Yeni Bir Yüzyılın Doğuşuna Şahitlik Ediyoruz
Gezi Parkı olayları ile ilgili karşılıklı komplo teorilerine bakınca, Nasreddin Hoca'nın bir fıkrası aklıma geldi.
Bir gün Nasrettin Hoca`nın evine iki kişi gelmiş. "Aramızda bir anlaşmazlık çıktı" demişler. Biri derdini anlatmış, Nasrettin Hoca haklısın demiş. Diğeride derdini anlatmış. Nasrettin Hoca onada haklısın demiş. O sırada çayları vermekte olan karısı atlamış, "Bu ne biçim şey Hoca! ikisine de haklısın dedin?" Hoca bi an düşünmüş ve karısına dönüp: "Ne yapalım hanım sen de haklısın" demiş.
Gezi Parkı olaylarının taraflarına bakınca, herkese dönerek 'hepiniz haklısınız' demek geliyor içimden... Çünkü herkes kendi haklılığı üzerinden, kendi penceresinden anlatıyor olayları...
****
Son 10 yıllık AK Parti iktidarına yönelik komplo teorileri üreten ulusalcılar, ergenekoncular bilcümle AK Parti'nin yeminli düşmanları şimdi, olayların komplo olmadığını, iç dinamikleriyle geliştiklerini iddia ediyorlar. Komplocular gitmiş, yerine iç dinamikler gelmiş. Buda iyi bir gelişme...
Son 10 yıldır tüm komplo iddialarına yönelik iç dinamiklerden söz eden AK Parti gitmiş, yerine herşeyi komplo teorileri ile açıklayanlar gelmiş. Ne yapalım ki, bu da iyi bir gelişme...
Eski yüzyıl tasfiye olurken
100 milyon cana mal oldu
Her yeni yüzyıl dünyada büyük olaylara yol açıyor... Bakın son yüzyıla... İki büyük savaşa neden oldu... Yitirilen insan sayısı yaklaşık 100 milyon... Sakat kalan insan sayısı ise on milyonlarca...
Taş taş üstünde kalmadı... Şehirler yok oldu... İç savaş rakamlarını yazmıyorum bile...
Eski tasfiye olurken direne direne, savaşa savaş çekildi. Çekilmenin karşılığı ise büyük insanlık trajedisi, iki büyük dünya savaşı... Atom bombası... İrili ufaklı yüzlerce iç savaş...
Eskinin yerine gelen yeni ise yeni bir yüzyılın sonunda, yeni zamanın ruhunda tasfiye olurken, ömrünü tamamlarken, yeni dünya savaşları çıkaramıyor... Bölgesel savaşlarla, terör olayları ile yetiniyor.
****
Aynı her yüzyılın sonunda kaybedenler gibi, 20 yüzyılın efendileri de kaybedecekler ve kaybedenler kulübünde yerlerini alacaklar. İşte bundandır yaşanan son gelişmeler...
****
Yeryüzünde ki efendiler değişirken, ülkemizde de efendiler yer değiştiriyor. Yeni daha çok yeni... Kendi kültürünü, kendi dilini, kendi kurumlarını, kendi medyasını, kendi iktidarını oluşturacak. Ancak bunlar olurken, eskinin alışkınlanlıklarıyla, siyasi diliyle konuşacaklar..
100 yıllık bir iktidarı, zihniyeti, kültürü değiştirmek yerine yenisini koymak...
Çünkü yeni de, el yordamıyla, tecrübe ede ede, geçmişten ders çıkara çıkara bulacak yeni olanı...
Eski alışkanlıkları tasfiye etmek, öyle kolay mı?
Sonunda yeni olanda eskinin içinden çıkacak. Ancak eski değil.. Tam anlamında hala yeni değil...
Bizde de aynı çatışma yaşanıyor
Ama bilinki, yeryüzünde yeni zamanın ruhu dolaşıyor.
Eski zamanın ruhu ise tüm kasvetiyle, ürkütücülüğüyle ortalıkta dolaşıyor.
Yeryüzünün her yerinde olduğu gibi, bizde de eski ve yeni ruhlar çatışıyor. Bakmayın siz eskinin yer yer direnmelerini, umutlanmalarını...
Aynı 100 yıl önce olduğu gibi, iki dünya savaşı çıkarmalarına rağmen tasfiye olan eski efendiler gibi gidecekler, 20. yüzyılın efendileri de...
****
21. yüzyıl, yeni zamanın ruhunu, yeni üretim biçimini, kendi zihniyetini yarattı. Şimdi iktidarı ele geçiriyor. Eskiye benzemeyen bir tarzda hemde. Kendi yeni demokrasisini, yeni küresel aktörlerini de ortaya çıkarıyor. Türkiye'de aynısı oluyor... Bakın yeni aktörlere eskinin iktidar sahipleri değil... Ne demek mi istiyorum. Türkiye'nin son 10 yılına bakın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız... Hemde komplo teorileri kurmadan...
****
Bu çoğrafyada Türkiye kendi rolünü oynuyor. Hatta oyun kuruyor. Birilerine rol dağıtıyor... Doğal olarak eski zamanın ruhunun efendileri, oyun kurucuları bundan çok rahatsızlar.. Eskisi gibi yeniden oyun kurmaya çalışsalarda nafile bir çaba.. İyi ki, eskinin efendileri gibi dünya savaşları çıkaramıyorlar...
Son söz: Biraz daha acı çekeceğiz, biraz daha komplo teorileri ile uğraşacağız.
Gezi Parkı olaylarını birde 100 yılın sonu, yeni yüzyılın başlangıcından okuyun...
Ve işte tamda biz bu kırılma noktasında, aynı zamanda yeni diriliş noktasında yaşıyoruz. Şahitlik ediyoruz eski yüzyılın sonuna, yeni yüzyılın doğuşuna...
