Yazmazsam Olmaz!
Sus Asuman yazma, sen eksik kal diyorum, olmuyor. İçimdeki o isyankar duyguya hakim olamıyorum. Yazsam bir şey değişmiyor biliyorum ama içimde tutup patlamaktan çok iyi olacağını düşünüp yazıyorum.
Derdim ÖSYM ve yeni kuralları. Öncelikle bu kuralları bir de ben yazayım:
1) Adayların üzerinde cep telefonu, kol ya da cep saati, kablosuz iletişim sağlayan araçlar, kulaklık, kolye, küpe, yüzük, bileklik, broş gibi metal para gibi metal içerikli eşyalar ve cihazlar bulunmayacak.
2) Adaylar sınava metal aksesuar içermeyen sade bir kıyafetle gelecekler.
3) Sınav başladıktan sonra adaylar tuvalet için bile dışarıya çıkamayacaklar.
4) Kalem, silgi, kalemtıraş, saat, su ve şeker salonda verilecek.
Geçen sınavdaki fiyasko nedeniyle bir çok kişi bu durumu hoş karşılıyor olabilir. Ben hoş karşılamıyorum. Birkaç kendini bilmez hak yiyen için bu duruma düşmek gerçekten çok ağır ve kötü. Özellikle de öğretmen adaylarının sınavlarının ertelenmesi bir felaket. Emeği ile alının iyi notlar çöpe gitti. Yaşanılan stres yanlarına kar kaldı. Ve aynı stres aynı hengame tekrar yaşandı. Üstelik aynı notları tekrar alabilecekleri ise meçhul...
Sınava savaşa gidiyormuşuz gibi bir edayla alınmak yadırganacak bir durum. Nedir, kılığına kıyafetine dikkat et, yanına araç gereçlerini alma. Çantanı da alma, metal para da alma. Elini kolunu sallaya sallaya gel sınava...
İyi de bu sınavlara herkes evinin yakınında ki bir okulda girmiyor. Bunun köyden gelenleri var. Bir semtten uzak bir semte gidip sınava girmek zorunda olanlar var. Kocaman insanlar olmuşuz yanımızda illa birilerini mi götürmemiz gerekecek?
'Annecim, babacım, ağabeycim, ablacım, kardeşim arkadaşım vs. ben sınava gireceğim sınav yerim çok uzak yanımda hiç bir şeye izin yok. Malum artık ortalıkta öyle pek tekin değil, başıma her an her şey gelebilir, kaza yapabilirim, araba çarpa bilir, yolda düşüp bir yerimi kırabilirim, birileri tacizde buluna bilir, cebimden param düşebilir yolda kalabilirim, üzerimde kendimi savunacak, kendimi koruyacak ya da başıma bir şey geldiğinde haber verebileceğim eşyalarımda olmayacak. Bu yüzden bir zahmet benimle sınava gelir misin?'
İşin bir diğer acı yanı ise sınava iyi hazırlansan sıkıntı hazırlanmasan sıkıntı. İyi hazırlanmazsan alırsın bir kötü puan seneye tekrar girmek zorunda kalırsın. İyi hazırlanırsan da olur ya hepsini doğru yaparsın. İşte o zaman yanarsın. Hemen kopya çekmiş sayılırsın...
Abarttığımı, saçmaladığımı düşünenler olabilir. Ama ben abarttığımı, saçmaladığımı düşünmüyorum. Çünkü kopya çekmek isteyen bir insan siz her ne yaparsanız yapın bir şekilde o kopyayı çeker. Olanda bizim gibi dürüst, adam gibi gidip sınavına girenlere olur. Böyle saçma bir duruma da ancak bizler düşeriz.
Geçenler de açık öğretim sınavına girecektim. İlk defa gittiğim okulda bina içerisine cep telefonu alınmayacağı söylendi. Önceki sınavlarda okula telefonla gittiğimizde telefonlar kapalı bir şekilde çantamızda dururdu. Ya da gözetmenlerin masasının üzerinde toplanır sınav bittikten sonra herkes telefonunu alır giderdi. O an ne yapacağımızı şaşırdık. Yanınızda ki kişilere verin dendi. O da yoksa dışarıdaki velilere vermemiz istendi. Nasıl bir mantık bu anlamadım. Sınava tek gelmişim ve ben hangi veliye güvenip telefonumu bırakayım? Tabi ki bu kural o an geçerli olmadı. Ama diğer sınavlara giderken artık ya yanımızda birileri ile gideceğiz ya da elimizi kolumuzu sallayarak gideceğiz. Başımıza her an her şey gelebiliri unutarak, Allah'a emanet bir biçimde gidip geleceğiz.
Ve tüm bunların nedeni de birkaç kendini bilmezin yüzünden....
Bir de ülkemizin en büyük sorunu olan baş örtüsüne değinmek istiyorum. Ben başı açık bir bayanım. Adabıyla kapanan her kapalı bayana da saygı duyar gerektiği yerde de onlar adına savunmada bile bulunurum. Çünkü haksızlığa gelemiyorum.
Ben kendimi bildim bileli ne yazık ki ülkemiz baş örtüsü sorununa bir türlü çözüm bulamadı. Olan da kapalı bayanlara oldu. bir çok kişi sırf örtüsü nedeniyle okulunu ve işini bırakmak zorunda kaldılar. Hatta çoğu sırf bu yüzden okumak bile istemediler. Hemen çıkıp birkaç kişi kapanmasınlar ne var diyecek olabilir. Tamam bende karşıyım dinin siyasete alet edilmesinden. Baş örtüsünün bir sembol olarak kullanılmasından. Ama bu her başını kapatan için bu geçerli değil. Ve sırf böyleleri yüzünden neden onlar okumaktan ya da çalışmaktan mahrum kalıyorlar?
Ben başımı açıp rahatça okuluma ve işime giderken neden onlar gidemesinler? İşte bu nokta da bende üzülüyorum. Onlar da okusunlar ve çalışsınlar başlarını açmadan. Fakat dinimin emrettiği gibi: renk, şekil ( simsiyah giyinmek ve peçeye bürünmek gibi) olmaksızın. Kapalı bir şekilde gidip gelebilsinler. Ben aydın bir insanım bir örtünün beyni örtmek olmadığını çok iyi biliyorum.
Sırf dini siyasete alet edenler, örtüyü bir sembol olarak kullananlar yüzünden her kapalı yansın istemiyorum!!!