluklarını hatta fiyatını kısaca tüm özelliklerini ilaç daha piyasaya çıkmadan bilirler.
Başkaları için ‘yeni’ olan bu ilaç, bu tür doktorlar için yeni değil, adeta ‘beklenen’ bir ilaçtır.
Bazı doktorlar ise yeni çıkan bir ilacı, sadece firmanın yaptığı tanıtım sayesinde tanırlar. Daha öncesinde böyle bir ilaç hakkında hiçbir bilgileri yoktur.
Bunlar, yeni ilacı yazmakla tıp literatürünü yakından izlediklerini sanabilirler veya hastalarına bu izlenimi vermek isteyebilirler. Yeni ilacı yazmamayı da meslektaşlarından geri kalmış olmak gibi görebilirler.
Bazı doktorlar ise, safiyane bir şekilde, en yeni ilacın en iyi veya en etkili ilaç olduğunu, yeni ilacı yazmakla görevlerini en iyi şekilde yaptıklarını zannederler.
Bazı doktorlar için yeni ilaç, yurtiçi, yurtdışı seyahat, beş yıldızlı otellerde yeme-içme, eğlence, gezme-tozma ve çeşitli hediyeler demektir.
İlaç firmalarının da doktorları kendilerine özgü yöntemlerle (!) yeni ve de elbette çok pahalı ilaçlarını yazdırmada inanılmaz bir becerileri vardır.
Peki, yeni ilaçları hiç mi kullanmayalım?
Elbette yeni çıkan ilaçlara körü körüne karşı değilim. Bunların, bazı hastaların yaşamlarını nasıl mucizevî bir şekilde değiştirebileceğini, birçok hastayı ölümden döndürebileceğini, ya da yaşam kalitesini artırabileceğini çok iyi biliyorum.
Bugün başarıyla kullandığımız her ilacın geçmişte yeni bir ilaç olduğunun da, tabii ki bilincindeyim. Ama yeni bir ilacın, tanıyan tanımayan her hekim tarafından bilinçsizce yazılmasına da kesinlikle karşıyım. Çünkü piyasaya çıkan hiç bir yeni ilaç yeterince güvenilir değildir.
Elbette araştırmalar yapılmalı, yeni ilaçlar bulunmalı ve kullanılmalıdır. Buna kim karşı çıkabilir ki. Ama bunun da mâkûl bir yolu, yöntemi olmalıdır.