content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

14 May

Yeni Anayasadan Kaçamazsınız

"Osmanlının bakayâsı üzerine yeni devleti inşâ eden Ankara,îmân ve inancını kaybetmişti... Hayır; bu, bir zorlamanın neticesi değil, Jön Türklerden beri yüzünü bütünüyle Batıya çevirmiş müstağrib Osmanlı aydının geldiği son nokta idi: İnkâr!.. Ve Ankara yekpâre bir inkârın üzerine inşâ edilmişti."

Yukarıdaki paragraf saygıdeğer yazar Hüseyin Yılmaz'a ait. Bugün tartıştığımız sivil anayasa ihtiyacı ve onlarca yıl hüküm süren despot anlayışın değişmesi için önce neden bu hale geldiğimizi anlamamız açısından önemli bir tespit.

Cumhuriyet/çiler/in vizyon eksikliği ve taklitçiliği kendi toplumunu kendi devletinin düşmanı gibi gösterdi. Bu, cumhuriyet(çiler)in demokrasiyi tanımamasından kaynaklanıyordu. Bizdeki cumhuriyetçiler sahip oldukları problemli demokratik anlayışlarından dolayı ortaya çıkan sorunları kendileri gibi olmayan kesimlere, özellikle de 'öteki'leştirdiklerine yükledi.

Şimdi ise bu sorunlu demokratik anlayış yerini halkı önceleyen anlayışa bırakıyor. Bunun en önemli göstergesi de 1921'den sonra ilk kez sivil bir anayasanın hazırlanıyor olmasıdır.

Kanadoğlu 'olmaz' diye ayaklarını yere vursa da Türkiye'nin kendi sivil anayasasını yapması ve faşist darbecilerin kalıntısı olan anayasayı tarihinçöplüğüne atma zamanı geçmiş bile.

Uzlaşma komisyonu anayasa çalışmalarını insan hak ve özgürlüklerine gelinceye kadar sorun yaşamadan sürdürdü. Lakin sıra 80-90 yıl boyunca ötekilerin verilmeyen haklarına ve de hakkaniyete dayalı eşitlikçi anayasa maddeleri tartışmalarına gelince, daha önce haksız ve gayri insani maddelerden beslenenler en amansız şekilde özgürlüklere karşı çıkmaya başladı.

E. Ülkü Tarhan da ellerindeki son antidemokratik kaleyi kaptırmak istemiyor:

"Bunlar devletin bölünmezliğini birlikte kaldırmak istiyorlar, anayasaya bir tür 'şeytan ayeti' sokmak istiyorlar." E. Tarhan hanım 'şeytanın ayetleri' diye birşeyin olamayacağını bilmiyor mu? CHP olarak din düşmanlıklarını anayasaçalışması üzerinden ve bu ifadelerle anlatması asla masum değil. Kaldı ki faşist, çağdışı, hukuk tanımayan anayasayı bu sözlerle savunmak en masum ifadesiyle basitliktir.

Bu kafanın ayak direttiği faşist dönemin anayasası yüzünden  bu ülkede asırlarca kendi kimlikleriyle barış içinde ve özgürce yaşayan ‘her dil ve dinden toplumun fıtri insicamı bozulmuş, bu çoğul yapıyı tekil ulus toplumuna dönüştürmek amacıyla inkâr, asimilasyon ve imha politikası uygulanmış, buna direnen kesimleri te’dip, tenkil ile katliam, işkence ve sürgünle' cezalandırmışlardı.

Ak Parti iktidarıyla bu kıyıma son vermenin yeni ve sivil anayasaya taclanacağını umuyoruz.

Öncelikle şunu belirtelim ki bu halk yeni ve sivil bir anayasa yapmayan siyasetçileri affetmeyecek. Halk siyasetçiye görev verir ve onlardan insani bütün haklarıyla ilgili yasal-anayasal düzenlemeler ister. Halk, bu hakların darbe anyasasıyla olmayacağını, sağlanamayacağını da çok iyi biliyor.

Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek'in de ifade ettiği gibi "Vatandaş der ki: Onları (darbecileri A. Ay) suçlayacağına işine bak, oturun bir araya gelin, suçladığınızın yaptığını bile yapamıyorsunuz, onların yaptığı kadar bile bu işi beceremediniz” dese kimse vatandaşa haksız diyemez.

Ak Partiyi bu kadar güçlü iktidara getiren millet iradesi yeni, sivil, özgürlükçü anayasa yapmasını da doğal olarak meclisteki siyasi partilerden ister. Allah korusun bu başarılmazsa bunun hesabı her partiden sorulur.

Tabi, burada Ak Parti'nin meclisteki milletvekili sayısını da dikkate almak gerek. Hazırlayacağı anayasayı bu milletvekili sayısıyla tek başına referanduma dahi götüremez Ak Parti.

Muhalefet için ise durum farklı,

Sayın Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını bahane ederek anayasa çalışmalarını aksatmak vebaldir. AK Parti’nin muhalefete 'diğer meselelerde uzlaşırsak başkanlık sisteminden vazgeçebiliriz' dediğini unutmamalıyız. O halde partilerin yeni bir anayasa yapmalarının önünde bir engel kalmadı. Muhalefetin 'başkanlık olmasın' şartı kabul edilebilir olduğuna göre Ak Parti omuzlarındaki yükü hafifletmiş bulunuyor.

Ama,

Eğer bu dönem anayasa değişikliği gerçekleşmezse daha önceleri yaptığı gibi millet yine kendi yöntemleriyle (367, mini anayasa değişikliği gibi) olaya müdahale edecek. O zaman da kimse kusura bakamayacak.

Kendini kaybedenlerin bu halka reva gördüklerine son verenler çok acılar yaşattılar.

Yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasanın kaçınılmaz olduğunu her kesimden sağduyu sahibi insanlar dile getiriyor.

"Siyaset dışı çözümleri, darbe anayasasını kötüleyerek bu noktaya geldik. Halk “demokratik olanı siz yapın” diyor. Hem darbelere karşıyız deyip hem darbe anayasasıyla ülke yönetemeyiz. Bu abesi kim izah edebilir? Siyasetin bu sorunu çözmesi gerek yoksa siyaset kurumunun ehliyeti tartışmaya açılır."

Bu satırlar da TBMM başkanı sayın Cemil Çiçek'e ait.

Ne mi diyorum?

Her şey net değil mi?

Büyümeyelim,

İçe kapanalım,

Özgürlüklere kapıları kapatalım,

Vatandaş için 'ne hali varsa görsün' diyenlerin sivil anayasaya karşı çıkmalarını deşifre etmeyecek miyiz?

Twitter: @ahmetay_

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank