Yeni CHP, Türkiye İçin Olumludur
CHP'nin kongresi yaşandığında Ankara'da gördüğüm hava ve değerlendirmelerimde yanılmadığımı bugün görüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu sonrasında CHP'nin farklı olacağını ancak son 20 yıldır ulusal politikalarla ve çatışmacı zihniyetle yönetilen partide işinin zor olduğunu söylemiştim.Anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı gezilerde yaptığı konuşmalar ve sonrasında yaptığı açıklamalar mehter marşında olduğu gibi iki ileri ve bir geri gibiydi. Bu anlaşılabilir bir şeydi. Baykal ve ekibi tarafından biçimlendirilen politikaları ve buna göre şekillenen parti kadrolarını, oy verenleri değiştirmek kolay bir süreç değildi. Söyledikleri ve verdiği mesajlar yeni CHP'nin işaretlerini taşıyor ama var olan reel politik durumda ortada duruyordu. Bunun aşılabileceğine inandım ve özel bildiğim başka şeylerden dolayı Kılıçdaroğlu'nun bu işi başaracağına yönelik hiç kuşku duymadım.
CHP'li olan arkadaşlarımızla hatta kimi gazeteci arkadaşlarımız Kılıçdaroğlu'nun tasfiye edileceğini, seçimlere onunla girilmeyeceğini iddia ederlerken yanıldıklarını ifade ettim.
Sav'ı Kılıçdaroğlu değil,
kendine güveni tasfiye etti
CHP'de yaşanan son tüzük etrafındaki kopan fırtına parti üst yönetiminin iktidar mücadelesi, parti içersinden değil bizzat Yargıtay Baş Savcısının, "Tüzük kurultayına gerek yoktur. Genel Başkan yeni tüzüğe uygun atama yapılabilir" demesiyle İskender'in kılıcını kullanarak kör düğümü çözmesiyle sonuçlandı.
50 yıllık Önder Sav ve ekibini Kılıçdaroğlu değil Yargıtay Başsavcısının açıklamaları tasfiye etti. Kılıçdaroğlu'nun Başsavcının açıklamaları doğrultusunda, yeni MYK'yı belirlemesi, Parti Meclisi'ne katılmaması ve yapılan toplantının yok hükmünde sayılmasıyla kendi ekibini oluşturdu.
'Kılıçdaroğlu'ndan bir şey olmaz' diyenler yanıldılar. Altı ay önce kahraman olan Önder Sav bugün sıradan bir ağabey oldu. Altı ay gibi bir sürede partideki değişimin mimarı olarak anılacak ve parti tarihine öyle geçebilecek bir isim hırslarından dolayı tarihin çöplüğüne atıldı.
Büyük kongrede Parti Meclis Üyeliğine seçilen Gürsel Tekin, MYK üyesi olamayınca il başkanlığına dönebilmek için her hamleyi gerçekleştirmiş ve bizzat İstanbul İl Örgütü tarafından dönmesi engellenmişti.
Ve düşünün o gün Tekin il başkanlığına dönebilmiş olsa bugünkü tarihsel süreçte rolünü oynayamayacaktı. Ve yine düşünün o gün MYK üyeliğinden istifa ederek İl Başkanı olan Berhan Şimşek ise bugünkü düştüğü trajik durumu yaşamamış olacaktı.
Çatışmacı zihniyeti tasfiye edildi
CHP'de yaşanan gelişmeler bana daha önce okuduğum Alev Alatlı'nın Kuantum Fiziği ile ilgili kitabından öğrendiğimi Kelebek Etkisi Teorisi geldi. Dünyanın herhangi bir yerinde bir kelebek kanat çırparsa, dünyanın başka bir yerinde deprem olur. Aynen CHP'de olduğu gibi…
Bir tüzük tartışması, CHP'de 50 yıllık partinin sahibi olduğunu söyleyen Sav ve şurasının gitmesine neden oldu.
Anlayacağınız bir tüzük tartışması partide fırtınalar yarattı ve partinin başına çöreklenmiş olun soğuk savaş döneminin, çatışmacı zihniyetinin tasfiye edilmesine neden oldu. Tabi bu üst yönetimle bugün için sınırlıdır, tahminim devamının geleceğidir.
Yeni CHP'nin mimarları
bu süreci tahmin etmediler
Sonuç olarak, bu süreç düşünülmüş ve tasarlanmış değildir. Öyle olsaydı, Tekin İstanbul İl Başkanlığına dönmek istemez, Şimşek il başkanı olmak istemez, Sav ise böyle bir tartışmada kartını açık oynamazdı. Sav en güçlü olduğunu düşündüğü zamanda güçsüz, Kılıçdaroğlu ise en zayıf diye bakıldığı anda güçlü olmuştur. Ve tabi bu kendi iradesi değil, Yargıtay Baş Savcısının çok büyük katkılarıyla. Savcı pası atmış, Kılıçdaroğlu'na da topu kalenin önünde set oluşturmalarına rağmen golü atmak kalmıştır.
Sonuç: Kuantum fiziğinin toplumsal hayattaki etkisini CHP'de yaşanan son gelişmelerde tüm çıplaklığı ile gördük. Yeni CHP Türkiye'ye hayırlı olsun… Güçlü bir muhalefet anlayışı, demokratik bir muhalefet anlayışı AK Parti'nin de işine yarayacak bir süreçtir. Yani Türkiye'nin yararınadır.