Yeni Eğitim Sisteminde Doğrular ve Yanlışlar
Bazen kökten devletçiler, devletin değişmez bir eğitim politikası olduğunu ve yeni nesillerin tepeden inmeci bu kalıplaşmış sisteme göre eğitim hizmetlerinin yürütülmesi gerektiğini savunurlar.
Halbuki eğitim politikası da genel politikanın önemli bir parçasıdır ve siyasî iktidarların tercihlerine göre değişmesi kaçınılmazdır. Son çeyrek asırda ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya gibi gelişmiş batı demokrasilerinde çok sayıda eğitim reformu yapılmıştır ve halen de yapılagelmektedir.
Tabiatıyla burada Troçki'nin 'Sürekli Devrim' politikasını kastetmiyoruz. Özellikle eğitim sisteminde reform yaparken ve değişim gerçekleştirirken çok dikkatli olmak ve her türlü popülizmin ötesinde bilimsel ve teknik verilere göre hareket etmek gerekir. Bu çerçevede eğitim sistemimizi değerlendirdiğimizde birbirine ters iki durumla karşılaşırız: Birincisinde, eğitim sistemimiz Cumhuriyet'ten sonra uzun bir müddet hiç değiştirilmemiş ve eğitimde reform 'Tevhid-i Tedrisat'ın dar kalıplarına inhisar etmiştir. İkincisinde ise son dönemde eğitim sisteminde yapılan değişiklikler çok iyi incelenmeden gerçekleştirilmiştir.
***
Millî Eğitim Bakanı olarak 1988'de topladığım '8. Millî Eğitim Şûrâsı'nda, eğitim ile ilgili bütün siyasî ve bilimsel görüş sahiplerini bir araya getirerek günlerce yeni eğitim sistemini tartışmış ve hemen bütün çevrelerin iştirakiyle yeni eğitim sistemini tespit etmiştik.
Ne yazık ki 28 Şubat'ın darbecileri dönemin ANAP'ı ve CHP'si ile bu sistemi bozdular ve sırf din öğretimini (imam hatip okullarını) tasfiye etmek için 'kesintisiz zorunlu eğitim' adı altında bir zorbalığı dayattılar. Bunu yaparken halkın demokratik talebine, meslekî ve teknik orta öğretimdeki tahribata ve orta dereceli işgücünün yok olmasına hiç aldırmadılar. İrtica paranoyasıyla, yerine oturmaya başlamış bir sistemi dinamitlediler.
***
AK Parti iktidarının ilk safhasında lise seviyeli okulların 4 yıla çıkarılması haricinde bir sistem değişikliği yapılmadı. Lâkin bu öğretim yılında önümüzdeki pazartesi gününden itibaren uygulanmaya başlanacak olan yeni sistem, kanaatimizce gerektiği gibi incelenmeden yürürlüğe geçirilmiştir.
Bu sistemin olumlu ve olumsuz taraflarını özetle ifade edelim:
Evvelâ, yeni sistemle 28 Şubat'ın dayatması ve yaptığı tahribat ortadan kaldırılmaktadır. Böylece 'kesintisiz eğitim' saçmalığına son verilmekte ve imam hatip okulları dahil orta dereceli meslekî ve teknik okullar hiçbir müdahale olmadan eğitimlerine serbestçe devam edebilmektedir.
İlköğretime başlama yaşının 66 ay, yani beş buçuk yıl olması uygulaması da çok doğru bir uygulamadır. Bütün gelişmiş eğitim sistemlerinde ilk öğretime başlama yaşı 5 yaş ve daha altıdır. Bu konuda pedagog geçinenlerin ebeveynleri tahrik etmesine aldırmamak lâzımdır.
Orta dereceli meslekî-teknik okullara sahip çıkılmakta ve ekonominin ihtiyacı olan işgücünün yetiştirilmesi sağlanmaktadır.
Yeni sistemin olumsuz taraflarını kısaca değerlendirelim:
'4+4+4 sistemi' sun'î ve gereksiz bir ayrım getirmiştir. Biraz önce yukarıda işaret ettiğimiz olumlu unsurlar temel eğitimi parçalara ayırmadan da gerçekleştirilebilir. Bu bakımdan en uygun sistem '5+3+3'den meydana gelen ve ana sınıfı hariç ilkokulun 5, ortaokulun 3 ve lisenin de 3 olduğu 11 yıllık 'kesintili sistem'dir.
'1+5+3+3'lük sistem hâlen uygulanmak istenen sistemin birçok sorunlarının kolayca aşılmasını sağlayacaktır.
Netice olarak; ana sınıfının 4.5 yaşından itibaren bir yıl müddetle bütün öğrencilere uygulanmasını, ilköğretimin 5 yıl halinde bırakılmasını, ortaokul seviyesinde meslek okullarının yeniden başlatılmasını ve liselerin 3 yıl olarak okutulmasını tavsiye ediyorum.
***
En kısa zamanda yeni bir Millî Eğitim Şûrâsı toplanmalı ve eğitim sistemi tekrar mercek altına alınarak buna göre uygulamaya geçilmelidir.