Yazar Olmak İsteyince
Ulusal gazetelerde yazan ustalaşmış köşe yazarlarına hak vermeye başladım. Ben kelimeleri nasıl yazıyım diye uğraşıyorum onlar iki katı uğraşıyorlardır sanırım. Köşe yazarlığı aslında bir nevi satranç oyunu gibi beyin jimnastiği (sağlık açısında yararı vardır her halde alzaimer filan) kelimeleri dans ettirme sanatı o sanatı öğrenenler bir Yılmaz ÖZDİL, bir Mehmet BARLAS gibi yazarlar oluyorlar.
Dışardan bakınca anlaşılmıyor. Ama içinden bakınca zor bir uğraş olduğu anlaşılıyor. Yazarlığı meslek olarak yapanlar ise her konuda geniş görüşe sahip insanlar dır. Ya da bize çaktırmayıp işin tekniğini öğrenmiş kişilerdir. İşin bir diğer yanı ise, herkes şu ya da bu şeklide uğraşsa didinse on onbeş tane yazı yazabilir. Bu gerçekten sorun değil. Ama meseleye bir de devamlılık açısından baktığımızda o zaman işin ciddiyeti ortaya çıkmaktadır. Çünkü, on veya yirmi yazı yazdktan sonra yazabileceğiniz yazıları, kullanabileceğiniz cümleleri kullanmış ortaya koyacağınız düşünceleri ortaya koymuş oluyorsunuz. Eeee, ya sonrası. Yani bütün bir yıl düzenli olarak yazmak. Bütün bir ömür düzenli olarak yazmak. İşte bütün mesele bu.
Gerçek bir yazar, barutu hiç bir zaman bitmeyen yazardır. Geri kalan sadece ve sadece olsa olsa hobi icraa ederler. Bizler de bu çerçevenin dışına çıkmaya çalışıyoruz. Ancak bunun için olmazsa olmaz bir gereklilik vardır ki, sürekli olarak yeni bilgiler ve görgüler elde etmek, yeni kelimeler, terkipler ortaya koymak, yeni yaklaşım ve bakış açılarını görmek gerek. Okumayı hayat tarzı haline getirmek, gezmeyi dahası gözlem yapmayı alışkanlık haline getirmek gerek.
Bazen yazarın yazdıklarına bakıp imreniriz. Hıncal ULUÇ bey gibi koca gazete sayfasını kaplamış bir yazısı vardır ve iç geçirirsin onun yerinde olmak için keşke benim de onun kadar olmasa da sayfanın çeyreği kadar yer yeterli diye geçer aklınızdan.
İşte böyle bir yerden başlamak için illa gazete sayfası lazım değildir. Bu bazen bir kitap denemesi, bazen blog yazarlığı bazen de bir internet sitesi olur. Profesyonel olarak bu işe girişmek için bu başlangıçlardan biri de, BİLGİ AĞI gibi bir gazetede, bir yazar portalinde yazmak yeter de artar bile. Ancak Bilgi Ağı'nın amatör yazarlara kapalı olması önce ürkütmekte genç yazar adaylarını. Ancak Bilgi Ağı'nda yazmaya başlamadan önce, bir çok amatör veya hobi amaçlı siteler bulunmakta, bunlardan başlamak belki en iyi yöntemi. Ben de bu yöntemi kullananlardan biriyim. Biliyorum ki, daha önce başka bir internet sitesinde yazmamış veya yazılarım yayınlanmamış olsaydı, bu yazar portalinde yazma fırsatı yakalayamamış olurdum.
Burada olmanın inanılmaz mutluluk verici bir şey olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Ancak tabi kapıyı tıklamak için tecrübeli yazar olmak... İşte zor olanı bu...
Bilgi Ağı'nda yazıyor olmaktan dolayı çok mutluyum.
Nice güzel yazılarda buluşmak üzere.