Yazmak…Durmadan Yazmak….Hayat= Yazmak….
Sevgili dostlarım;
Harman Dergisinin sorularına verdiğim yanıtları DİKKATİNİZE, GÖNLÜNÜZE sunuyorum;
SORU; Fındık ve Fatsa Öyküleri ve Üretken Türkiye isimleriyle kitaplar yayımladınız. Belirli periyotlarla makaleleriniz çeşitli yayın organlarında yer alıyor. Yayınlanan kitaplarınız ve makaleleriniz üzerine kısa bir açıklama yapar mısınız?
YANIT; 1956 Fatsa doğumluyum. Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat mezunuyum. Ekonomi Bölümünde Doktora yaptım. Çeşitli Kamu Kurumlarında uzmanlık ve araştırma yöneticilikleri yaptım, Türkiye’de 50’den fazla ilimizde ekonomi, verimlilik ve kültür konferansları verdim, proje yöneticilikleri yaptım, halen, “Sanayi ve Teknoloji Uzmanı” olarak görev yapmaktayım.
Çalışmalarımı bilim ve sanat olmak üzere iki alanda gruplandırabiliriz;
İktisat Bilimi alanında yaptığım ve yayımlanan bilimsel araştırma kitapları ile makalelerim bulunmaktadır;
Türkiye ve Dünya ekonomileri üzerine 12 adet araştırma kitabım yayımlandı. Kitaplarım; büyüme, kalkınma, enflasyon, imalat sanayi, verimlilik, teknolojik gelişmeler, istihdam gibi makro ekonomik sorunlarla ilgilidir. Çeşitli akademik dergilerde 50’den fazla bilimsel makale yayımladım.
Halen hazırladığım ve yakında çıkacak olan kitabım; “Türkiye’de Verimli Büyüme Süreci” ismiyle basılacaktır.
Çalışmalarımın ikinci grubu olarak Edebiyat alanındaki ürünleri ele alabiliriz;
Bunlar ise, sizin de birinci soruda belirttiğiniz gibi; öykü olarak Fındık ve Fatsa Öyküleri, toplumsal denemeler olarak da Üretken Türkiye’ dir.
SORU; Şu anda kaç tane yayımlanan kitabınız var?
YANIT; 12 tane bilimsel araştırma kitabı, 55 makale, 2 tane edebiyat alanında yayımlanmış eser mevcuttur.
SORU; Yazmak sizin için ne anlam ifade ediyor?
YANIT; Yazmak benim için bir varoluş biçimidir. Değişerek devam eden yaşam içinde hem toplumsal olarak hem de bireysel olarak bir varoluş biçimi. Yazarak içimdeki potansiyeli keşfetmek,geliştirmek ve paylaşmak. Hem bilimsel hem de sanatsal çalışmalarımızla insanı yüceltmek, yükseltmek istiyoruz. Daha güzele, doğruya ve iyiye doğru yönlendirmek amacındayız.
SORU; Kaç yıldır yazarlık yapıyorsunuz?
YANIT; Yazarlık benim gerçek kimliğim ve kişiliğimdendir. Görevim; Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı dır. Meslek; iktisat doktoru.
1990 yılından beri, 25 yıldır, bilimsel kitaplar, makaleler,öykü ve denemeler yazmaktayım.
Başlıca çalışma alanlarım; bilim ve sanattır.
Yaşamın tılsımının insanlığın ortak bahçeleri olan bilim ve sanatta olduğuna inanmaktayım.
SORU; Kitap yazarı olmanın sizce zorlukları nelerdir?
YANIT;Türkiye’de yazar olmak; çiledir, anlaşılmamaktır, demokrasi kültürümüzdeki zayıflıklarla yüz yüze gelmektir, araştırmacı yalnızlığını en derinden duyumsamaktır, yazdıklarınızı yayımlayacak, dağıtacak kitap evleri bulamamaktır, bir ürünün ve bir ilçenin öyküsünü-romanını yazsanız bile bunu değerlendirecek,ilgilenecek yerel yönetimler olmayışı demektir.
Kitap yazmanın-yayımlamanın zorlukları hep olacaktır, ama gerçek yazarlar, sanatçılar bunlara çok aldırmazlar, sizler gibi, kitabın, bilimin, edebiyatın, araştırmanın değerini bilen gazeteciler, yerel basın merkezleri oldukça biz hep daha güzelini, daha çoğunu üreteceğiz.
SORU; Fatsa'nın sizin gözünüzde tarifi nedir?
YANIT; Fatsa, ateşi hiç sönmeyen bir Aşktır. Hiçbir büyük kentte bulamadığımız, aradığımız çocukluk masumiyetlerimizdir, fındık emekçileridir, siyasette çok tecrübeli, turizmde keşfedilmeyi bekleyen güzel bir ilçemizdir.
Benim,Fındık ve Fatsa Öyküleri isimli kitabımın son yazısında dediğim gibi; “Fatsa İskelesinden Denize Bakmak’ tır. Vona Burnundan Dolunaya doğru sonsuzluğu gözlemek, yaşamaktır.
Orta Karadeniz'in kıyıcığında denizle kucaklaşan uzun, şirin bir ilçe, yeşilin sayısız tonları arasında büyüdüğüm fındık bahçeleri, yitirdiğimiz masumiyetlerimizi yeniden bulabileceğimiz dostluklar, sevgiler, sohbetlerdir, Fatsa benim için.
Ama elbette bunlarla sınırlı değildir. Fatsa demek;
Evrensele uzanan yerel yönetim deneyimleri, dünyanın en kaliteli fındığının anavatanı, destanlaşmış aşk ve yiğitlik öyküleri(Hekimoğlu), yaşamın rengi yeşilin deniz mavisiyle kucaklaşan dansı, Yalıköy’de bir çay bahçesinde, yaz günü denizden esen sabah rüzgarını içine çekerek çay içmek, Vona burnundaki balıkçı teknesine el sallamak, Hazinedar Konağından batan kına renkli akşam güneşini izlerken yaşamı, sonsuzluğu, evreni düşlemek ve düşünmektir.