content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

02 Eyl

“Yazmazsan Ölümü Öp…”

Yetmişli yılların birinde dayım Ankara’dan bize gelmişti. Geldiği gecenin sabahında  “Abla bu ne Allahın’ı seversen… Bremen mızıkacıları gibi kediniz bir yandan… Köpeğiniz bir yandan… Bir de tavandaki güvercinlerin sesi sabahın köründe uyandırdı beni.”
Demişti de bir süre bizi eğlendirmişti…
Baba evimizin hemen dibinde belediye hoparlörü vardı. Ünye dışından gelecek misafirlerimize  “eğer ölümden korkuyorsanız gelmeyiniz”  derdik.
Belediye hoparlörü tam yatak odamızın dibinde olduğu için sabahın köründe ölüm ilanları başlar bir müddet devam ederdi.
Düşünün ki ömr-ü hayatınızda hiç böyle bir şeyle muhatap olmamışsınız… Geldiğinizin daha birinci gününün sabahında dur durak bilmeyen ölüm ilanları ile uyandırılıyorsunuz.
Ve bu her gün siz Ünye’den ayrılana kadar devam ediyor. Moraliniz bozulmasın… Tansiyonunuz fırlamasın da ne yapsın?
Bundan senelerce önce eşimin babaannesi bizi ziyarete gelmişti. Kadıncağız memleketine geri döndüğünde ettiği telefonda “kızıııım ölümden kurtuldum gibi geldi bana…”Demişti
Bir de mevtayı cami kapısına getirmek için “filancanın cenazesini almaya gidiyoruz” diye yapılan anonslar var.
Bu da ölüm ilanlarını katmerleştiriyor haliyle...
Eskiden salalar Ünye’nin bütün camilerinde verilirdi. Mevta falanca mahalleden ama salası ilçenin bütün camilerinden verilirdi.
Bunun nedeninin ne olduğu konusunda bir yorum yapmayacağım. Kimisi duyan gelir… Kimisi “Allah rahmet eylesin…”Der… Kimisi de nam olsun diye gibi sebeplerden dolayı salası veriliyor… Dense de… Alışkanlık olmuştu. Öyle gelip… Öyle gidiyordu.
Lakin geçtiğimiz yıllarda bu usul kaldırıldı. Sadece mevtanın mahallesinde sala verilir oldu da biz can korkusundan kurtulduk. Ama ne var ki müezzinler de “sakal”dan oldu.
Latife bir yana… İyi de oldu hani…
Her yerin bir geleneği var. Ünye’nin de böyle bir geleneği var… Ve yıllardır sürer gider… Bunu tartışmak beyhude ve gereksiz… Aynı zamanda da anlamsız…
Ama Ordu büyük şehir olalı beri iş çığırından çıktı gibi geliyor bana… Çünkü Ünye’nin ilçe sınırları genişleyince haliyle Tekkiraz da Ünye sayılıyor. Pelitliyatak da…
Gerçi her ne kadar eskiden de buralardan ve hatta Çaybaşı gibi yakın ilçelerden de ölüm ilanları kabul edilirdi. Ama bu kadar da değil.
Bir de ölüm ilanı verilirken baba adı ve kardeşlerin yanı sıra filancanın yeğeni, falancanın teyzesinin oğlu gibi ikinci, üçüncü ve hatta beşinci dereceden akrabalar devreye girmeye başladı ki insan bu akraba şeceresini dinlemekten mevtanın adını kaçırıyor.
Bunda mevta sahiplerine de hak vermiyor değilim…
Bu işte mevtayı daha iyi tanıtma kaygısının yanı sıra hatır, gönül işleri de giriyor.
“Kız gördün mü bizimkini yazmaya tenezzül etmemişler” kabilinden dedikodu ve gönül koymaları önlemek için mevta sahipleri bu yola gidiyorlar haklı olarak.
Bazılarının “mevtanın ne kadar da çok akraba-i taallukatı varmış” desinler diye yapıyorlar münafıklığına kesinlikle katılmadığımı da bu arada belirtmiş olayım.
Bendenizin bu konuda belediyemize akıl vermek gibi bir densizliğe düşeceğimi kimse beklemesin. Belediyemizin tıpkı Sayın Arpacıoğlu’nun zamanında sabahın köründe verilen ölüm ilanlarını saat dokuzdan sonra vermek gibi aldığı olumlu karara benzer bir kararla ilan metinleri konusunda bir kıstas getireceğine, disiplin altına alacağına inanıyorum.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank